Görebiliyorum traducir portugués
5,354 traducción paralela
- Normal insan gözlerimle görebiliyorum.
Estou a ver isso, com os meus olhos de gente normal.
Her zaman şöyle düşünürdüm : "Görebiliyorum."
E sempre pensei : " Dá para perceber.
Yer yer iyileşmeye başladığını görebiliyorum.
E consigo distinguir alguma cicatrização.
Tamam, ben ekrana baktığım zaman kodları görebiliyorum.
Quando vejo um computador, vejo códigos.
Her kemirgenin gözünden bunu görebiliyorum.
Posso ver através de cada par de olhos dos roedores.
Gözlerinde görebiliyorum bunu.
Consigo vê-lo nos teus olhos.
Herşeyi görebiliyorum.
Consigo ver... tudo.
- Tehlikeleri görebiliyorum, Teğmen. - Öyle mi?
- Eu entendo os riscos, Tenente.
Onu görebiliyorum.
Bem, eu vejo bem isso.
Alabildiğine movite olduğunu görebiliyorum.
- Vejo que estás motivada.
- Bebeği görebiliyorum.
- Estou a ver a bebé!
Görebiliyorum, hissedebiliyorum ancak hiçbiri gerçek değil.
Consigo vê-los, consigo senti-los, - e, mesmo assim, não são reais. - Tem que haver uma forma.
- Şu an pek müsait olmadığını görebiliyorum.
Parece que não é uma boa hora.
Gözlerinin arkasını göremediğimi sanıyorsun ama görebiliyorum.
Achas que não posso ver lá atrás, mas posso.
Ayaklarınızı görebiliyorum.
Consigo ver os teus pés.
Bunu görebiliyorum.
- Estou a ver.
Görebiliyorum.
Eu consigo ver!
Ve onu sadece ben görebiliyorum.
E só eu o posso ver.
- Görebiliyorum.
- Dá para ver.
Evet, görebiliyorum...
Sim, consigo ver...
Evet, görebiliyorum. Bir kartal görüyorum.
Sim, eu posso ver, e eu vejo uma águia.
Sarah'nın bu özelliğini nereden aldığını görebiliyorum.
Já percebi a quem é que a Sarah sai.
- Bunu görebiliyorum.
Sim, nota-se.
Böyle düşündüğünü çok iyi görebiliyorum.
Consigo ver que pensavas que sim.
Onları görebiliyorum.
Consigo vê-los.
Evet, görebiliyorum.
Sim, estou a vê-la.
- Banyonu görebiliyorum.
Eu vi-a na casa de banho. Não na casa de banho.
Yatak odası. Yatak odanı görebiliyorum.
Eu vi-a no quarto.
Üzgün olduğunu görebiliyorum. Haksız da sayılmazsın.
Vejo que estás angustiada, e com razão.
- ikisini görebiliyorum.
- Bem, estou a ver dois.
Görebiliyorum.
Está frio. Estou a ver que sim.
Görebiliyorum.
Vejo que sim...
Onları görebiliyorum, evlat atalarımı.
Eu vejo-os, rapaz os meus antepassados.
Onu sevdiğini görebiliyorum ama onu özgür bırakmalısın.
Consigo ver que a ama por isso mas... tem de a deixar ir.
Bu inanılmaz bir hikaye. Ayrıca Castle'ın yeteneğini nereden aldığını görebiliyorum. Ama bu söylediklerinin doğru olduğu anlamına gelmez.
Olhe, esta história é incrível e posso ver onde o Castle conseguiu o talento, mas não significa que algo seja verdade.
- Tamam iniş pistini görebiliyorum.
Muito bem, consigo ver a pista.
Geleceğini görebiliyorum.
Posso ver todo o teu futuro.
İyi vakit geçirdiğinizi görebiliyorum.
Percebo que estão a divertir-se.
Yaptığı şey doğruydu demiyorum ama kime çektiğini görebiliyorum.
Não digo que ele agiu corretamente, mas entendo por que o fez.
Tabeladaki eksik harfi görebiliyorum.
Posso ver um sinal no tabuleiro está a faltar uma letra.
Bizim için olan geleceği çok net görebiliyorum.
Vejo um futuro para nós claramente.
Bunu görebiliyorum.
- Sim, estou a ver.
Evet, onun titiz programının senin sınırsız boş zamanını nasıl çiğnedini görebiliyorum. Biliyor musun?
- Sim, eu consigo ver como a sua programação exigente atropela o teu precioso tempo livre.
Artık görebiliyorum.
Agora, consigo ver.
Görebiliyorum.
Consigo ver.
Görebiliyorum.
Eu sei.
Görebiliyorum.
... para manter uma América forte e livre...
Ben onları görebiliyorum nerede ellerini tutun!
Fica no chão!
Görebiliyorum.
Estou a ver...
Ne yaptığını görebiliyorum, Alex.
Estou a ver-te.
Osuruğunu görebiliyorum!
Consigo ver os teus peidos!