Kök traducir portugués
1,073 traducción paralela
Son olarak gizli yerin içine biraz kök koy.
E ráizes de bardana realçará seu lugar secreto,
Çıkıntılık yapıyor, Esteban'a kilolarca kök verdiğini söylüyor.
Anda a dizer que vai transportar quilos de "smack" pelo Esteban.
Duydum ki senin küçük dostun, Esteban için kök işi yaptığınızı söylüyormuş.
Ando a ouvir que o teu amigo anda a negociar "smack" pelo Esteban.
"Esteban adına kök iş yapıyoruz."
"Andamos a negociar" smack "pelo Esteban."
"Neden Esteban kök işi yapsın ki?"
"Porque será que o Estebanm anda a traficar" smack? "
5000 dolar değerinde saf kök kokain.
5,000 dólares de pura cocaína em "smack".
Ben Esteban için kök işi yapmıyordum.
Não andava a negociar "smack" pelo Esteban. - O quê?
- Ne? - Ben Esteban için kök işi yapmıyorum.
- Não ando a traficar "smack" pelo Esteban.
Neden? - Neden Esteban kök işi yapıyor?
- Porque é que o Esteban traficaria "smack"?
Corky kök işi yapmaktan sıkıldığını söyledi.
O Corky disse que está cansado de traficar "smack".
Kök birasından nefret ederim.
Eu odeio cerveja.
Kök yok.
Não tem raízes.
Onu gerçekten seviyorsan kök salabilmesi için bir parkın ortasına dikmelisin.
Se realmente gostas dela, devias plantá-la no parque, para ter raízes.
Mutlu olmak, yatakta uyumak, kök salmak istiyorum.
Quero ser feliz, dormir numa cama, ter raízes.
Berbat bir kök çubuğun etrafta dolanıyor.
Há uma raiz podre a rondar por aqui!
İki aydır kök çubuğu
Dois meses de vigilância.
Kök çubuğumla, bem yürüyeceğim!
Com a minha bengala, vou a caminhar!
Bir buçuk kök uzunluğunda bir insan gördünüz mü? Adı Bastian Bucks.
Alguma de vocês viu um humano com 1 metro e 40, que se chame Bastian Bux?
Kök çubuklarımıda temizlersem, herşey yolunda olacak.
Se puder acabar de limpar a raiz, acaba tudo bem.
Ailesi bir yere kök salmanın ne demek olduğunu biliyor.
A família dele sabe o que significa criar raízes.
Uygun kök ya da mantarı bulabilmek için her yere baktık.
Procurámos em todo o lado pelo fungo ou raiz certos que eliminassem a infeção.
Su, şeker, glikoz çok az kök özü, tahıl parçacıkları, maya, yapay alkol... ve 17 miligram hyvroxilated quint-etil metacetamine. ( Bir çeşit uyuşturucu )
ANÁLISE DE SUBSTÂNCIAS 4611 Água, sacarose, dextrose, extrato de raízes, partículas de cereais, levedura, synthehol e 17 miligramas de metacetamina quint-etílica hyvroxilada.
Ya eğer halkadaki şey volkanik aktivite süresince ağacın kök sisteminde birikmiş soyu tükenen bir böcek türünün larvasıysa?
E se forem larvas de um insecto extinto, depositadas durante a actividade vulcânica, e absorvidas pelas raízes?
Sınır bölgesinden doğmuş olan western filmleri,.. ... doğu sahil şehirlerinden kök salan gangster filmleri,..
O western, nascido na Fronteira, o filme de gangsters, com origem nas cidades do Leste americano, e o musical, originário da Broadway, recordam-me o jazz.
Kök salmak.
De criar raízes.
Aynı eski ben, bir yuva ve aile isteyen, kök salmak ve onları büyürken görmek isteyen kişiyim.
A mesma pessoa de antigamente que quer o lar e a família, que quer plantar raízes e vê-las crescer.
