English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Kârın

Kârın traducir portugués

608 traducción paralela
Yıllık kârınızı söyleyebilir misiniz?
Quanto ganha por ano?
Tüm sefer kârının % 10 hissesi benimdir.
Os meus 10 % dos lucros, desta viagem completa.
Hayır, güzellik bir fahişenin kariyerinde önemli bir faktör olmasına rağmen, fiziksel çekiciliğin kârın en önemli kaynağı olması pezevenginin onun üzerindeki baskısını artıracaktır.
A beleza não é indispensável a uma prostituta. É o seu físico que a classifica na hierarquia da prostituição e sobretudo que atrai sobre ela a atenção do chulo, já que as suas características físicas lhe podem trazer lucros avultados.
Kârın yüzde 50'sini alacak.
Pertencem-lhe 50 por cento dos lucros.
O da kârın yüzde 50'sini alacak.
Também lhe pertencem 50 por cento dos lucros.
Kârın yüzde 100'ünü alacak.
Pertencem-lhe 100 por cento dos lucros.
Servete! Umarım kârınız da iyi olur.
Suponho que o retorno será bom.
Galiba 1975 yılında yaptığımız kârın, yılın başında yaptığımız kâra bölünmesi baz alınıyor. Maaşının % 50'sine, yılın başında yaptığımız kârın % 25'i ilave ediliyor ve sözleşmenin bitiş tarihiyle çarpılıyor.
Assim de repente, acho que foi baseado num múltiplo dos ganhos de 1975, num período base, que eu acho que foi de 50 % de salário, mais 25 % do lucro do primeiro ano, multiplicado pela parte não-expirada do contrato.
Ama eğer arkadaşların ürünlerimi taşıyabilirse, kârın % 30'unu alırlar.
Mas se eles conseguirem vender os meus produtos, farei com que recebam 30 % do lucro.
Kârını ikiye katlarsın.
- Muito bem. Posso duplicar a saída.
Başarılı olursa, kârını bana ödeyecek ve paramı alacağım.
Se ele for bem sucedido, pagar-me-á os juros... e reembolsar-me-á.
Ya bizim için ne var? Haklısın. Bizi kârına ortak etmeyen bir adam için neden kahvaltı hazırlayacakmışım ki?
Não me recordo do nome dela mas os miúdos chamam-na de "mãe".
Quark bizim maaşımızı bahane edip sadece kendi kârını arttırmak için Arınma Ritüeli'ni kullanıyor.
O Quark está a usar o Ritual de Purificação para aumentar os lucros às nossas custas.
Kârını mı?
Os seus lucros.
ve kârınızın yüzde % 100 civarında hakkına sahipleriyiz.
E como tal temos direito a uma percentagem dos teus lucros. Algo como... 100 %?
8 dolarlık ıstakoz aldım ki 80 dolarlık kadar büyütüp kârını yiyebileyim.
Compro uma lagosta de oito dólares, transformo-a numa lagosta de 80 dólares e como os lucros.
Bu yaptığın yanına kâr kalmayacak, anladın mı?
- Não, não te deixo ir. - Já percebeste que não te deixo ir?
"Size 10,000 dolar ve Kârımın % 50'sini borçluyum."
"Pagaré $ 10.000 e 50 % % dos lucros."
Ve kârı paylaşacak ortağın da yok.
E não tem que dividir lucros com nenhum sócio.
Buraya nasıl Gestapo gibi girebilirsiniz.... Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
Como pode chegar aqui, no meio da noite, como se fosse a Gestapo...
- Makamını kâr için kullanmanı?
Querida, espera. Acredita em mim. Por favor.
Oyun tutarsa destekçilerin parasını ödemek zorundasınız. O kadar destekçiyle hiç kâr edemezsiniz.
Se for um sucesso, tem de pagar os promotores e com tantos, nunca teria lucro suficiente para todos.
Kârın ne kadar olabileceğini bilmiyorum... tam olarak ne kadar harcadığımızı da, fakat olay şu.
Se vai alcançar os custos, ou não. Só sei que está a acontecer.
Yani, kâr etmeye 2 milyon dolar kazandıktan sonra başlayacaksınız öyle mi?
De custo? Terão de facturar 2 milhões de dólares para ficarem não terem prejuízo?
Bay Kornfeld, bu işten güzel kâr ettiniz mi? Arkadaşlarımdan öyle bir izlenime kapıldınız demek ki?
Sr. Kornfeld, isto foi um sucesso financeiro... do ponto de vista que se pretendia?
Kâr Azalsın
Menos Lucros
Alman Matilda şampiyon bir sürücüydü. Kimse rotacımdan puan yapıp yanına kâr kalmasını bekleyemez.
Escuta querido, Mathilda era uma... experiente motorista, mas ninguém atropela o meu copiloto... e fica tão calmo.
Haber departmanının hiçbir zaman kâr amacı gütmediğini biliyorum. Ancak bu zarar bizim felsefemize tamamen aykırı ve tereddütsüz reddediyoruz.
Sei que historicamente se sabe, que a Divisão de Notícias dá prejuízo, mas na nosso entender, esta filosofia é uma afronta fiscal injustificável, que deve ser combatida com determinação.
