När traducir portugués
669 traducción paralela
Pınarınız akmaz oldu.
A nascente, a origem, a fonte de teu sangue parou... o manancial secou.
Dört çeşit rom, brendi, nar, limon, papaya suyu ördek yumurtası akı.
Rum, conhaque, grenadine, suco de lima, suco de mamão e uma clara de ovo de pato.
Gözleri büyük zümrütler gibi parlıyor. Dudakları nar gibi kan kırmızısı, elleri ve ayakları gardenyalardan da beyaz!
Os seus olhos brilham como esmeraldas, a sua boca de um vermelho sangrante.
Sana bir evlilik yüzüğü ve bir de nar vereceğim
Eu dar-lhe-ei a si um anel de noivado e uma romã, também
Yoksa nar gibi ıslak ve kırmızı mı?
Ou são húmidos e vermelhos como uma romã?
En sevdiğin tatlıyı, nar şuruplu sütlaç pişirdim.
Preparei a tua sobremesa favorita. Pudim de arroz com xarope de romã.
Pınar Çağlayan
- Sim.
Yolumuz üzerinde birçok pınar olacaktır.
Vamos encontrar fontes no caminho.
Nar rengi.
Um tom mais escuro, Takyan.
Pınarın sesini duyabiliyor musunuz?
Ouvem as vozes das fontes?
Pınar yakında olmalı.
Há uma fonte aqui perto, estás a ouvir?
Ve bir gün pınarın yanı başında bir kızla karşılaşıyor.
Depois encontra a rapariga da fonte.
Çeviren : Pınar Çağlayan TURKISH
eniorocks
Pınar Çağlayan
Celeste Ferraz
"Beni duru pınar başlarına götürür. " Canımı tazeler.
Ele me guia em direção a águas calmas... e refrigera minha alma.
Çeviren : Pınar Çağlayan
Tradução :
Geceleri oradaki nar ağacında öter.
De noite, canta pousado naquela romãzeira.
Önce kınar sonra saldırırsınız.
Primeiro condenam, depois atacam!
Ben, ağaçları sevmeyen birinden nefret ederim. Mesela, bu çınar ağacı Lucrezia Borgia tarafından dikilmiş olabilir.
Detesto quem não ama as árvores. pode ter sido plantada pela Lucrécia Bórgia!
Kilise, tüm gizli toplulukları kınar.
A Igreja condena toda e qualquer sociedade secreta.
Bilgi pınarı mı?
Um indutor?
- Yeşil erik, nar.
- abrunhos, romãs.
Tanrı kınar diye korkuyordum...
Milagre dos milagres Eu tive medo De Deus desaprovar
Bir çınar ve bir kestane.
Um plátano e um castanheiro.
Bir çınar ve bir kestane ağacı.
Um plátano e um castanheiro.
Ben çınarın altında otururdum, o da kestane ağacının altında...
Sentava-me debaixo do plátano e ele sentava-se debaixo do castanheiro.
Alexander'ı... ve biraderi, Kardinal Caesar Borgia'yı ziyaret eder. Hyeronimo Savonarola, Kilise içindeki ahlak dışı fiilleri kınar.
O dominicano Jerónimo Savonarola condena a vida dissoluta do meio eclesiástico.
Gençken pınar başında durup kabarcıkların oluşumunu seyretmediniz mi?
Quando eras jovem... não ficavas perto da fonte a observar as bolhas a subir?
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al.
Hortelão, dê-me maçãs da Síria. Marmelos otomanos, pêssegos de Aman... jasmim de Alepo, pepinos do Nilo... limões do Egito, cidra sultanina, murta... resedá, camomila, romãs e rosas brancas... e depois docinhos, roscas recheadas... torrone gelado, confeitos, bolos... tortas folhadas, açúcar, incenso... âmbar, musgo e ceras da Alexandria.
- Kabuğu soyulmuş tatlı nar.
- Se chama romã descascada. - Não terminou, carregador.
- Kabuğu soyulmuş nar!
Romã descascada. Idiota.
İşyerindeki su pınarının nasıl çalıştığını unuttum.
Esqueci como funcionava a fonte.
Pınarın yanındaki kişi Walter olabilir mi?
Será o Walter que está ao pé da fonte?
Şurada, vadinin karşısında bir pınar var diyor.
Ele diz que há uma nascente do outro lado.
Çeviri : Pınar Batum pinar @ batum.net
" " Legendagem e Sincronia :
Hepimiz kilisedeydik, gözlerimiz su pınarı gibiydi.
Estávamos todos na igreja, e chorávamos, chorávamos, chorávamos.
" Hepsine hükmedecek Tek Yüzük
Um Anel para dom ¡ nar todos.
Pınar Batum
Convoco então os fãs para participarem dessa empreitada, dando opiniões, criando um enredo para o episódio e criativamente, pegar partes de vários episódios e também de outras séries e fazer um grande final para essa grande série, que só durou
Pınar Batum
Tradução e sincronismo Luizxt
Bu tapınağa giren yabancıları Ağaç Yaratığı sınar, yoksa ölürler...
Um estranho neste templo tem que se submeter à Besta da Madeira, ou morrer...
Bu durum iyi Hristiyanların sabrını sınar.
Perpetuou os atos ancestrais dos maus cristãos.
Bütün şiddeti kınarım, ama bunun için çok erken.
Condeno qualquer violência, mas é cedo para isso.
Loc-Nar'ı istiyorlardı, ama babam söyleyemezdi onlara.
O Loc-Nar. Eles queriam-no, mas o meu pai não lhes dizia.
Loc-Nar.
O Loc-Nar.
Kutsal Put'unun elinde ışıldayan Loc-Nar'ın gücüyle _ _ öne çıkmanı istiyorum, Ullatec!
Pelos poderes do brilhante Loc-Nar... colocado na mão do teu ídolo... exijo que apareças!
- Kutsal Loc-Nar'ı çalmanı. - Loc-Nar da ne?
Quero que roubes o sagrado Loc-Nar.
- Kraliçenin ışıldayan küresi, salak.
- O que é esse Loc-Nar? - A esfera brilhante da rainha, tolo.
Ancak Kutsal Loc-Nar'ı elinde tutan Ullatec'e kurban verebilir.
O sacrifício a Ullatec só pode ser efectuado pelo... possuidor do sagrado Loc-Nar.
O ve sen Kraliçenin kalesine gidip, Loc-Nar'ı çalacaksınız.
Irás com ele ao castelo da rainha e roubarás o Loc-Nar.
Loc-Nar'ı her kim ele geçirirse, Ard'a götürecek.
Aquele que consiga o Loc-Nar em primeiro lugar o levará a Ard.
Loc-Nar!
Loc-Nar!