Olmayacaksın traducir portugués
2,013 traducción paralela
Buna pişman olmayacaksın.
Não te arrependerás disto.
- Pişman olmayacaksın.
- Não te vais arrepender disto.
Seçeceği kişi hiçbir zaman sen olmayacaksın. Çoktan seçimini yaptı.
- Ela nunca se envolverá contigo.
Buranın işe aldığı, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmış ilk eski asker sen olmayacaksın.
Não será o primeiro veterano fracassado que a contratarmos.
Kör falan olmayacaksın, Emma.
Não estás a ficar cega, Emma.
Polis değilsin asla da olmayacaksın.
Não és um polícia. Nunca serás.
Asla babam olmayacaksın. Sen dışarı çık.
Tu nunca serás meu pai.
Hazır olun. Bir dahaki sefere böyle şanslı olmayacaksınız.
Preparem-se não teremos hipóteses agora.
Kesinlikle olmayacaksın.
É óbvio que não vais.
Pişman olmayacaksınız.
Não se arrependerá!
Ama para kaybetmiş olmayacaksın ki.
Mas você não perde dinheiro. Você só volta ao ponto de partida.
Şırıngayı enjekte ettikten sonra dört dakika boyunca kendinde olmayacaksın.
Quando te injectar com esta seringa, vais estar desmaiada durante 4 minutos.
Artık bundan sonra var olmayacaksın.
Porque a essa hora, amanhã, você não existirá mais.
Eğer birileri bu olayı öğrenirse, Bu kadar şanslı olmayacaksın.
Se alguém descobrir isso, você não terá tanta sorte.
Hiçbir zaman tekrar yanlız olmayacaksın.
Nunca mais ficará sozinho.
Annemden kiraladığım arabaya zarar veren ilk baş belası sen değilsin, ve sonuncu da olmayacaksın.
Não foste o primeiro a destruir o carro que aluguei à minha mãe, e não serás o último.
Artık eskisi gibi olmayacaksın.
Donut de bacon. Nunca mais serás a mesma.
Sorduğuna pişman olmayacaksın.
Ainda bem que perguntas.
Onu elbette bulacağız Ajan Beyaz ama siz artık bu işte olmayacaksınız.
- Oh, vamos encontra-la, sem dúvida. Mas tu, Agente White, não farás parte disso.
Fakat Kyle'ı göndermezsen, sen asla olmayacaksın ve Skynet savaşı kazanacak.
Mas se não mandares o Kyle, tu nunca nascerás e a Skynet ganhará a guerra.
Odana git. Artık o Steve denilen çocukla arkadaş olmayacaksınız!
Não podes continuar a ser amigo do Steve!
Evet ama bir hafta yok olmayacaksın değil mi?
Sim, mas não vais desaparecer durante uma semana, pois não?
Sen yanımda olmayacaksın.
Não estarás lá.
Hep gözdesi olmayacaksın, gözden düştüğünde orada olacağım.
Não serás sempre o preferido dele. E quando caíres, eu estarei lá.
Bittiğinde sen burada olmayacaksın, değil mi?
O teu rosto não estará aqui quando isto acabar, pois não?
Eski ortağın gibi olmayacaksın, değil mi?
Tu não vais ficar como o teu antigo parceiro, não é?
Hayır olmayacaksın.
Não, não serás.
- Pişman olmayacaksınız millet.
- Não se vão arrepender, amigos.
Pişman olmayacaksın.
E não se vão arrepender.
Madem gelinim olmayacaksın, belki şirkette çırak olmayı düşünürsün.
Bem, como não vais ser minha nora, talvez aceites ser aprendiz na companhia.
Yarın sabah hayatta olacağım, sen olmayacaksın.
De manhã vou estar vivo, tu não.
kuyruğu tahrip edecksin.. Sen hatta uçağa sahip olmayacaksın. kontrolsüz gidin.
Não vais ter sequer asas se não abrandares.
Pişman olmayacaksın.
Não se vai arrepender.
Her zaman "yeni kız" olmayacaksın.
Sabes, isto de seres uma miúda jovem não vai durar para sempre.
Buna pişman olmayacaksın.
Não te vais arrepender.
Ben yaşadığım sürece güvende olmayacaksınız.
Não estarão seguros em lado nenhum enquanto eu for vivo.
İnan bana, pişman olmayacaksın.
Acredita em mim, não te vais arrepender.
Öldüğümde sen hayatta olmayacaksın.
Tu não estarás viva quando eu morrer.
Uzak bir yere yollarsanız, kimseye yardım etmiş olmayacaksınız!
Atravessar o país com os pulmões não vai ajudar ninguém.
Kendimi dünyanın en kötü annesi gibi hissetmeme neden olmayacaksın ya?
Não me vais deixar aqui sozinha a sentir-me a pior mãe do mundo ou vais?
Ve sizler olmayacaksınız...
E você desapareceu.
Asla güvende olmayacaksın.
Nunca estará a salvo.
Şu halinden farklı olmayacaksın.
Não será diferente do que é agora.
Artık cezalı olmayacaksın tabii sana verilen bu özgürlüğü başka arkadaşlarını görmek için kullanırsan Jacob gibi.
Eu levanto-te o castigo, se usares a tua liberdade para estares com alguns dos teus outros amigos. Como o Jacob.
Pişman olmayacaksınız.
Não se irão arrepender.
- Sen artık kumsalda olmayacaksın
Os europeus vão deixar de poder andar de tangas na praia?
Pişman olmayacaksınız efendim.
Não o vou desapontar, senhor.
Sana kaç kez söyledim. Kahraman olmayacaksın.
Já te disse um milhão de vezes que não serás um herói.
Başarısız olmayacaksın.
Não vais falhar
Bana yardımcı olmayacaksın yani?
Então, não me vais ajudar?
Başarısız olmayacaksın.
Não vais fazer.