Kızmayın traducir portugués
137 traducción paralela
Lütfen bana kızmayın.
Não te zangues comigo.
- Fazla kızmayın canım.
Ravelli. - Não se exalte.
Ona gidin ama bana kızmayın.
Vá ter com ela, e não fique zangado comigo.
Kaybettiğiniz için üzgünüm Madam Lawrence, ama kazandığım için de mutluyum, o yüzden kızmayın.
Lamento que tenha perdido, Madame Lawrence, mas estou feliz por ter ganho. Espero que compreenda.
Kızmayın bana, Bayan Wilkes.
Por favor, não me leve a mal.
Kızmayın.
Pode perdoar-me?
Lütfen bana kızmayın.
Por favor não se zanguem comigo.
Kızmayın.
Calma, minha senhora.
Lütfen hanımefendi, çocuğa kızmayın.
Boa senhora, não se chateie com o garoto.
Kızmayın.
Não se zangue.
Bana kızmayın Bay Bardeman, benim fikrim değildi.
- Não me jogue a culpa, Sr. Barton. Não foi minha idéia.
Bana kızmayın. Dostunuzum.
Não fique bravo... sou sua amiga.
Kontesim, kızmayın ama bunun içinde 25 lira vardı.
Oh Condessa... Sem ofensa, mas aqui estavam 25 liras... Porquê?
Lütfen kızmayın ama bilmem gerek.. Bn. Bürstner nereye taşınacak?
Não quero incomodá-la, mas gostaria de saber... se a Srta.
Kızmayın! Sevgili kızınızla, bir daha asla çıkmayacağım.
Nunca mais saio como a sua preciosa filha!
# Sarışın seviyorum diye kızmayın hemen #
Não se zangue, eu só gosto de loiras
Bana kızmayın ama, kızlar, ben dün söylediklerinize kulak misafiri oldum.
Meninas, näo me queirais matar, mas... Ouvi tudo ontem, sem querer.
Şaka yapıyordum, kızmayın.
Estava a brincar. Não leve isso a sério
Kızmayın. Ehliyetim var.
Não se zangue, porque eu...
Şey bu biraz garip gelebilir Bayan Brubaker, lütfen bana kızmayın.
Bom, pode parecer-Ihe estranho, mas nâo se zangue comigo.
Jacques Usta, lütfen kızmayın, rica ediyorum.
Mestre Jacques, por favor, não se zangue.
Ama artık durum değiştiğine göre lütfen kızmayın ve açıklamalarıma kulak verin.
Mas, já que assim é, peço-vos que não vos zangueis e me oiçais.
Rica ederim kızmayın.
Por favor, não vos zangueis.
Bana kızmayın ama Myrna sizin hakkınızda konuştu.
Não quero magoar os teus sentimentos nem nada mas a Myrna estava a falar de ti.
Ama ona kızmayın.
Mas não é culpa dele.
Lütfen, kızmayın.
Por favor, não se zangue.
- Bana kızmayın efendim.
- Não me provoque, senhor.
ona kızmayın.
não sejam muito severos.
Ridzik'e kızmayın.
Desculpe o Ridzik, Capitão.
Lütfen o ne derse desin, bana kızmayın, tamam mı?
Por favor, não fiquem zangados comigo, diga ela o que disser, tá?
Sorun nedir? Dr. Marvin, lütfen kızmayın, ben Bob.
Dr Marvin, por favor não se aborreça, é Bob.
Oh hayır. Biraz hissettim, ama bana kızmayın...
Oh, não, eu Ihe disse e me senti pequenino, mas não zangue comigo
Kızmayın ama benim birkaç gün ortadan kaybolmam gerekiyor.
Não se zangue, mas tenho de faltar às aulas por uns dias. E não pode ir a minha casa.
Lütfen, kızmayın.
Por favor, não te zangues.
Bakıp kalmama kızmayın ama tanıştığım ilk Değişken sizsiniz.
Desculpe ficar a olhar, mas é o primeiro metamorfo que conheço.
- Lütfen onlara kızmayın, Lord Sinteres.
Por favor, não te chateies com eles, Lorde Sinteres.
Bir demet saçmalıktan başka bir şey değil benim için, Böyle dediğim için kızmayın ama.
Soa como um monte de tretas para mim, desculpa a minha opinião
Şey ona kızmayın, çocuklar çocukluklarını yaparlar.
Devagar. Criança é assim mesmo.
Bayanlar, baylar! Kızmayın! Her hatanın telafisi vardır.
Senhoras e cavalheiros, não critiqueis, porque se quiserdes perdoar, melhor coisa vos iremos dar.
Bay Szabo kızmayın ama,... gecenin en güzel şeyi "Hüzünlü Pazar" dı.
Não se incomode, Sr. Szabo... mas o melhor da noite foi "Gloomy Sunday".
Gidiyorum diye kızmayın sakın.
Não fiquem zangados por eu me ir.
Bana kızmayın efendim. Sadece patronumun isteğiini yerine getiriyorum.
Estou apenas a fazer o que o patrão mandou.
Bana kızmayın.
Eu não pedi por eles.
Pekala, genç efendiler, bana kızmayın. Ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum.
Pronto, patrãozinho, não perguntei por mal, tenho de me informar mal cai o anoitecer.
Kızmayın Bay Kaminsky.
Não se zangue, Mr. Kaminsky.
Prensim, kızmayın sakın.
Não te zangues, Príncipe.
Belki kızgınsınız. Ama bize kızmayın.
Talvez esteja zangada... mas não fique connosco.
Bu kadar kızmayın.
Não vamos nos precipitar.
Kızmayın canım.
Não se ofenda, Senhor.
Kızmayın canım.
- Fecha a porta, por favor!
Arkadaşlarımla birlikte Toledo'dan gelen bir televizyon ekibi kılığına girerek fabrikanın içine sızmayı denedik.
Os meus amigos e eu decidimos passar-nos por uma equipa de televisão de Toledo... para entrar na fábrica.