Hırsızlar traducir portugués
1,845 traducción paralela
Ama sonra hırsızların ellerinin kesildiğini ya da bir yerlerinin balyozla ezildiğini öğrendim.
"decidi ser ladrão, mas descobri que poderia ficar sem mãos." "Ou levar uma martelada nos tomates."
Yahut daha kötüsü ; hırsızlar, yankesiciler. Çocuk tacizcileri, katiller... - Bunun kafası çok büyük.
Você devia estar a caminho da América, ou de Cadiz, ou de Argel, ou de Manhattan, ou de Calcutá, ou de Macau.
Hırsızlar, dilenciler
Ladrões e pedintes
Hırsızlar, dilenciler
- Ladrões e pedintes
Hırsızlar ve dilenciler
- Ladrão e pedinte.
İskenderiye'de hırsızların çalarken kullandığı eli keserler.
Sabes que em Alexandria cortam a mão que rouba?
Hırsızlar, yenilmez savaşçılar siyah yarasalar, nehir hayaletleri ve lağımcılar var.
Há ladrões, magos cinzentos, guerreiros perdidos, Avians negros, os nómadas do rio e os Sappers.
Hırsızlar yedi kişiyi rehin almışlar.
Os ladrões fizeram muitos reféns.
Ah şu hırsızlar!
Esses bandidinhos.
" Film dünyası, hırsızların, pezevenklerin cirit attığı uzun plastik bir geçit, iyi insanların birer köpek gibi öldüğü acımasız ve sığ bir para çukuru gibidir.
A indústria do cinema é cruel, é um fosso de dinheiro, um corredor enorme de plástico, onde os ladrões e os chulos correm, e os homens bons morrem como cães.
Haydi John, hırsızları yakalamanın bilimi olmaz, biliyorsun.
Vá lá, John. Apanhar patifes não tem ciência nenhuma. Tu sabes disso.
Vücut Hırsızları'nın İstilası'nı izlemiş miydiniz?
Vocês alguma vez viram "A invasão dos ladrões de corpos"?
Vücut Hırsızları'nın İstilası'nı izlememiş hiçbiri.
Eles nunca viram A invasão dos ladrões de corpos ".
Vücut Hırsızları'nın İstilası!
"A invasão dos ladrões de corpos"!
Vücut Hırsızları'nın İstilası, dev bezelye kabuklarında yaşayan yaratıklar.
"A invasão dos ladrões de corpos", essa gente vivia num ervilhal gigante, estão a ver?
Vücut Hırsızları'nın İstilası.
Chamava-se "A invasão dos ladrões de corpos".
Vücut Hırsızları'nın İstilası ile ilgili diyaloğu hatırlıyor musun?
Lembra-se daquela fala sobre "A invasão dos ladrões de corpos"
Vücut Hırsızları mı?
Ladrões de corpos?
Bu diyalogları da vücut hırsızlarıyla ilgili bir filmden aldı demek ki.
Ele tirou essa fala sobre os ladrões de corpos de um filme.
Hırsızlar arasında onur ve onun gibi şeyler falan?
Honra entre ladrões?
Hısım hırsızlar ( vor v zakone )
Regra de conduta entre ladrões.
- Daireme giren hırsızlar.
- Aqueles que invadem meu apartamento.
Ve sen bunu bana evililiğimizin 40. yıIdönümü arifesinde yapıyorsun! Hırsızları yakalattığımda aldığım ödül parasıyla, bize sürpriz bir gezi satın aldığım için aptal olmalıyım.
E você faz isto comigo na véspera de nosso 40º aniversário de casamento depois que comprei uma viagem surpresa para nós, com a recompensa que ganhei por pegar aquele ladrão.
Ve hırsızlar hala çalışıyordu.
E os ladrões ainda estão a trabalhar.
Bütün hırsızlar benim yanımda!
Todos os ladrões estão aqui comigo!
Burası hırsızlar ve yalancılar köyü.
Esta é uma vila de ladrões e mentirosos.
Bana göre, bu adamlar aslında isyancı değil, sıradan hırsızlar.
Creio... que esses homens, de fato, não são rebeldes,... mas ladrões comuns.
Kim hırsızlar bir şey "yapmadığı" zaman polisleri arar ki?
Quem é que só chama a Polícia se um ladrão fizer algo?
Orada sadece hırsızlar ve katiller var.
Não há nada lá, excepto ladrões e assassinos.
Bu elbiseyi dizayn edenin, hırsızların giyim tarzı hakkında bilgisi yokmuş.
Bem, quem desenhou este fato não sabe o conceito da roupa de um ladrão funcional.
Hırsızlar.
Os bandidos.
Usta hırsızlar, gizli mezarları göstermesi için Mısır'ın seyrek sağanaklarına güvendiler.
Ladrões de antiguidades faziam razias no Egipto, para descobrir tumbas escondidas.
Ama piramitlerdeki altın, hırsızlar için bir mıknatıs gibiydi ve inşadan hemen sonra gidip oraları talan ederlerdi.
Mas o ouro nas pirâmides era um íman para os ladrões que os saqueavam pouco depois de eles serem construídos.
hırsızların onları yok etmemiş olmalarına, ve çöken mezarın altında yok olmaktan kurtulmuş olmalarına.
Os ladrões não as destruíram e elas escaparam ao aniquilamento por colapso do túmulo.
Eski insanlar için, birer umut kaynağıydılar. Hırsızlar için, zenginlik kaynağı. Akademisyenler için, bilgi kaynağı.
Para os antigos eram a fonte de esperança, para os ladrões a fonte de riqueza, para os estudiosos a fonte do conhecimento.
Endişelenmeniz gereken hırsızlar değil.
Não é com os ladrões que têm de se preocupar.
Kasabanın her tarafında ev hırsızları var.
Temos roubos por toda a cidade.
Yedisinden altısında hırsızlar arabayı da çaldılar.
Em seis dos sete, os ladrões levaram carros das residências.
Lütfen makaleni "Araba Hırsızları" oyununu ne kadar sevdiğimle şekillendirme.
Não comeces a história a dizer como gosto de jogar GTA.
Standart araba hırsızlarından farklı desene?
Não é a tua especialidade atropelamento e fuga, pois não?
Hırsızlar koduna sadık olduğunda akrabalarını terk etmedin mi?
Não renunciou a todos os familiares quando jurou o código dos ladrões?
Bunu siz istediniz, sizi pis hırsızlar.
Vocês que pediram isso, seus ladrõezinhos.
F.B.I, mücevherleri bulmak için rehine dükkanlarının ve hırsızların izini sürüyor.
O FBI está à procura do rasto das jóias em casas de penhores e intermediários.
Hırsızlar.
Gatunos.
Hırsızları yakalayan tek polis sen misin sanıyorsun?
Pensas que és o único polícia, capaz de apanhar um ladrão?
Bahse girerim hırsızları yakalarken bu kadar etkili değilsindir.
Mas não és eficiente a caçar ladrões.
Senin gibi bir profesyonel açamıyorsa hırsızlar dahil, bir çok kişi için zor olacaktır, değil mi?
Se um profissional como o senhor não a consegue abrir, seria muito improvável para uma pessoa comum, incluindo ladrões, certo?
Eğer eşcinsellere yurttaşlık hakları verilecek olursa fahişeler veya hırsızlar da bunu isterler.
Se lhes atribuirmos direitos civis, também o temos que fazer com as prostitutas, com os ladrões, ou com qualquer um.
- Hırsızlar?
- Gatunos?
Hırsızlar!
Ladrões!
Sanırım hırsızlar arasında onur kavramı yok.
Parece que não há honra entre ladrões.