Ki bu traducir portugués
41,444 traducción paralela
O kadar başarılılardır ki bu çöllerin hakimi olmuşlardır.
São tão bem sucedidos que dominam esses desertos.
Çoğu yarasa uçmakta olan böcekleri avlar, ama bu çölde onlardan o kadar az bulunur ki bu yarasa farklı bir yol izlemek zorundadır.
A maioria dos morcegos apanha os insetos no ar, mas são tão poucos os insetos voadores no deserto que este morcego desenvolveu uma técnica diferente.
Neyse ki bu karıncalar sanayileşmiş bir toplumdur.
Por sorte, elas são trabalhadoras.
Onların şoförü olduğunu söyledi, ki bu seni silahlı soyguna ve iki polisin öldürülmesine ortak yapar.
Afirmou que é o condutor deles, o que o torna cúmplice de assalto à mão armada e do homicídio de dois polícias.
Kuvvetle ve kesinlikle inanıyorum ki bu tür yerleşimler bir gün gerçekleşecek.
Mas acredito firme e absolutamente que tais problemas serão resolvidos.
"Gördüm ki bu da yalnızca ruha eza çektirmekmiş."
" Apercebi-me que também isto, é tristeza de espírito.
Shannon Benson, makas hareketini yanlış yaptı ve burnunu kırdı ki bu inanın bana, bir lütuftu.
A Shannon Benson falhou o salto e partiu o próprio nariz. Acreditem, foi mandado por Deus.
Her neyse, mutfağa girdim ve bana sıkıca sarıldı ki bu garipti, çünkü pek sarılan biri değildir.
Continuando... Fui até a cozinha e ela deu-me um abraço apertado, e foi estranho porque ela não era de abraços.
Demek istiyorum ki bu seninle Jill'e de olabilir.
É o que estou a dizer, pode acontecer com vocês as duas.
Tuhaftır ki bu kadın, Commodus'un ablası olarak tahtta Commodus'tan daha fazla hakkı olduğunu düşünüyordu.
Estranhamente, ela parece ter pensado que como irmã mais velha de Cómodo teria mais hipóteses no trono do que Cómodo.
Korkarım ki bu mümkün değil.
Temo que isso não seja possível.
Tüm bu başarıların son derece etkileyici ve eminim ki bunların ardı arkası da gelecektir.
É impressionante tudo o que alcançou e muito mais virá, não tenho dúvidas.
Ama şunu söylemeliyim ki bu kötü bir şey değil.
Mas estou aqui para vos dizer que isto não é mau.
- Bu arada tabii ki bu da Norman.
E claro, este é o Norman.
Tören o kadar önemli ki bu buluşma için hepimiz büyülerimizi kapının dışında bıraktık.
A cerimónia é muito importante então durante a reunião, deixamos a nossa magia a porta.
- Bilmiyorum ki bu işi şansa bırakmak ister misin?
Queres arriscar?
Sizi temin ederim ki bu takım hem saha içinde hem de saha dışında medenileşecek..
Posso assegurar-vos que esta equipa vai ser civilizada dentro e fora do campo.
Ta ki bu gece 22.00'de, benimle Rudy'nin hurdalığında buluşana kadar, tamam mı?
Logo à noite, vais ter comigo às dez horas na sucata do Rudy, está bem?
Bu tür hakkında o kadar az şey biliniyor ki hayvanları bulmak bile başlıbaşına zorluk.
Sabe-se tão pouco sobre ela que encontrá-la já é um desafio.
Neyse ki Rob soyunmadı ve daha da önemlisi bu kıran artık durduruldu. Ama öncesinde ekip, filme alınmış en büyük sürülerden birine tanıklık etme fırsatı buldu.
Por sorte, Rob não tirou a roupa, e, o mais importante, a praga chegou ao fim, mas não antes que a equipa visse uma das maiores nuvens já registadas em filme.
Bunlar her yıl milyonlarca ton çimeni silip süpürür fakat yine de bir canlı vardır ki etkisi tüm bu hayvanların toplamından çok daha büyüktür.
Todos os anos eles devoram milhões de toneladas de vegetação, mas há um animal por aqui cujo impacto é muito maior que todos esses animais juntos.
Bu çimen gövdeleri o kadar serttir ki büyük otçulların hiçbiri sindiremez.
Essas folhas são tão duras que quase nenhum grande comedor de relva consegue digeri-las.
Bu anne o kadar iyi besleniyor ki sahip olduğu zengin süt vahşi yaşamda nadiren görülen bir şeye yetebiliyor.
Essa mãe é tão bem alimentada que o seu leite rico pode sustentar algo raramente visto na natureza.
Sorun şu ki, bu işi yer yüzünden sabote etmenin bir sürü yolu var.
O problema é que há várias maneiras de estragar tudo da terra.
Onu ben bile yenemem ki ben bu işte iyiyim.
Raios, nem sequer eu posso derrotá-la e eu sou bom nisso.
"Annem yabancı erkeklerle konuşmamdan hoşlanmıyor." Ve o da dedik ki, "Bu çok kötü, çünkü..."
