Nefesim traducir portugués
353 traducción paralela
Nefesim kesildi.
Fiquei sem fôlego.
Nefesim kesilirse bir ya da iki ya da bütün hapları kutusuyla birden alırım.
Se perder o fôlego, tomarei uma pílula, ou duas pílulas, ou todas e a caixa também.
Ulan deli gibi koşmaktan nefesim tıkandı be!
Deus como estou cansado. Já não aguento mais.
Nefesim kesildi.
Estou sem fôlego.
Nefesim kesildi.
Sem vento ( fôlego ).
Nefesim kesildi!
Sem vento ( fôlego )!
Artık nefesim tükendi. İstersen sen konuş.
Já pode falar, se quiser.
Dur! Nefesim kesildi.
Pára com isso!
- Bir dakika içinde, nefesim normale döner dönmez söylerim.
- Já te digo,
Prenses, deneme çekimimi söyle. - Bir dakika Walter. Nefesim kesildi.
Devo agradecer-te por isso ou acusar-te de me teres enganado?
- Hayır, seni görünce nefesim tutuldu.
É que, quando te vi chegar, fiquei sem ar.
Neredeyse nefesim kesilmişti.
Oh, Madre, eu mal podia respirar.
Hayır, onu yapmaya nefesim kalmadı.
Não, não tenho forças para sorver.
- Nefesim tıkandı.
- Não consigo respirar.
İyi olacağım, Sadece nefesim kesildi.
Não é nada, estou só sem fôlego.
Resmen nefesim kesildi.
Estou sem respiração.
Nefesim sıkışıyordu.
Estava algo sem fôlego.
Afedersin. Nefesim kesildi.
Desculpa, estou sem fôlego.
Ve nefesim ölüm demektir!
E o meu sopro morte!
nefesim tükendi.sen devam et.
Segue você.
Nefesim ensendeydi ama farkında bile değildin.
Estava a respirar para cima de ti, e nem notaste.
Nefesim kesildi. Konuşmazsam daha hızlı gidebilirim! - Tamam.
Falta-me o ar, se não falar, posso ir mais rápido.
Oh, Tanrım, nefesim kesildi!
Meu Deus, nem consigo respirar!
- Yoksa nefesim mi kokuyor?
- Tenho mau hálito?
Nefesim kesilmeye başladığı zaman...
Quando a minha respiração se obstruiu...
- Her... her şeyi Aklıma gelen her şeyi. Onları size atacağım kucak kucak, bir demet haline koymayarak. Sizi seviyorum, nefesim kesiliyor, seni seviyorum çılgınca.
Todas que me ocorrerem, vou lançá-las, aos molhos, sem as juntar em ramalhetes.
Nefesim sikintili ve gözlerim rahatsiz... söyle bana nedir bu
A respiração acelerada e o assédio do teu olhar... Dizem-me isso...
Zevk alamayacak kadar nefesim kesilene dek.
"Desejava não poder gozar... para repousar um pouco."
- Nefesim mi kokuyor?
- Tenho mau hálito?
Nefesim.... düzeldikten... sonra eve dönebilir miyiz?
Depois de eu... recuperar o meu... fôlego... podemos... ir para... casa?
Nefesim kesildi.
Nem sei o que dizer.
O kadar iyi bir kıç yalayıcısın ki nefesim kesiliyor.
És um lambe-botas tão delicado que me deixas sem fôlego.
"Hayatım senin, nefesim senin..."
A minha vida, a minha respiração é tua. Quando eu choro por ti, as tuas lágrimas...
Sonunda bana merhaba dedi, ya ben ne yapıyorum? Nefesim kesiliyor!
Finalmente falou comigo, e o que é que eu faço?
Ben bir fisiItiyim, hattin diger ucunda bir nefesim.
Sou um sussurro, um sopro no outro lado da linha.
Sinemaya gittiğimizde elin benim elime değiyor ve nefesim kesiliyor.
Quando estamos no cinema e... a tua mão toca na minha, mal consigo respirar.
Çünkü nefesim daralıyor.
É que estou com falta de ar.
Nefesim olan ışığı görmeliyim.
Veja a luz que é a minha respiração.
Musakka yerken tıkandığımdan beri... hiç bu kadar nefesim kesilmemişti.
Já não tinha a voz tão embargada desde que me engasguei com mussacá.
Benim nefesim yok.
Eu não respiro.
Nefesim mi?
É o meu hálito?
Nefesim mi?
O meu hálito?
Bir dakika nefesim düzelsin.
Deixe-me recuperar o fôlego.
Eve gelirken nefesim kesildi. Sadece yokuş çıkarken anlarsınız bir gün yokuş aşağı ineceğinizi.
É só quando se sobe uma colina que você... percebe que está descendo.
Nefesim kesilecek.
Vou parar de respirar.
Yani nefesim kesilecek ve siz buraya gelene kadar mavinin değişik tonlarına dönüşeceğim.
Por outras palavras, vou ficar com falta de ar e vou alternar entre vários tons de azul até cá chegarem.
Nefesim "sarımsak Caz'ı" mı kokuyor?
Estou com hálito a "garlic jazz"?
- Doğum gününde araba aldığına göre senin ihtiyar paralı olmalı, öyleyse. - Nefesim kesildi.
Vamos lá.
Bir şey beni rahatsız edince nefesim daralıyor.
- Não, senhora.
Nefesim kesildi.
Estou exausta!
Biraz nefesim daralıyor.
Não, um pouco de falta de ar.