Insanoğlu traducir portugués
882 traducción paralela
" Hiçbir insanoğlu kötülüğe karşı koyamaz!
" Nenhum homem pode resistir ao mal!
Evet, insanoğlu için pek fazla bir şey yapmıyorum.
Sim, pela Humanidade não faço muito.
Bir insanoğlu gibi.
Como um ser humano.
Sana izin veremem - Her şeyden önce o bir insanoğlu!
Não posso permitir experiências com... Afinal o homem é um ser humano.
Okulda atom enerjisi konferanslarına girdik. Fizik öğretmenimiz Bay McLaglen'in dediğine göre, öyle bir noktaya geldik ki insanoğlu ya bir arada yaşamanın bir yolunu bulacak, ya da başka...
- Nós temos estudado o fenómeno da energia atómica na escola, e o Sr. McLaglen, o nosso professor de física, diz que nos aproximamos do momento em que, ou a humanidade coexiste,
En başından beri insanoğlu sonsuzluğun kudretine bakarak hep aynı soruları sormuştur.
Desde sempre, o homem olhou para os confins do infinito... e pôs a si mesmo as eternas perguntas...
Çünkü insanoğlu zayıftır.
Porque os homens são fracos.
Eğer insanoğlu ve milletler, bahsettiğim bu iyiliğe sahip olsalardı kayıtlarımı, her şeyimi, seve seve paylaşıyor olurdum.
Se os homens e as nações possuíssem esta bondade de que falo, devidiria tudo com eles. As minhas invenções... tudo!
Bu gezegenlerde insanoğlu nasıl hayatta kalacak?
Como sobreviverão os humanos aí?
Bu bilgilerin ışığında belki de insanoğlu kendini ortama adapte etmeyi öğrenecek, bu gelecekte yeni dünyalarda olacak.
Com essa base, talvez o homem aprenda a adaptar-se a um novo mundo no futuro.
Dünya tarihinde ilk defa, insanoğlu uzayın 1500 mil derinliğine roket gönderiyor.
Pela primeira vez, enviou-se um foguetão ao espaço.
Sanırım insanoğlu ayağa kalktığından beri ilk defa Verne uzay ve hızla ilgileniyordu.
Suponho que desde que o homem começou a andar ereto... se interessou no espaço e na velocidade.
Milattan beri insanoğlu gökyüzünde garip cisimler görmüş ve başka dünyadan ziyaretçiler ihtimali üstünde tahminler yapmıştır.
Desde os tempos bíblicos, o homem viu estranhas ocorrências no céu e especulou sobre possíveis visitantes de outros mundos.
Dolayısıyla insanoğlu sonunda derin uzayı fethe ve sömürgeleştirmeye başladı.
Finalmente, a humanidade iniciou a conquista e colonização do espaço profundo.
Tanrı'dan ona doğru rehberlik etmesini isteyin... ve birbirinize karşı iyilik ve sevgi, ve tüm insanoğlu için.
Pedimos que nos guies na direcção do bem... da bondade e do amor ao próximo.
Neden insanoğlu... bugünden geleceğe yol almak için böyle büyük bir bedel öder daima?
Porque é sempre... tão dispendioso o Homem deslocar-se do presente para o futuro?
Nasıl ki insanoğlu dünyaya hükmediyor ben de kendi dünyama hükmedebilirim, diye kendimi inandırdım.
Pensei que assim como o homem tinha dominado o mundo sozinho, eu dominaria o meu.
"Tabiat, insanoğlu için harika bir teselli kaynağıdır" demiş Goethe.
"A Natureza é um recurso de profundo consolo", como disse Goethe.
5 bin yıldan sonra insanoğlu, Kayıp Atlantis'e adım atıyor.
Após 5.000 anos, o homem pode contemplar parte da Atlântida.
Sadece insanoğlu vardır.
Apenas o homem!
Adam ezberlediklerini aktardı : insanoğlu kurtulmuş olduğundan,.. ... kendi geçmişini inkar, kendi kurtuluşunu reddetmek demektir.
Ele decorou a sua lição : como a humanidade tinha sobrevivido não se podia negar ao seu próprio passado os meios para a sua sobrevivência.
Burada ; kendisini umutsuz bir yazgıya mahkum ederek Tanrılar tarafından vücüda getirilmiş olan insanoğlu kaderin kurbanı olarak betimlenir. "
Nela, se faz o homem uma vítima do destino, personificado pelos deuses, que o abandonam, sem esperança, ao seu destino. "
İnsanoğlunun bunu keşfetmesi yüzyıllarını alacak. Ve ayrıca insanoğlu dünyanın tüm evrende sadece küçücük bir nokta olduğunu keşfedecek.
