English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Karına

Karına traducir portugués

16,053 traducción paralela
Ölürsen karına ve çocuklarına geçecek.
Se morreres, fica para a tua mulher e os teus filhos.
Karına ve özgürlüğüne kavuşacaksın.
Fica com a sua mulher e com a sua liberdade.
Karına, hesabı benim ödeyeceğimi söyle.
Diga à sua esposa que eu pago a conta.
Karına, evde güvende olacağını söyle.
Diga à sua esposa que estará segura em casa.
Karına fahişelerle düşüp kalktığını söylerim.
E dir-lhe-ei que se deita com prostitutas.
Yani en iyi fikrin karına cadı demek miydi?
Então, chamar bruxa à tua mulher foi a tua melhor ideia?
İhtiyar tilki çıkarına uygun değilse ve bedeli yoksa kılını dahi kıpırdatmaz.
A velha raposa não faz nada que não seja do seu interesse, - e nunca sem um preço.
Osmont : Birileri bir şeyler mi karıştırıyor?
É alguém que tenta remexer na merda?
Karım birilerinin altına yatıp tepeye çıktığından beri.
Desde que a minha mulher me usou para ser promovida.
9 yaşına geldiğinde babanla balığa çıkar olmuştun.
Aos nove anos, saías à pesca, com o teu pai.
Gidip karısına söyle. Git hadi! Git!
Vá e diga à esposa dele.
Bizim anlamadığımız enerjilerin ve güçlerin kanalı olduğuna inanıyorum. Ama karımın kanalı olmadığına eminim.
Creio que ela comunica-se com poderes e forças que nós não entendemos, mas tenho a certeza que não era a minha mulher a falar.
Bu zengin lezbo orospular herkesin işine karışıyor!
Essas cabras fufas ricaças estão sempre a meterem-se na vida de toda a gente.
Tabak seçimine karışamıyorum efendim. Peki ya bu dünkü yumurta?
Não tenho controlo na escolha da louça, senhor.
Ben, karım ve yeğenim önce trenle, sonra arabayla ve sonra da yürüyerek Kırım'daki Villa Ai-Todor'dan geldik.
Eu, a minha esposa e a minha sobrinha viajámos de comboio, depois carruagem e depois a pé pela Villa Ai-Todor, na Crimeia.
Vurulduğu gece karım onu takıyordu. Ve geceleri uyuyamıyorum. Sabaha karşı olunca onun ölümünden kendimi suçluyorum.
A minha esposa estava a usá-la na noite em que foi baleada, e eu fico acordado à noite até às quatro da manhã e culpo-me pela morte dela.
Sahibinin elinde tasmayı görünce yürüyüşe çıkarılacağını bilen köpekler gibiler.
Como um cão quando se lhe pega na coleira e já sabe que vai sair para um passeio.
Onları eve yerleştir, evin ön ve arka tarafında dursunlar ve karınlarını doyur.
E ponha-os dentro de casa, ponha-os na frente e nas traseiras da casa e alimente-os.
Tanrı şahidim olsun, eğer o tetiği benim oğlum çekerse şirket filan demem her şeyi başına yıkarım.
Juro por Deus... Se o meu filho puxar o gatilho mandarei abaixo a merda desta organização toda em cima da tua cabeça.
... o tetiği benim oğlum çekerse şirket filan demem her şeyi başına yıkarım.
Se o meu filho puxar o gatilho... mandarei abaixo a porra de toda esta organização em cima da tua cabeça.
Bunlardan birazını çetenin yemeğine karıştırdı. Tek yapmamız gereken beklemek.
Ela colocou alguns na comida do gangue hoje, então tudo o que temos de fazer é esperar.
Anlıyor musun? Sabıkası ana okulu zamanlarına kadar ilerliyor. Saldırı, soygun, mafya işlerine karışma, vesaire.
Os registos dele remontam à escola de enfermagem... assalto, roubo, ofensas corporais, alguns assassinatos contratados.
Güvenlik sınıflarına göre çıkarın.
Levem-nos consoante o nível de segurança.
Anladığım kadarıyla Eleanor Horstweil'le bir araba kazasına karışmışsınız, peder.
