Maça traducir portugués
2,709 traducción paralela
Ben arada sırada maça giderdi derim.
Eu digo que só ias de vez em quando.
Ama senin de gördüğün gibi maça hiç de hazır değil.
Mas como vês, ele não está apto para jogar.
Sahip olduğum her şeyi yüksek seviye bir maça yatırmak istiyorum.
Eu vou investir tudo o que tenho para um combate de alto nível.
Maça çıkarsan seni öldürecekler.
Eles vão matar-te se fores combater. Escuta o que ele te disse.
onu balığa veya maça götür, benim tarafımda olması için...
Só... Leva-o a pescar. Ou leva-o as meninas.
Maça Kızı.
A Rainha de Espadas.
Para için şikeli maça çıktığında daha 18 yaşındaydı.
Ele tinha 18 quando ganhou uma luta. Para um tipo, por um preço.
Benim kartım, maça asım nerede?
A minha carta, o ás de espadas?
Eğer yetersiz olduğumu düşünen varsa, her zaman maça hazırım.
Se ainda restar algum mestre que pense que não estou à altura eu aceitarei o seu desafio.
Yarın benimle maça gelecek misin?
Ainda vais comigo ao jogo amanhã?
Anne, ben maça gidiyorum.
Mãe, é só um jogo.
Truman, Eliot, maça giriyorsunuz.
Truman, Eliot, é a vossa vez.
Peterson, maça gir.
Peterson, entra.
Dün gece maça gitmişsin.
Foste ao jogo à noite.
Ringo ve Alonso maça kadar.
O Ringo e Alonso é o par certo.
- Onu maça götüreceksin.
- Vais levá-lo amanhã ao jogo.
Bugün seni maça götüreceğimi onlara zaten söylemiştim.
Já lhes tinha dito que tinha um jogo para ir ver.
Haydi, maça gidiyoruz!
Então, nós estamos a ir para o jogo é sobre isso.
- Yarın maça gidiyoruz, değil mi baba?
- Pai, vamos aquele jogo amanhã?
Cumartesi günkü maça hazır olabileceğimi sanmıyorum.
Acho que não vou estar curado para o jogo de sábado.
Maça mı?
Eu?
Maça 4?
O quatro de espadas?
Özür dilerim doktor ama Cumartesi günü yetenek avcılarının, koçların, yöneticilerin önünde bir maça çıkacak.
Desculpe, doutor, mas ele vai jogar à frente de olheiros de clubes profissionais, treinadores e directores gerais este sábado.
* Oyun aşkı ve sezgi, maça ile başla oyuna *
Sorte e intuição Abrir o jogo com espadas
Kokusu güçlüydü. Elma parçaları vardı. Ve ekşi bir tad bıraktı.
Tinha um cheiro forte, um gosto de maça e um final azedo.
Maça odaklanmanın zamanı geldi.
É tempo de pores a tua cabeça. em jogo.
Belki, beraber bir maça gideriz.
Talvez possamos ver um jogo um destes dias.
Topuzu olan bir şartlı tahliye memuru diyebiliriz.
Pensa em mim como o teu agente de liberdade condicional com uma maça.
En iyi yerden biletlerim var maça.
Tenho bilhetes para os Rangers, lugares para camarotes.
Ama bu geceki maça gelmemiş.
Só que não apareceu para o jogo de hoje.
Takımdakilere göre, Soyunma odasına akşam 5 : 30 gibi gelmişler. - Korumalarını giyip maça çıkmışlar.
De acordo com a equipa, entraram no balneário por volta das 17h30, vestiram o equipamento e foram de imediato jogar.
- Sedyeye yatırın.
- Ponha-o na maca.
Köşede alışılmamış bir şey görmedin mi? Plastik bir örtüyle kaplanmış bir sedye?
Não viu nada de estranho, numa maca com plásticos?
İyi görünüyorsun. New York'a hoşgeldin.
Bem-vindo à "Grande Maça".
Hemen getirin onu bana.
Vamos colocá-lo na maca.
Najeeb, sedye lütfen!
Najeeb, a maca, por favor!
- Sedye!
- Maca!
Sedye!
Maca!
Oda da bir acil arabası olması ve acil durumlarda yardım edebilecek bir ekibin olmasından memnundum
Na verdade, fiquei contente por ter uma maca na sala e uma equipa no hospital para responder a qualquer emergência.
Warren, bir sedye yapmak için bana yardım ediyorsun.
Warren, ajude-me a construir uma maca.
Rahatsı ettiğim için üzgünüm, efendim.
Lamento maçá-lo, senhor, mas... Coronel?
- Bir sedye yapacağız.
Teremos que fazer uma maca.
Sedye getirin!
Maca!
Son hatırladığım şey bir sedyede yatıyordum.
Recordo-me de estar deitada numa maca.
Buraya sedye lazım!
Preciso de uma maca aqui!
Topuzunu bırak Conan.
- Larga a maça, Conan.
Çoğu erkek sedyeye bağlanmış halde morfin isterdi.
A maioria dos homens estaria deitado numa maca, a gritar por morfina...
Fakat sedyedeki adama tamamen farklı bir şekilde yaklaşıyorlar.
Mas tratam o corpo na maca com muito respeito.
Beyler bekleyin, kanıt da sedyede.
Há provas nessa maca. Ela é a prioridade.
Kahretsin.
- Tirem daqui a maca. Merda!
Sedyede yatıyordu.
Ele estava numa maca.