English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ H ] / Her zaman ki gibi

Her zaman ki gibi traducir portugués

337 traducción paralela
Her zaman ki gibi bu da yalan.!
Estás a mentir como sempre!
İşte buradasınız. Her zaman ki gibi çok dakik.
Aqui está, pontual como de costume.
- Her zaman ki gibi sarhoş.
- Outra vez bêbedo.
Lottie her zaman ki gibi mi davranıyor?
Lottie está a portar-se bem?
- Her zaman ki gibi.
Está na mesma.
İhtiyar adam her zaman ki gibi delikanlıya beysboldan bahsetmişti.
O velho conversava com o rapaz | sobre basebol, como sempre.
Oh.Her zaman ki gibi.
Paciência.
Jim kafeye geç gelmişti. Her zaman ki gibi iyimserlikten.
O Jim chegou atrasado ao café, como acontecia com frequência, por optimismo.
Her zaman ki gibi haklı çıktınız.
Tinha razão, como sempre.
Her zaman ki gibi. Dünyanın her köşesinden farklı hediyeler.
Como sempre, trouxe prendas do mundo inteiro.
Her zaman ki gibi olacak.
Será o mesmo de sempre.
- Her zaman ki gibi.
- Como sempre.
- Her zaman ki gibi misin?
- Continuas igual de rapidez?
Her zaman ki gibi doktor Zee bazı yeni ilginç araçlar geliştirdi. Bunlar kesinlikle Dünyalı kardeşlerimizin kafasını karıştıracak.
Como sempre doutor Zee inventou vários dispositivos novos e úteis o qual eu o asseguro, que confundirão nossos irmãos da Terra.
Havyar, şampanya ve iş her zaman ki gibi.
Caviar, champanhe e negócios como sempre. É assim o Pug!
Bakıyorum her zaman ki gibi havandasın.
Como de costume, estás de bom humor.
Her zaman ki gibi oynarsan onları gebertiriz.
Lança como eu sei que és capaz e liquidamo-los.
Her zaman ki gibi seni arzuluyorum.
Desejo-te, como sempre.
Her zaman ki gibi seni arzuluyorum, Pablo.
" Desejo-te, como sempre.
Çünkü her zaman ki gibi uzanmadığın içindir!
Talvez seja por não estares deitada como é habitual.
Her zaman ki gibi çöpü çıkarıyordum,
TV Guia.
Her zaman ki gibi, benim işim bitti, senin durumun nasıl demen yeterli olur!
O habitual : "Já acabei. E tu?", chega perfeitamente. Vá lá.
Her zaman ki gibi.
É o mesmo de sempre.
Çünkü her zaman ki gibi bu sadece bir iş.
Porque se trata de negócios, como de costume. Para sempre.
Her zaman ki gibi.
- As mulheres são assim.
Böylece her zaman ki gibi, şansımla gidiyorum.
Como sempre, não planeio nada.
Her zaman ki gibi, burnu gene havalarda.
O costume...
Her zaman ki gibi biz kendi masrafımız öderiz. "
Cada um é responsável pelas suas despesas.
Her zaman ki gibi, Moe- - bir bira...
O habitual, Moe... uma cerveja...
- Her zaman ki gibi. Çaylak, açıyı kapatmalı.
- Claro, mas o caloiro vai ter que vigiar.
- Her zaman ki gibi... yakışıklı.
- Bonito como sempre.
- Demek istediğim, her zaman ki gibi müthiştiniz.
- Quer dizer, você está tão bom como antes.
- Her zaman ki gibi.
Sempre.
- Her zaman ki gibi kokain, eroin, şeker'e bakıyorduk.
- Procuro o costume... coca, álcool, droga.
Olayın gerçeği şöyle. Söz konusu olayın olduğu gün, ki o gün hafızama kazındı, her zaman olduğu gibi bebeği arabayla gezdirmek için hazırlandım.
Os mais puros factos deste caso são estes... na manhã do dia em questão... um dia que nunca vou esquecer...
Ona de ki ; her zaman olduğu gibi yaşamaya devam edeceğiz!
Diga a sua Majestade que eu quero que o meu esposo seja sempre como é agora.
Hepimiz biliyoruz ki yaşanacak bir zaman olduğu gibi, Öleceğimiz bir zaman da vardır. Yine de ölüm her zaman, geride kalanları sarsar.
