English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ I ] / Iyi bakın

Iyi bakın traducir portugués

2,525 traducción paralela
Ona iyi bakın.
Tomem bem conta dele.
Bu adama iyi bakın! Onu inceleyin. Ve onun hiçbir şey olmadığını görün.
Olhem para este homem, estudem-no e percebam... que ele não vale nada.
Karşınızdaki mahkûmlara iyi bakın! Makedonya'yı işgal eden Trakya boyu Maedi'yı hayal edin!
Contemplai os prisioneiros diante de vós e imaginal os Medos Trácios que invadiram a Macedónia.
Artık Dafu'yu size emanet ediyoruz. Ona iyi bakın.
Tudo bem, estamos a contar consigo para tratar bem o Dafu.
Kendinize iyi bakın.
Cuidem-se.
Kendinize iyi bakın.
Bem, portem-se bem.
Kendinize iyi bakın beyler, bir dahakine görüşürüz.
- Até logo. Tenham calma rapazes. Até à próxima.
Kendinize iyi bakın dostum.
Porta-te bem, meu. Fica bem.
Cüzdanlarınıza, ceplerinize ve saatlerinize iyi bakın.
Cuidado com as carteiras, bolsos e relógios.
Kendinize iyi bakın.
Abraços.
- Evet, peki. Kendinize iyi bakın.
Ficamos com a recompensa sem ter despesas.
Hey, ona iyi bakın.
Ei, tome conta dela.
Lütfen, bizim için ona iyi bakın.
Por favor vigie-o para nós.
- Kendinize iyi bakın. - Sen de.
Até logo, Don.
- Güle güle baba. - Kendinize iyi bakın.
Adeus, pai.
Aslında Jenny'nin gitmesi bir yandan da iyi oldu. Şöyle ki, o sayede bugünkü yayın yönetmenliğimi.. ... 12 yıldır özel bakımımla ilgilenen Sofia D'Souza yapıyor.
Mas há um lado bom na partida de Jenny porque hoje a produtora é Sofia D'Souza que é minha Enfermeira há 12 anos.
Kendisi, Bay Mascarenhas durumundaki zengin erkeklerin servetlerini genellikle bakıcılarına ve hizmetçilerine bıraktığını çok iyi biliyor.
Ela sabe que homens ricos como o Sr. Mascarenhas geralmente deixam suas fortunas para os enfermeiros.
Cildininin mükemmelliğine bakılırsa bir yüz germe yapıp bir de göz torbalarını alsak iyi olur derim. 20 sene gençleştirebiliriz seni.
A julgar pelo seu excelente tom de pele, acho que um lifting facial, talvez nos olhos, podemos tirar 20 anos à sua aparência.
Her kim Japonların düşmanıysa, yaşamasına izni vermem. İyi bak.
Eu nunca poupo aqueles que se opõem ao exército... incluindo ele.
İyi değil, Mike. Bir şeyler koparmaya çalıştım, Ne olursa, sigorta dolandırıcılığıyla alakalı bütün kayıtlara bir kadın bakıyor.
Tentei arrancar qualquer coisa sobre a fraude de seguros, fosse o que fosse, à mulher que me atendeu.
- Bakın, Fred Johnson iyi dostumdur.
Sou muito amigo de Fred Johnson.
Bakın, ilk tanıştığımızda, biz de iyi anlaşamadık.
Nós não nos demos bem, quando começamos.
Bakın, onun için iyi olanı her zaman seçemez.
Ele não sabe o que é bom para si.
Bak, burada hayat kurtarmaya çalışıyorsun. Belli ki, bu iyi bir şey ama dört kişiyi kabul etse bile, ki o bile şüpheli daha fazlasını kabul etmeyecek.
Ouça você está a tentar salvar vidas, o que é obviamente uma coisa boa, mas mesmo que ela concorde com os quatro, o que é duvidoso, não irá além disso.
Bakın, doktorun dediğine göre iyi olacakmış.
Todos ouvimos o médico. Ela vai ficar bem.
Söylemesen bile ben senin istediğini bilirim. Bak, çok iyi bir aday olacaksın.
