English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Konuşuyorlar

Konuşuyorlar traducir portugués

1,079 traducción paralela
Bütün gün radyoda FBI'a gözdağı vermek üzerine konuşuyorlar.
Eles estão o dia inteiro no rádio, a falar da intimidação do FBI.
İki yaşlı şişman yahudi, eski-Bolşevik... kızıl-bezli bebekleriyle konuşuyorlar bir çamaşırhane telefonundan... ve kadın ölüyor.
Dois velhos judeus, gordos, ex-bolcheviques... a falar com o filho comunista pelo telefone duma lavandaria... e ela para ali a morrer.
Mac ve Vallenari ne konuşuyorlar?
McKussic e os Vallenari falam de droga?
Dikkatli konuşuyorlar.
Tomam cuidado com o que dizem.
Belki şu an bile benden konuşuyorlar.
Devem estar a falar de mim agora mesmo.
Ne konuşuyorlar acaba?
Do que podem estar a falar?
Afrika lehçesi konuşuyorlar!
- É uma espécie de dialecto africano.
Tanri'nin büyük planini konuşuyorlar :
Contaram-me o Seu plano magistral
Shh, senin hakkında konuşuyorlar.
- Talvez. Estão a falar de si.
Sadece konuşuyorlar mı?
É só conversa?
Sadece bir yere oturup konuşuyorlar.
É, só conversa.
Lanet sistemimizle konuşuyorlar. Yakınlarda bir yerlerde olmalılar.
Estão falando no nosso sistema e devem estar aqui.
- İngilizce mi konuşuyorlar?
- São ingleses, falam inglês? - Sim, são ingleses.
Onları camdan görebiliyorum. Konuşuyorlar.
Consigo vê-lo através da janela Estão a conversar.
Senin dilini konuşuyorlar.
Eles falam a tua língua.
Konuşuyorlar. Etraftaki herkes onlara şşş diyor.
É sempre um certo grupo, não é?
Şu anda bile konuşuyorlar.
Já estão a falar disso.
- Doğru ya, yüksek idealleri hakkında konuşuyorlar!
Ah, e eles falam sobre ideais elevados!
Çok konuşuyorlar, yanlış adamları dinliyorlar.
( bufe ) Demais do Talkin escutando os homens errados.
Müslümanlar iyi konuşuyorlar, ama asla bir şey yapmıyorlar.
muçulmanos talk um bom jogo, mas eles nunca fazem nothin.
Senin hatan, benim hatam, onun hatası. " şeklinde konuşuyorlar.
A culpa é tua! " E assim por diante.
İngilizce'yi bağırarak konuşuyorlar.
Falam inglês mais alto.
Hakkımızda konuşuyorlar, söyle işte. - Hiç!
Nós sabemos que ela fala de nós.
Hakkında çok konuşuyorlar.
Eles mencionam-na muitas vezes.
Saçma sapan konuşuyorlar.
Eles dizem coisas sem nexo.
- Birbirlerine bakıp konuşuyorlar..
Estão a conversar.
- Ateşkes hakkında konuşuyorlar.
- Discute-se um cessar-fogo.
Bağıra çağıra konuşuyorlar, böbürleniyorlar...
Impõem-se aos outros, gabam-se...
Hangi yabancı dilde konuşuyorlar?
Que língua estrangeira é que eles estão a falar?
Benimle konuşuyorlar! - Buzları eritmeye çalışıyorum.
- Bico calado, eles falavam comigo!
Çok konuşuyorlar, değil mi?
Gente fala de mais.
Kesinlikle. Kesinlikle çok konuşuyorlar.
Sem dúvida nenhuma.
Bu işte çok hızlı konuşuyorlar... söylediklerinin yarısını kaçırdım.
Uma coisa política. Falam tão depressa, que perco metade. Dan.
- Birbirleriyle konuşuyorlar! - Hey!
Estão a falar ou lá o que é!
Rourke kim, hangi sistem hakkında konuşuyorlar ve ne testleri?
Quem é Roarke, de que sistema falam e de que testes?
Orada öylece oturuyor, güzel bir şekilde konuşuyorlar...
Ela está lá sentada e estão a ter uma conversa agradável.
Şimdi Togusa ile beraber, zavallı çöpcüyle konuşuyorlar.
Ele está com Togusa, Falando com aquele pobre lixeiro.
Benim hakkımda konuşuyorlar.
Estão a falar de mim. Consegues ouvir?
Konuşuyorlar.
Conversando um pouco.
Tanrı bilir neler konuşuyorlar.
Deus sabe o que acharam para conversar.
Aile Şiddeti bölümünden iki dedektif onunla konuşuyorlar şu anda.
Dois detectives da Violência Doméstica estão agora a falar com ele na sala.
- Konuşuyorlar.
- Estão a conversar.
- Evet. Böyle konuşuyorlar.
- É assim que eles falam.
Tam karşılarında dururken onun hakkında ileri, geri konuşuyorlar.
Falam acerca dele enquanto estão na sua presença.
Bu iki çiftçi bir koyun hakkında konuşuyorlar.
Estes dois camponeses estão a fazer uma transacção, a vender um cordeiro.
Diğerinin arazisinde koyun otlatıp otlamayacağı hakkında konuşuyorlar.
Estão a discutir se este camponês pode entrar com o cordeiro nas terras do outro...
Hey, ne konuşuyorlar?
Que estarão eles a dizer?
İşte buradalar, acil tıbbın iki kafadarı, iş konuşuyorlar...
Ali estão eles, os amiguinhos, a reunir experiências...
- Ne konusuyorlar bil...
- Eu não sei... - O quê?
Benim hakkımda konuşuyorlar.
Eu sei que está a falar de mim.
Onlar Duane Barry ile konuşuyorlar,... ama onlar konuşmuyorlar.
mas não falam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]