Todos nós nesta terra, saibamos que | há um tempo para viver, e que há um tempo para morrer, | e ainda a morte sempre é um choque para esses deixados para trás.
Baylar, ne diyebilirim ki? Geçici fahri albaylık gibi bir mertebeye erişmek bir erkeğe her zaman nail olmaz.
Cavalheiros... que posso eu dizer raramente um homem alcança esta digna posição de coronel honorário temporário.
Benim için önemli olan sadece sen olduğuna göre onlar, tabii ki, köle olarak satılacaklardır. Mahkumlarımıza her zaman yaptığımız gibi.
Bom, visto seres o único de importância para mim eles serão vendidos como escravos que é o que costumamos fazer com os prisioneiros.
Bana söylediğin gibi, biliyorum ki tüm ayartmaları reddedecek, günahtan sakınacak gücün her zaman oldu.
Eu sei, pois tu mesmo me disseste, que até ao dia de hoje... Sempre tiveste forças para afastar de ti toda a tentação... E não cometer pecados.
- Her zaman ki gibi.
- Sempre.
Mükemmel bir zaman geçirdiğimi söylemeliyim. Ama yemeğe başladığımızdan tatlıya geçene kadar ki bölüme kadar, bu kadar konuşmana rağmen, her nasılsa, bana içinde saklı tuttuğun gizli birşeyler var gibi geldi.
Tenho de te dizer que estou a passar um serão maravilhoso, apesar de ter a sensação de que existe algum motivo para ser revelado que está escondido entre a entrada e a sobremesa.
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
Eu digo sempre, "Se não te podes rir, o que podes fazer?"
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
O meu lema é : se não podemos rir, o que vamos fazer?
Bunun politik bir mesele olduğunu geçelim. Televizyonu ve Peder Bacon'ı ve Weiss'ın yaklaşan seçim zamanını geçelim. Ama unutma ki Bronx Savcılığı her gün Tiffany Latour, Sancho Rodriguez Çong Wong, Şabaz Tamali gibi adları olan insanlarla uğraşıyor.
Além de ser tudo um jogo político, além da TV e do Reverendo Bacon e das eleições, o fato é que quem trabalha com o Procurador e todos os dias acusa pessoas chamadas Rodriguez, ou Chong Wong ou Shabazz Tamali,
Ve sonra aklıma, dün o hayvanlara kafa tutan siz geldiniz her zaman olduğu gibi yenilmez ve büyüktünüz. Dedim ki herkes korkar sizden, eğer isterseniz.
- Mas imaginei, ao ver a vós ontem a fazer frente àqueles brutos, vós, invencível e grande, tal como sempre fostes, imaginei : basta ele querer, e todos recearão...
Fakat şimdi anlıyorum ki Amerikan uçaklarını her zaman mükemmel yapanlar, kokpitinde senin gibi mükemmel adamlar, ve Alman parçalarıdır.
Só agora percebo que os aviões americanos serão sempre superiores desde que haja fantásticos homens como tu no cockpit e componentes alemãs.
Adım gibi eminim ki, her astronot uzaydan döndüğü zaman, bir kızın yanına gidip şöyle diyordur : "Beni yukarıdayken gördün mü?"
Garanto-vos que todos os astronautas, quando regressam do espaço, dirigem-se a uma rapariga e dizem : "Viu-me lá em cima?"
İnanıyorum ki, bildiğimiz dünya... her zaman olduğu gibi tıkır tıkır işliyor.
Acho que o mundo tal como o conhecemos continua igual.
Evet, her zaman tarifi satmayı düşündüm ama öylesine değil tabii ki diğer tariflerle yemek kitabında toplamak gibi.
Como um livro de cozinha. E o livro de cozinha, podia dar continuidade a uma escola de cozinheiros. Ou talvez uma cadeia de escolas de cozinheiros.
Daha sonra o gece, yemekten sonra televizyon izliyorduk. Her zaman yaptığımız gibi. Ve sonra Larry bana dedi ki annenin en önemli görevlerinden birisi de daima masaj yapmakmış onun...
Então uma noite, víamos TV depois do jantar como fazemos sempre, e foi quando o Larry me disse... que uma das tarefas da mãe era massajar-lhe o tu-sabes-o-quê.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]