Vais ser uma candidata fantástica, fazer um excelente serviço público.
Bak kimse sana işinde iyi olmadığını söylemedi.
Nunca disse o contrário.
Sen iyi müşteri diye elinden geleni yap, sonra adamın yaptığına bak.
Fazes o melhor para ele por ser bom cliente, e isto acontece.
Beni kullandığını biliyorum ama bir bakıma böylesi daha iyi.
Eu sei que ele está a usar-me, mas de certo modo, até é melhor.
Bu, 48 eyalet içinde en iyi travma bakımını alacaksın demektir.
Isso significa que vai ter o melhor atendimento dos 48 estados.
Onu ben de iyi gördüm ve arkadan bakınca kadın gibi görünüyordu.
Eu também a vi Bom, ela parecia uma mulher vista por trás.
Samuel kasabanın en iyi odalarına sahiptir keyfinize bakın.
Samuel tem os melhores quartos da cidade fiquem a vontade.
İlk bakışta iyi görünüyordu. Ama orijinaline bakınca mutfak ifadesinin silindiğini ve onun yerine oturma odası yazıldığını gördüm.
À primeira vista parece bem, mas quando vi o original, vi que "cozinha" tinha sido apagada e substituído por "sala".
Evet, hem o hem de hâkimli dizi günü geçirmemi sağlıyor. Bak, iyi liderler kendi egolarını önemsemezler.
Ouve, os bons líderes não dão importância ao próprio ego.
Bakın, ben iyi bir insanım.
Olhem, sou um bom homem.
Bak, işlerin çığırından çıktığını biliyorum ama sadece Nash'in iyi olduğunu bilmek istedim.
Olha, sei que as coisas estão loucas por aí agora, mas só queria ter certeza que Nash está bem.
- İç çamaşırı abi. Hah çok iyi. Bak, sekiz aydır aynısını giyiyordum, iyi bir değişim olacak.
Brilhante, já uso as mesmas cuecas há oito meses.
İyi tarafından bakın. Bu mahalleye, benden daha fazla delilik getiremez.
Há uma coisa boa, não pode trazer mais loucura à rua do que eu.
Görünüşe bakılırsa, iyi toparlamışsın.
Parece que recuperou bem.
Bakıyorum silahların etkisi ile aran hep iyi dostum.
Por que é que ultimamente tens andado a disparar tantas armas, meu?
Hoparlör işinden iyi kazanmışsın bakıyorum.
Estou a ver que a vida de negócios te trata tão bem.
Ve Addison'ın çok daha iyi cilt bakımı ürünleri var.
E a Addison tem produtos para a pele muito melhores.
Daha sonra kızımın ve küçük kızının iyi bakıldıklarndan emin ol.
Certifica-te que a minha filha e a filhinha dela, não passarão necessidades.
Tamam bak, aramızda kalsın ama, Randevu çok da iyi gitmedi.
Olha, cá entre nós, o encontro não correu tão bem.
Bak, ince mevzuların ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum.
Olha, sei o que queres dizer sobre partir para outras coisas.
Bakın, bunu benden daha iyi bilirdi.
Ela devia ter saber melhor. Mas o nariz sabe.
- Bak, gidip de hazırladığın cümleyi söylemeden önce iyi düşün. Chuck...
- Chuck...
İyi, peki bak başının çaresine.
Está bem, como queiras.
Benim en iyi arkadaşım ve buranın batmamasının belki de tek nedeni o. O yüzden bana bir iyilik yap. Ona iyi bak, bilirsin.
Ela é a minha melhor amiga e o único motivo porque esta empresa não se afundou, por isso, faça-me o favor de a tratar com cuidado.
Bakın, Cynthia'nın babasını severim, ve gayet iyi biliyorum ki tüm müşterilerim günün birinde gidecek.
Escutem, eu adoro o pai da Cynthia e sei que todos os meus clientes acabarão por deixar-me.
Sevgilerini yolladılar ve size iyi bakılıp, eğlendirildiğinizi umduklarını ilettiler.
Envia-vos um beijo e desejos de que estejais bem e divertida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]