English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Konusmuyor

Konusmuyor traducir portugués

2,052 traducción paralela
Şef hâlâ benimle konuşmuyor.
O Chefe ainda não fala comigo.
Richard benimle konuşmuyor. - Ne?
O Richard não fala comigo.
Sevdiğim kadın benimle konuşmuyor.
A mulher que eu amo, não fala comigo.
Ashley'yle çıkmaya başladığımızdan beri benimle konuşmuyor.
Ela não está falando comigo desde que estou com a Ashley.
Sizin gazetelerinizde okudukları yüzünden benimle yıllardır konuşmuyor.
Não me fala há anos por causa do que leu nos vossos jornais.
Hayley benimle konuşmuyor. Her şeyi denedim. Dinle dostum, Hayley benim de kalbimi kırdı, ama ikimize de uzak durmamızı söyledi.
Ambos sabemos que eu vou conseguir o código do pay-per-view, de uma forma ou de outra, então mais vale dares-mo agora e evitar o Happy Hour no Shenanigans.
Benle kimse Kelly hakkında konuşmuyor.
Ninguém nunca fala comigo sobre Kelly.
Çünkü aslında kimse öyle konuşmuyor.
É mais porque hoje em dia, ninguém fala assim.
Benimle konuşmuyor.
Ele não me fala.
Kimse benimle konuşmuyor.
Ninguém está a falar comigo.
Kimse benimle konuşmuyor.
Ninguém fala comigo.
Tedavi olmayı reddediyor, evine dönüp duş alıyor ve abisinin dediğine göre, olayla ilgili olarak hiç konuşmuyor.
Sim. Ele recusou tratamento médico, foi para casa e tomou banho, e, de acordo com o irmão dele, não falou sobre o que aconteceu.
Biliyorum ve onu destekliyorum ama benimle konuşmuyor.
Sei que é difícil e estou a apoiá-la, mas não fala comigo sobre isso.
Benimle ve Pete'le de konuşmuyor. Yani sıra sizde.
Também não fala comigo e nem com o Pete, portanto parece que é a tua vez.
Katie'nin babası Violet'a ne dedi, kimse bilmiyor, o da konuşmuyor. Sam hariç. Ona da bunu anlatmıyor.
Ninguém sabe o que o pai da Katie disse à Violet a não ser ela, e ela só fala com o Sam e não é sobre isso.
- O da konuşmuyor.
- Ela também não vai falar.
Bu adamlar sabit hattan veya cep telefonundan konuşmuyor, ama Riley laptop'ını porno aramak, propaganda sitelerine ve Google Maps'ta 247 adrese bakmak için kullanmış.
Esses tipos não usariam cabos nem telemóveis, mas Riley usou o laptop para ver pornografia, sites de propaganda e pesquisar 247 endereços no Google Maps.
Benimle konuşmuyor.
Ele não fala comigo.
- Konuşmuyor değilim.
- Estou a falar.
- Hiç konuşmuyor demek?
- Então, nunca?
Ben Vanya ile konuşmuyor ama o da aramayı ve mesaj atmayı bırakmıyor. Ayrıca internetteki sayfama da mesaj bırakıyor.
Não falo com o Vanya, e agora ele não pára de ligar nem de mandar mensagens, nem de escrever no Twitter, nem de escrever na Parede.
Annem hepimiz adına konuşmuyor.
- A minha mãe não fala por todos nós.
Bir an geliyor sevişiyoruz sonra benimle konuşmuyor bile.
Num minuto estávamos... a fazer sexo... no outro ela nem sequer falava comigo.
Brick neden konuşmuyor?
Mike, porque é que o Brick não fala?
Salonda, ama benimle konuşmuyor.
No salão, mas ele não vai falar comigo.
Çok şükür ki Prokoff o kadar çok konuşmuyor.
Felizmente, Prokoff não está muito falador.
Çok fazla konuşmuyor.
E não fala muito também.
Hayır, şu anda konuşmuyor.
Neste momento, não.
Pekala bu karavandan çıktıktan sonra, Kimse banyoya gitmiyor, kimse konuşmuyor.
Quando saltar-mos da carrinha, ninguém vai ao banheiro, ninguém fala.
Konuşmuyor, yemek yemiyor.
Não fala, não come.
Artık benimle konuşmuyor musun?
Agora não fala comigo?
Çok güzel, İngilizce konuşmuyor.
Lindo, não fala inglês.
Çocuk konuşmuyor.
Ele nem sequer fala.
Eğer o, Tanrı'nın kelâmı değilse demek ki Tanrı hiç konuşmuyor.
Então Deus nunca falou.
Yaklaşık bir yıldır bu odada senin hayatını konuşmuyor muyuz?
Não temos estado juntas nesta sala há um ano, a discutir a tua vida?
- Sizin dilinizi konuşmuyor mu? - Hayır, hayır.
- E não fala a sua língua?
- İtalyanca da mı konuşmuyor?
- Nem italiano.
Kimseyle konuşmuyor musun?
Vocês não conversam entre si?
Kızım yıllardır benimle konuşmuyor. Sen de pek ala bunu biliyorsun.
Minha filha não fala comigo há anos, e você sabe disso.
Penny konuşmuyor.
A Penny não fala.
Kyle artık çok fazla konuşmuyor.
Hey. Kyle e não falar muito.
Louis Tobin'in dolandırıcılığında 2 milyon dolar kaybetmiş ama basına konuşmuyor.
Perdeu quase 2 milhões de dólares no esquema Ponzi do Tobin, depois foi falar para a imprensa.
Ulaşmaya çalıştık, ancak yanında avukatı olmadan konuşmuyor.
Tentámos contactá-lo, mas não fala sem a presença do advogado.
Leon benimle konuşmuyor.
O Leon não fala comigo.
Konuşmuyor mu? Evet.
Não?
Rowley hala benimle konuşmuyor.
Mas o Rowley continuava a não falar comigo.
Ben konuşmuyor muyum?
- Eu não estava a falar?
Çok fazla konuşmuyor, değil mi, adamım?
Ele não fala muito, pois não?
Konuşmuyor.
Ela não fala.
Konuşmuyor ama gidip en iyisini de buluyor.
Não fala, mas escolhe o melhor.
Benimle konuşmuyor musun?
Não vais falar comigo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]