E, dentro de séculos, o Homem também irá descobrir que a Terra não passa de uma pequena migalha no Universo.
Yani insanoğlu bir gün bunlarla uçacak mı?
Quer dizer que, um dia, o Homem irá voar numa coisa dessas?
Eğer insanoğlu hırsını bir yana bırakıp... birbirleri ile konuşursa... Her şeyden önemli olan şey : konuşmak. Onlar artık insanoğlu değildir.
Mas se os homens não pensarem, lerem, nem falarem uns com os outros... sobretudo falarem... deixam de ser homens!
Çok garip bir çeşit mutasyonal evrimin olduğunu inkar etmeyeceğim. Ama insanoğlu yok edilemez.
Não nego que um estranho processo evolucionista está em andamento, mas a humanidade não será destruida.
İnsanoğlu için ne yapıyorsun peki?
E o que faz pela Humanidade?
İnsanoğlu mu?
Pela Humanidade?
İnsanoğlu neden birbirini öldürür?
Porque homens se matam entre si?
İnsanoğlu böyle mucizeler hayal ederdi.
Ha muito que o homem sonha com tal milagre.
İnsanoğlu hala, adil olmayan kanunları uyguluyor.
Os homens têm leis injustas...
İnsanoğlu atom çağına girdiğinde, yeni bir dünyaya kapı açmış oldu.
Quando o homem entrou na era atómica... ele abriu a porta para um novo mundo.
İnsanoğlu katliam yıllarını, yakıp yağmalamayı derin kin ve düşmanlıkları kolay kolay unutmaz.
Não se esquece fácilmente anos de matança... incêndios, pilhagens e ódios profundos.
Ve su değişmez sonuca vardım : İnsanoğlu henüz böyle bir bilgiyi neredeyse sinirsiz böyle bir gücü almaya uygun değil.
Cheguei à conclusäo inalterável de que o homem näo está preparado, ainda, para receber tal conhecimento, tal poder quase ilimitado.
Insanoglu tarafindan yenilgi, tanrilar tarafindan terk edilmislik.
Derrotados pelo homem, abandonados pelos deuses.
İnsanoğlu her gününü kendi vücudunu yakmak için çabalıyor.
A humanidade esforça-se, Dia após dia, Para queimar a sua carne
İnsanoğlu çok garip.
Os seres humanos são tão estranhos.
İnsanoğlu Empire State binasını inşa edecek kadar aklı olan tek hayvandır ve ondan atlayacak kadar da aptaldır.
O homem é o único animal capaz de construir o Empire State Building e o bastante tolo para atirar-se dele.
İnsanoğlu bir hiç değil.
A humanidade não é nada.
İNSANOĞLU DÜNYAYÖRÜNGESİNDE
"Um homem voa ao redor da Terra."
İnsanoğlu çiğ süt emmiş!
As pessoas mudam!
" Ancak İnsanoğlu, zorunlu olduğunda, Tanrının karşısında korkusuz ve tek başına ayakta kalabilir
" Mas o homem, quando é necessário, pode permanecer só e sem temor, ante Deus.
İnsanoğlu her zaman geçmişinden öğrenmiştir.
O Homem sempre aprendeu a partir do passado!
İnsanoğlu bir gün uçacak, sana söylüyorum.
Um dia, o Homem irá voar!
İnsanoğlu Ay'a ilk kez ayak bastı.
É a primeira vez que chegamos à Lua.
İnsanoğlu ilk kez uzaya açılıyor.
O homem, no espaço, pela primeira vez.
İnsanoğlu Everest'e tırmandı, okyanusun dibine indi.
O homem escalou ao Monte Evereste, foi ao fundo dos oceanos.
İnsanoğlu tüm alanlarda mucizeler başardı... suç dışında!
Conseguiu milagres em todas as áreas da actividade humana... excepto no crime!
İnsanoğlu bir yerlerde yanlış yapmaktan çok korkuyor.
Homens e mulheres são escravos do seu medo de serem enganados.
Çünkü İnsanoğlu Şabat gününün de Rabbi'dir.
Pois o Filho do homem é senhor também do sábado.
İnsanoğlu geldi ; yiyor da, içiyor da.
Está possesso de um demônio. O Filho do homem vem, come e bebe, e dizem :
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanlar bekliyor 18
insanlar değişir 33
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanlar bekliyor 18
insanlar değişir 33