Ele continuou : "Bem, é pena, porque..."
Nihayetinde Rittenhouse ortadan kalktıktan sonra, bu kahrolası yolculukları neden yapayım ki?
Afinal, com o fim da Rittenhouse, porque continuaria estas viagens?
İncinmiş gururun seni öyle kör etmiş ki... bu insanları beni öldürmeleri için evime getirmişsin.
Tão cego pelo orgulho ferido... que trouxe estas pessoas à minha casa para me matarem.
Bu dünyadaki en iyi dostuna ihanet etmişsin, sana neden güveneyim ki?
- Já traiu o seu melhor amigo, porque haveria de confiar em si?
Söylemeliyim ki, bu akşam toplantı olmasaydı, bugün yataktan hiç çıkmazdım.
Tenho que dizer, se não fosse pela reunião, nem teria saído da cama hoje.
Yapmak istediğim bu iken neden beklemek isteyeyim ki?
Para quê esperar se sei que é isto que eu quero?
Bu yüzden de bir eş seçerken hele ki imparatorluktaki bir prens veya prensese seçiliyorsa yüksek aristokratik prestije sahip olan birini seçmek gerekirdi.
Era assim necessário ao escolher um cônjuge, para um príncipe ou princesa do lar imperial, escolher alguém com prestígio aristocrático considerável.
Pompei şehrine bakarsanız şehirde bugün bile 13 bin örnek olduğunu görürsünüz ki şehrin nüfusu da muhtemelen bu kadardı.
Se olharem para a cidade de Pompeia, há 13 000 exemplos deles que sobreviveram numa cidade que tinha uma população desse tamanho.
Ve ona de ki, yaptığını umursamadığını ve onu sevdiğini söylemelisin. Ne olursa olsun. Ve bu nedenle geri döndüm diyeceksin.
Diz-lhe que não te importas com o que fez, que o amas independentemente disto e foi por isso que voltaste.
Bu gece ne olursa olsun, unutmayın ki şeytanın işidir.
O que quer que aconteça esta noite, lembrem-se que isto foi trabalho do Diabo.
Dağa çıkıp bu odada yapamadığınız neyi yapabilirsin ki? Bir de kendinizi tehlikeye atacaksınız.
O que vais fazer na montanha que não podes fazer aqui além de colocares-te em risco?
Sırf eğlencesine! Tabii ki bütün gördüklerim bu kadar!
Claro que foi só isso que eu vi.
Bu ne demek oluyor ki?
E o que isso significa?
Bu ne saçmalık böyle? Belli ki hepiniz iki önemli şeyi unutmuşsunuz.
Obviamente esqueceram-se de duas coisas importantes.
İngiliz dilinde bu yapıya bire bir uyan tek bir şiir var. Bu da şüphesiz ki masumiyetin kayboluşuyla ilgili.
Há apenas um poema em inglês que se encaixa nessa estrutura exacta, e é inquestionavelmente sobre perda de inocência.
KOMUTAN, SCOTLAND YARD ( EMEKLİ )... gözü pek olmalısınız, epey plan yapmalısınız ve bu ekip için tabii ki...
CHEFE DA SCOTLAND YARD... há que ser ousado, planear muito e muito claramente, com estes tipos...
Bu fiyata kaybedecek neyim var ki?
Com preços assim, o que tenho a perder?
Bu da demek oluyor ki bir numaralı soygun... Carbanak Çetesi.
O que significa que, em primeiro lugar, ficou o Gangue Carbanak.
- Eskiden yanlış olan ve hâIâ süregelenlere kıyasla bu hayal öyle küçük gözüküyor ki...
- Parece tão pouco comparando com a escala do que estava errado na altura e ainda está.
Bu hata başında öğrendik ki bazı oyucular 1950'de kaybetmelerine sebep olan aynı siteme takıldıkları için ağır sakatlıklar geçirmişler.
No início desta semana, ouvimos sobre falar jogadores a ferirem-se usando o mesmo estilo de rua destreinados o que lhes falhou em 1950.
Gerçek şu ki, formasyonu değiştirmek İsveç için mucizeler yaratıyor olabilir ama biz bu değiliz!
A verdade é que a mudança de formação pode fazer milagres para a Suécia mas não para nós.
Eğer haklıysam, ki öyleyim bu kutunun sadece bir uyduyu kontrol etme kapasitesi vardı.
Se eu estiver correcta, e estou, esta caixa só tinha capacidade para controlar um satélite.
Bu Dawkins denen adamın toz olması neden umurumuzda ki?
Interessa-nos que o Dawkins tenha saído?
Burton, bu kaseti bir daha gözümün önüne getirirsen Tanrı'ya yemin ederim ki seni...
Burton, se voltas a ostentar essa gravação na minha cara, juro por Deus que vou...
Sonra dedim ki "Bu Francie'nin günü, ağabeyi yüzünden bundan mahrum kalamam."
Trata-se da Francie, é o dia dela e não vou deixar o irmão dela afastar-me disso.
Bu mahkeme için önemli olur mu ki?
Isso importa ao tribunal?