Ancak iri taş ve kayaların üzerinde ince bir tabakadır. Ağaçlar oldukça zor kök salar.
Mas é apenas uma pequena camada por cima de rocha sólida e pedregulhos, e as árvores encontram dificuldades em ganhar raízes.
Bitki öbekleri tek tük yerlerde kök salmayı başarabiliyor. Başarsalar bile hayat, onlar açısından oldukça zor.
Só aqui e ali alguns grupos de plantas conseguem enraizar-se, e mesmo quando conseguem, a vida é muito difícil para elas.
Bu uzun mızrak, yeşil olmasına rağmen aslında bir kök.
Este longo espigão, apesar de verde, é na realidade uma raiz.
Sular çekildiğinde yere düşen bir kök çamura saplanma şansına sahip.
Um rebento que caia quando a maré está baixa tem uma hipótese de ficar presa na lama.
Kök birası deniyor.
É chama-se cerveja de raiz.
Ooh, kök birası mı?
Isso é root beer?
Bayılırım kök birasına, sen bayılmaz mısın?
Adoro, não é tão bom?
Bana kök söktürdün.
Fez-me ter de dar o litro.
Hakkınızda her şeyi biliyoruz beysbol, kök birası, dart okları, atom bombaları.
Sabemos tudo sobre vocês, basebol, root beer, dardos, bombas atómicas.
İffetli, içkiden uzak ve kök mayası adını verdiğim tatsız pelte yapılan bir kasabada, kim yaşamak ister?
Quem quer vir viver uma vida devota à castidade, abstinência e a uma papa sem sabor nenhum?
İnanmamalıydın bana. Doğruluğu ne kadar aşılarsan aşıla çürük kök de eski meyvenin tadı hâlâ kalır.
- Não devias ter acreditado... pois a virtude não nos penetra, só nos regozija.
Yani, tek bir kök sistemine sahip tek bir dev organizma olduğu bulundu.
Um organismo gigante com o mesmo sistema de raízes.
Cenin oluşmuş ama döl yatağı yerine fallop tüpüne kök salmış.
O embrião forma-se, mas desenvolve-se nas trompas de Falópio, em vez de no útero.
Saldırganlığın çok derinlere kök salmış olduğu kasabalara da rastladık ve tamamen yok etmek zorunda kaldık.
Ás vezes encontrávamos aldeias inteiras onde a agressão estava profundamente enraizada e nós tínhamos que a tirar toda fora.
Ben bir kök birası alacağım ve onun acilen bir içkiye ihtiyacı var.
Quero uma cerveja preta e ele precisa de uma bebida rapidamente.
Sırf kök birasında beş katı ciro bekliyorum.
Só na cerveja sem álcool, espero vender cinco vezes mais.
"Bir adamın dilini kök birasıyla çözemezsiniz."
"Não podes fazer um homem falar com cerveja sem álcool."
Takana kök çayı sever misiniz?
Gostam de chá de raiz de Takana?
Şu anda Neelix'in leola kök yahnisinden bile bir kazan yerim.
Vamos, vamos, vamos...
İyi sözlerin kök salar çiçek açar, sana iyilik getirir.
As tuas palavras boas ganham raíz, florescem e voltam para te abençoar.
Kutsal kök Eva Birim 01'e nakledildi.
O Eva-01 foi marcado com o Estigma Sagrado.
Seni beklemekten kök saldık.
Então!
Kök birası hala mevcuttur. Ama fiyatı 6.50 $ olmuştur.
Ainda há cerveja sem álcool, mas agora custa 6,50.
Burada bir damla kök birası bile görmek istemiyorum.
Não quero ver uma gota de cerveja neste sítio.
Keşke o çocuğu kok fırınına... atacağımıza dinleseydik.
Se tivéssemos dado ouvidos àquele rapaz em vez de o pormos no antigo forno.
koko 24
koku 39
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
köker 19
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25
koku 39
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
köker 19
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25