- Padre. Sei que esteve envolvido recentemente num acidente de automóvel com a Eleanor Horstweil. Sim.
Ben de bu yüzden sürekli göğüs ve karın kası çalışmasına müsaade ettim ama bir gün olsun bacak çalışmadı.
Por isso ele só treinava o peito e abdómen - e nunca as pernas.
Ama sen Graham Crackers'ın evlenip karısının yanına taşındığını söylemiştin.
Mas disseste-me que o Graham Crackers casou-se e foi viver com a esposa.
Kar botları şeyine evli falan değilim.
Não levo fé na coisa das botas de neve.
Yüzünde kar maskesi vardı ama sağ avucunda bir yara izi vardı.
Sim, estava de máscara de esqui e tinha uma cicatriz na palma direita.
Ben onun kendini tehlikeye atmayacağına güveniyorum o da benim karışmayacağıma güveniyor. - Aman tanrım.
Confio que ela ficará longe de perigo, e ela confia que não vou interferir.
Richie, öz kardeşimle yattı bu karı hem de doğum günümde, kendi yatağımda.
Richie, ela fodeu o meu irmão no meu dia de aniversário, mesmo na minha cama.
Karısına yok yere ümit vermenizden endişeleniyorum.
Preocupo-me que esteja dando falsas esperanças à esposa.
Karadaki askerlerinin kafalarını karıştıracağız. Komutanlarına olan güvenlerini baltalayacağız..
Criamos incerteza na mente dos soldados que estão em terra e enfraquecemos-lhes a confiança do comando.
Sonra gitarını çıkarırsın bakarsın olacak mı diye?
Depois, pegamos na guitarra e vemos se tem consistência.
Karısı terk ettiği için Howard hep etrafta dolaşıp duruyor.
O Howard passa a vida na loja, desde que a mulher o deixou.
Bebeğini kucağına al ve bir öğretmenin karısı ol.
Tem o teu filho. Sê a esposa de um professor.
Suriye sınırında ABD ordusunun karıştığı bir olaya dair haber aldık.
Fomos informados de um incidente com o Exército Americano na fronteira com a Síria.
Bütçen üç katına çıkarıldı.
O teu orçamento triplicou.
Evet. Bu karışımın amacı insanların maske takmasına engel olmaktı.
Sim, então... a intenção era... impedir as pessoas de colocar máscaras.
Hepimiz şaşkına döndük ve kafamız karışık.
Estamos todos atordoados e confusos.
Ama bildiğim şey bu işi yaparken bazen rozetleri çıkarıp eline kan bulaşmasına izin vermen gerektiği.
Mas o que eu sei é que para fazer este trabalho às vezes há que tirar o distintivo e fazer correr sangue.
Polonya'da bir karısı var!
Ele tem esposa na Polónia!
O evli bir adam! Polonya'da bir karısı var!
Ele é um homem casado, tem uma esposa na Polónia!
Aralarına karışman gerek bu yüzden saçlarını kestir ve şu yüzündeki şeyden kurtul.
Tens que te misturar... por isso vai cortar o cabelo e... livra-te dessa coisa na tua cara.
Çıkar cüzdanı.
Pegue na carteira.
En iyi ihtimalle kasabadaki benzincinin karısı olarak hayatıma devam edecektim.
Na melhor das hipóteses, casaria com o gerente da estação de serviço.
Gecenin bir köründe ise Mesa Verde dosyalarını karıştırdı.
E, na calada da noite, vasculhou os meus ficheiros do Mesa Verde.
Dans pistinde ortalık karışmıştı.
Foi complicado, na pista de dança.
Birisi karımı zehirlemeye kalkıştı ve sokakta saldırıp sonra da arkadaşına tecavüz etti.
Alguém tentou envenená-la, atacou-a na rua e violou a amiga dela.
Efendisi karısına her şeyi anlatırken kulak misafiri olmuş.
Ouviu o patrão a contar tudo à mulher dele.
Karımın ırzına geçmeye çalış.
Tente violar a minha mulher.
Diğer ayakkabına da çıkar. Çıkar!
Descalça-a!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]