Niko traducir portugués
182 traducción paralela
Niko Lordkipanidze.
Nikô Lordkipanidze.
Niko tüm bunlar için ne diyecek?
O que Nico disse sobre isso?
Niko'yu kızdırırsan, sonun uyumak olur.
Se mete com Nico, e acabará indo dormir em baixo da terra.
Nakit paraya ihtiyacımız var... önce bankayı soyacağız... sonra Niko'yu... ve sonra dostum, okul bitecek.
Mas, precisamos de dinheiro. Assim que roubramos o banco... logo acabaremos com Nico... e logo, meu amigo, acabará a escola.
Bir de, Otel Niko aradı American Express kartınız ön bürolarındaymış.
Telefonaram do Hotel Nikko a dizer que têm o seu cartão American Express.
- Dr. Niko Tapopopolis?
- Dr. Niko Tapopopolis?
- Dr.Niko Topodopeless?
- Dr. Niko Topodopeless?
Al bakalım Niko.
Aqui tem, Niko.
Elvis Costello'nun 1978'te Marquee'deki konseri. Niko'nun 1974'te Doors şarkısını söylediği konser.
Elvis Costello no Marquee em 1978... um não habitual Nico a tocar música dos Doors em 1974... e ainda outros não habituais...
Yemeklerinle oynama.
Niko, não brinques com a comida.
Nicole, hadi ye onu!
Niko, vá, come!
Niko dikkat et.
Niko, tem cuidado.
Senin daha çok vaktin var, Niko
Tens muito tempo, Niko.
- Selam, Niko
- Ei, Niko.
Bekle bir dakika, Niko. Onları odana koydum
Espera um minuto, Niko, eu ponho-as no teu quarto.
Niko amacanızın hayalarını yumruklamayı kesin, tamam mı?
Chega de bater no Thio Niko, ok?
Foti! Niko amacana vurmayı kes
Foti, pára de bater no Thio Niko.
Tamam, Niko
Ok, Niko.
Sonra Athena ve Niko'yu gördüm
E vejo a Athena e o Niko.
Hadi Niko Gidelim
Niko, vamos.
- Bu işten anlayan insanlar, onun basit bir " folk-rock şarkıcısı olmadığını bilir. Niko'nun en iyi birkaç şarkısını o yazmış.
Os entendidos sabem que ele é mais do que um cantor pimba, que escreveu algumas das melhores canções de Nico e que foram amantes, antes de nos chatear com Doctor My Eyes.
Niko, akıllısın.
O Niko é inteligente.
Her neyse Niko sorun çıkarmayacaktır.
Seja como for, não estou preocupado com o Niko.
Relaks, Niko, haydi.
Acalma-te, Niko, vá lá.
Hiç bir şey bitmedi Niko.
Nada está arrumado, Niko.
- Niko, durumlar nasıl?
- Niko, está tudo bem?
Oldukça adil bir soru Niko.
É uma pergunta justa, Niko.
Bugün çalıştın mı?
- Niko. Está a ganhar, hoje?
Genç işçilerden Niko, ve onun aptal kuzeni.
- O jovem estivador, o Niko. E o idiota do primo dele.
- Peki ya Niko?
- E o Niko?
Niko, yeğeni.
Niko, o sobrinho.
Fakat, Niko eğer bunu yapacaksan, bu işi bizimle konuşmaman lazım.
Mas, Niko, se te vais meter nesse negócio, não devias falar-nos sobre isso.
- Adı Niko.
- Ele chama-se Niko.
Kimse göremez!
- Niko ne može.
Tatlım, bu durumda kimse giremez zaten.
- Dušo, u ovoj situaciji, niko ne bi mogao.
Seni ben zorlamadım ya...
- Sigurna sam da te niko drugi nije naterao.
Onun adı Niko. Orada iki hafta kaldım.
Ela chama-se Nico.
Pomona'da yaşayan arkadaşım Niko'nun sarı peruğu var.
A minha amiga Nico, que vive em Pomona
Niko, içeriye bir göz atmak ister misin?
Niko, queres dar uma vista de olhos lá dentro?
- Teyzemin evinde hemen iyileşecek o. - Geröekten mi?
Nossa tía Niko o curará em um segundo
Niko mu?
Nikos?
Tamam Niko, sen çekil.
Está tudo bem, Nikos.
Niko, sen işin yaratıcı kısmıyla ilgilenmek istersen prensin basın danışmanını ben arayabilirim.
Nico, se preferires concentrar-te apenas na finalidade criativa, posso ligar ao assessor do Príncipe.
Niko Evengalatos, profesyonel bir suçlu.
O Niko Evangelatos é um criminoso profissional.
Otel Niko.
Boa dia.
Niko.
Niko.
Niko?
Niko!
Niko, ben geldim.
Niko!
Defol git buradan, çabuk! . Niko, lütfen.
Fora!
Bana 20 papel...
Niko, por favor. Empreste-me uma de vinte.
- Niko.
- Niko, vem aqui!