Önümüzdeki bir yıldan daha kısa bir süre içinde, net kârımızın 45 milyon dolara kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
Espero um fluxo de caixa positivo de 45 milhões para todo o complexo, alcançável neste ano fiscal, um ano antes do previsto.
Köle gemilerinin, limana yarı kargolarının ölü geldiğini ve hala kâr yaptığını bilirim.
Seu de barcos de escravos que aportaram... - Os meus cumprimentos, capitão.
Savaşın başlıca nedeninin dünya ekonomisindeki kâr güdüsü olduğunu düşünürsek vatanseverlik saikıyla savaşa taraftar olan Amerikalıların tavrı kinik midir yoksa naif midir?
Acha que o lucro da economia mundial... é uma causa fundamental da guerra. Acredita que os americanos que apóiam a guerra... e que se protegem no patriotismo são cínicos ou ingênuos?
Kinikse bu, Amerika'da gücü elinde tutanların kâr güdüsü olmadan bu savaşa girmeyeceğini düşünen vatanseverlerin kinizmi midir? Gerçi Alman militarizminin yayılmasını istemeyen- -
E se são cínicos, é o cinismo de patriotas... que pensam que sem o desejo de lucro, a elite da estrutura de poder do país não entrará na guerra... ainda que lhe pareça que conter... o militarismo alemão seja necessário para...?
Genelde kazanan takım kâr oranlarını elinde tutar.
E geralmente quem está a ganhar até ultrapassa o placar das apostas.
GM, dünyanın en çok kazanan şirketiydi ve milyarlarca dolar kâr eden fabrikalarını kapatıyordu.
A General Motors era a companhia mais rica do mundo... e fechava fábricas enquanto facturava milhões.
Üretimini Meksika'ya taşıyarak elde ettiğin kârı kullanarak teknoloji ve silah üreten şirketleri satın al.
Agarra no dinheiro que se poupa na mão de obra no México e utiliza-o para comprar outras empresas... preferencialmente empresas de alta tecnologia e de armamento.
Halka açık olan, düzmece defter ise... fabrikanın kâr ettiğini gösteriyor.
O que ela forjou, para o público, mostra a Serração tendo um lucro saudável.
Ortağını dolandırdı. Sonra savaş sırasında parasını kullanarak kâr sağladı.
Enganou o sócio, mandou-o para a prisão e depois usou o dinheiro para especular durante a guerra.
Kâr etmek için kendi vücudunu sömürmekle başkasının bunu senin adına yapması arasında ne fark var?
Existe alguma diferença entre explorar o próprio corpo por dinheiro e ter alguém que o explore por ti?
Satın aldı, kesti, yeniden yazdı ve bana % 2'lik kâr bıraktı.
Ele comprou-a, cortou-a, reescreveu-a e deixou-me com 2 % dos lucros.
Kazancın Dokuzuncu Kuralı, fırsat artı iç güdünün, kâr etmeye eşit olduğunu belirtir.
A nona Regra de Aquisição refere que uma oportunidade aliada ao instinto resulta em lucro.
Onların yaptığı sana kâr getiriyor.
Hércules! Rei Midas.
Sen, gerçekten kısa günün kârısın.
És mesmo a melhor apanha do dia.
Pritchard yine burnundan soluyacak. Kâr elde etmeye başlamazsak, yarın bir işimiz olmayacak.
Se não começarmos a gerar lucros, não vamos ter emprego amanhã.
Haklısınız Bay Pritchard. Bak ne diyeceğim biraz kâr sağlamaya çalış.
Façamos o seguinte, enquanto trata disso, tente ter lucro.
- Senin kana susamış bir savaş lordu olduğun... kendinden başka hiç birşeyi veya hiç kimseyi önemsemediğini... dürüstçe bir söz tutmaktansa yakında ruhunu bir kâr için satacağını... bunun gibi şeyler.
Que és um guerreiro sanguinário a quem não interessa nada nem ninguém, só mesmo tu. Que venderias a tua alma para teres lucro antes de cumprires uma promessa honesta, e esse tipo de coisas.
İçtiğin çorba, kırdığın kalpler yanına kâr kalsın.
Os estragos limitam-se a umas malgas de sopa e uns corações destroçados. Não quero que vão mais além.
Anladığım kadarıyla onunla yüzleşmekten kaçınma arzunuza rağmen, yaptıklarının yanına kâr kalmasını da istemiyorsunuz, Kendinizi bizim ellerimize bırakın.
Eu pressinto, apesar de querer evitar confrontos que não quer que ele se safe com isto. Ponha-se nas nossas mãos.
Bol kâr marjını söylememe gerek yok, ama her geçen gün daha iyiye gidiyor.
Já para não falar de uma margem de lucro bem gorda, o que, felizmente, é cada vez mais provável.
- Siz ölümden ve acı çekmeden kâr mı çıkarttınız?
Fez lucro com mortes e sofrimento?
- Kârı paylaşırsınız.
- Parte dos lucros.
Kendi meyvelerimizi kendimiz yetiştirip onları burada işliyoruz ve kârımızın yarısını savaş yetimlerine veriyoruz.
Plantamos os nossos legumes e processamo-los aqui. E damos metade dos lucros aos órfãos de guerra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]