Odan traducir portugués
5,437 traducción paralela
- Yatak odanın kapısı kapalı.
- Tens a porta do quarto fechada.
- Girdiğinde odanın tamamını gördün.
- Viste a sala, ao entrar.
Ne zamandır her gece yukarıdaki odanın camından dışarı bakıyor ve düşünüyorum.
estive naquele quarto, a olhar para as janelas à noite e a pensar...
Eğer bir çıkış yolu varsa, o zaman odanın içerisinde.
Se há uma saída, está dentro desta sala.
Misafirler sizin odanızda kalacakmış.
A senhora mandou-me preparar o vosso quarto para os convidados.
Umarım odanız çok rutubetli değildir, bana dokunuyor.
Espero que o vosso quarto não seja muito húmido, não suporto humidade.
Lago de Como'daki kırsal odanı daha çok beğenmiştim, ama şimdi burdayız.
Gostava mais do nosso quarto rústico no Lago De Como, mas cá estamos nós.
Odanın hesabını açık bırakacağım.
Eu deixo a conta do quarto em aberto.
Gerçekten bana otel odanın anahtarın vermenin işe yarayacağını mı sandın?
Achou mesmo que dar-me a chave do seu quarto de hotel iria resultar?
Ha bu arada kendi odanı istersen haber ver.
Ah, a propósito, se precisares de um quarto só para ti, diz.
Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim fakat odanızın bulunduğu kattan sesle ilgili birkaç şikayet aldık.
Peço desculpa por telefonar tão tardiamente, mas... Recebemos várias queixas desse piso, por causa de ruído.
Bana odanı göster!
Mostra o quarto!
Adli tıp şimdiden odanın içinde 30 farklı parmak izine rastladı.
A Análise Forense já encontrou 30 impressões digitais distintas no quarto.
Odanı boşaltmanı isteyeceğim senden, başka biri çalışacak orada.
Tenho de pedir-te que vagues o quarto e dês espaço a outra.
Hatta, odanın bu tarafına da geçme.
Na verdade, n � o venhas para este lado do quarto.
- Burası oturma odanız.
Aqui fica a saleta...
Boş bir odanın zorbalığı vesaire.
A crueldade da divisão vazia e assim.
- Sana odanı gösterebilir miyim?
Vamos ver o quarto?
Boş odanız var mı?
Tem algum quarto disponível?
Bu odanın dışına ilk kez çıkıyorsun.
É a tua primeira vez, fora desta sala.
Orası odan mı?
Esse é o teu quarto?
Odanız burası.
É este o seu quarto.
Orhan odanıza koydu.
O Orhan colocou-o no seu quarto.
Odan burası... gel hadi.
Há lugar para ti, anda.
Ertesi sabah uyandığımda odanın köşesindeki eski sallanan sandalyede oturmuş beni izliyor, öylece ileri geri sallanıyordu.
Na manhã seguinte, foi ao meu quarto, sentou-se numa cadeira de balanço, no canto, e apenas balançava, a olhar-me.
Burası senin odan olmalı.
Então este deve ser o teu quarto.
Gerçekten bana otel odanın anahtarını vermenin işe yarayacağını mı düşündün?
Pensavas mesmo que dar-me a chave do teu quarto de hotel ia funcionar?
Ama, bak, sadece açık olabilmemiz için, bu demek oluyor ki benim eşyalarım senin odanın her yerinde, bu demek oluyor ki protein barlarım her yerde,
Mas, olha, só para ficarmos entendidos isso significa as minhas coisas espalhadas no chão do quarto, as minhas barras de proteinas por todo o lado,
Bu gece için boş bir odanız olabileceğini duydum.
Ouvi dizer que podia ter um quarto esta noite?
Odanız burası Bay Thornton.
Este vai ser o seu quarto, Sr. Thornton.
Ee, burası senin odan mı şimdi?
Então, este é o teu quarto agora?
Hemen kendi boru odanıza gitmeniz lazım.
Vocês têm de ir já para as vossas salas dos tubos.
- Senin odanı aldı.
- Ele ficou com o teu quarto.
Kendi odan olacak, sarı odan olacak Nina.
E tu vais ter o teu próprio quarto... O teu quarto amarelo, Nina.
Gel sana yeni odanı göstereyim.
Anda. Quero-te mostrar o teu novo lugar.
Olmadı. Cinayet sabahı odanızda olduğunuza dair hiç bir şahidiniz yok.
Você não tem qualquer álibi para a manhã do homicídio.
Lafı geçmişken, senin hazırlanıyor ya da Liv ile konuşuyor ya da yurt odanı toparlamak dışında herhangi bir şey yapıyor olman gerekmez mi?
E por falar nisso, não devias estar... a preparar-te ou... a falar com a Liv ou outra coisa a não ser estares a arrumar as tuas coisas?
Kesinlikle bizde bunlardan mevcut. Size odanızı göstereyim.
E temos óptimas histórias.
Odanın birini verdik.
O outro quarto está ocupado.
Bu odanın havalandırma sistemi tüm tesisinkinden bağımsız konumda.
O sistema de ventilação daqui é diferente dos demais aparelhos.
Sadece odanı biraz çiçeklerle süslemek istemiştim.
Querias renovar o quarto com algumas flores.
Bu eski şeylere ihtiyacın yok odanı dolduruyorlar.
Não há necessidade de acumular coisas velhas no teu quarto.
Hesap kitap için bir odan var.
Podes diferenciar-te.
Bunları yatak odanızda bulduk Bayan Lance.
Encontrámos isto no seu quarto, Sra. Lance. Isto não está prescrito para si.
Bu odanın dışında hiç kimse bizimle işbirliği yaptığınızı bilmeyecek.
Ninguém fora desta sala saberá que você nos ajudou.
Odanızın kapısı neden açık?
Porque é que a porta do teu quarto está aberta?
Odanız hemen birinci katta.
Fica logo depois das escadas, no primeiro andar.
Bu güvenlikli odanın hemen önünde 2 korumacı var. Silahlı ve telsizliler.
Há dois guardas à porta da sala blindada, armados e em movimento.
Odanız var mı?
Tens um quarto?
Burası da senin odan.
E este é o teu quarto.
Odanın dört bir yanındaki dağınık şeylerden mi bahsediyorsun?
- A sua roupa?