Odam traducir portugués
3,663 traducción paralela
Emily odamızı özlüyor ve burada mutfak yok.
A Emily tem saudades do nosso quarto e aqui não temos cozinha.
Ben de hâlâ sebze yemiyorum, odam darmadağın ve beni düşündüren şeyleri düşünmeden uyuyamıyorum.
Ainda não como vegetais, o meu quarto é uma confusão e não adormeço sem pensar em coisas que me fazem ficar...
- Burası benim kontrol odam değil.
- Esta não é a nossa régie.
Burası benim odam.
Este é o meu quarto.
Olayları biraz canlandırıp aynı anda odamın tozunu da belki aldırırım diye düşündüm ama çok acayip yanılmışım.
Pensei que pudesse apimentar as coisas entre nós e que ela limpasse o meu quarto ao mesmo tempo, mas estava errado, tão errado.
Kendi otel odamı tutamam mı sanıyorsun?
Acha que não posso pagar o meu próprio quarto de hotel?
- Ee, benim odam nerede?
Como é o meu quarto?
Onu odamın içinde içmesen olur mu?
Podes não fumar cá dentro?
Orası benim odam!
É o meu quarto.
Pekin'deki otel odamız küçücük bir şeydi.
O nosso quarto no hotel em Pequim era um armário.
Hatırlıyorum da saraya taşınalı çok olmamıştı küçük bir kuş yatak odamın penceresine çarptı ve kanadını kırdı.
Eu lembro-me, não muito depois de eu me ter mudado para lá, um pássaro pequeno bateu na janela e magoou a sua asa.
Rutubet izini kapatmak için oturma odamıza asmıştık.
Costumava pô-lo na parede da sala... para tapar uma marca de humidade.
Ama boş odamız yok ki.
Mas não temos espaço.
Ama öncelikle gidip yatak odamın camından bakın.
Mas... primeiro vão ver a minha... janela do quarto.
Yatak odamın duvar kağıtlarında senin fotoğrafların olduğunu düşün.
Tu achas que tenho o meu quarto forrado com fotografias tuas.
Odamı mı aradın?
Revistaste o meu quarto?
Yatağı olan küçük bir odamız var.
Temos um pequeno quarto com uma cama.
Fakat karanlık odam bile hayaletli.
Mas mesmo a minha câmara escura é um local assombrado.
- Odamızı inek odasına çevirme.
- Não tornes cromo o nosso quarto.
Duvara David Copperfield posteri asarsan, al sana benim odam.
Cola-se um poster do David Copperfield, e este podia ser o meu quarto.
Yatak odamın camında durup yabancıları korkutup kaçırırdı.
Ficava ao pé da minha janela do quarto e espantava os desconhecidos.
Her salı gecesi, benim yatak odamın içerisinde vızıldıyor.
Todas as terças-feiras, à meia-noite, aquilo pousava perto do meu quarto.
Sanırım bir odamız var.
Acho que temos um quarto.
Harry aşağıda, merdivenlerin dibinde olurdu biz yukarı katta tiyatrodaydık, soyunma odamız da yukarıdaydı.
O Harry ficava no fundo das escadas. Nós estávamos lá em cima, nos camarins.
Odamın duvarlarını boyamıştım.
Eu risquei a parede do meu quarto.
Evlendiğimizdeki yatak odamız için renk seçeceğiz!
Temos que escolher uma cor para o quarto para quando estivermos casados! O que achas desta?
Peki ya benim yatak odam?
E para o meu quarto?
Bizim odamızda. "Bizim" odamız?
No nosso quarto. "Nosso" quarto?
- Tabii ki odamız var.
Acho que há espaço, claro.
Neden adamın teki odamın hemen dışına bir kamera yerleştiriyor?
Porque está um homem a instalar uma camera, do lado de fora do meu quarto?
- Ben salondan çıktıktan sonra yurttaki odamın anahtarını unuttuğum için geri dönmek zorunda kaldım ve o zaman tartıştıklarını duydum.
Bem, depois de sair do ginásio, tive que voltar, esqueci-me da minha chave do dormitório. E foi quando os ouvi a discutir, o treinador e o Jack Oxford.
Sadece bulutsuz gökyüzü, biz oradayken ay ışığı düşündüm ki eğer Missisipi manzarası olan bir odamız olursa biraz daha romantik olur. Ne dersin?
Vi que vai estar céu azul e lua cheia quando lá estivermos e achei que seria mais romântico se tivéssemos uma vista noturna para o Mississípi do nosso quarto.
Bizim de odamız olmalı, değil mi?
Nós precisamos de privacidade.
Muhtemelen odamızı bulmalarına iki ya da üç dakika falan vardır.
Em dois ou três minutos vão encontrar o nosso quarto.
- Boş olan tek odamız bu.
É o nosso único quarto vazio.
Burada bizim odamızla bebek odası hariç dokuz yatak odası daha var.
Há outros 9 quartos além do nosso e este berçário.
Böylece tekrar resmî yemek odamıza geçmiş olduk.
E eis-nos de volta à sala de jantar.
Bak, sorunlarınla ilgilenmek isterdim ama arka odamı işgal eden rakunlarla boğuşmalıyım. Ki çalışma masamı kurtarabileyim.
Adorava discutir os teus problemas, mas um bando de guaxinins tomou de assalto a minha dispensa e hoje é o dia que lhes vou fazer frente.
Hatta bizim odamızı alsanıza.
Porque é que não ficam no nosso quarto?
Ben dönene kadar Jay odamı bebek odası yapar.
Porque, quando voltar, o Jay terá transformado o meu quarto num berçário.
Bir üniformam ve odam oldu.
Deram-me um uniforme e um quarto.
Mutfak penceresi tam yatak odamın karşısında.
A janela da cozinha fica do outro lado da minha janela.
Paralel bir evrende burası benim odam olabilirmiş.
Sabe, num universo paralelo... bem que este quarto podia ser meu.
Çocuklar yatak odamızdan çıkmıyor bir türlü.
As crianças não querem sair, do nosso quarto.
Misafir odam var.
Tenho um quarto de hóspedes.
Otel odamın içinde ateşledim.
Eu disparei-a no meu hotel.
Burada pek çok odamız var.
Temos uma boa quantidade de quartos aqui.
Evet, odamın temizlenmesi lazım.
A minha suíte precisa de ser arrumada.
Yatak odam tam ailemin banyosunun yanındaydı.
O meu quarto era mesmo ao lado de casa de banho dos meus pais.
Soyunma odam vardı.
Eu tinha um camarim.
Koy manzaralı suit odamızı takdim etmekten memnuniyet duyarım.
- Temos o prazer de oferecer suíte com vista para a baía, e uma cesta de presente que chegou para os Srs.