Paz traducir portugués
27,344 traducción paralela
Lütfen, bizi rahat bırak.
Por favor, deixe-nos em paz.
- Ona biraz fırsat verin!
- Deixe-a em paz!
Sadece kendimi avutuyorum.
Só para ter um momento de paz.
- Lütfen, beni rahat bırak.
Deixe-me em paz.
Hayır, birinin peşinden gitmek istiyorsan, benim peşimden git, ama o insanları rahat bırak.
Não, se quer ir atrás de alguém, venha atrás a mim, mas deixe aquelas pessoas em paz.
Sadece beni yalnız bırakın.
Apenas deixe-me em paz.
Sen huzur içinde kurumuş bir şekilde uyurken istediğin tepkiyi hayal edeceksin.
Para que tu pudesses dissecar em paz, a imaginar a reação que tu querias.
- Barış içinde geldik, Koruyucu.
- Viemos em paz, Protector.
Çocuklar ve ben Onderon'a sorunlu bir gezegene barış ve güven götürmek için gönderilmiştik.
Os rapazes e eu fomos enviados para Onderon para levar paz e segurança a um mundo problemático.
İşte bu yüzden enfeksiyonun onları rahat bırakması mantıklı görünüyor.
Leva a crer que os infectados deixaram-nos em paz.
Ve eğer filleri rahat bırakıyorlarsa...
E se deixarem os elefantes em paz...
Sana barış teklif ediyorum.
E trouxe-te uma oferta de paz.
Sizi yalnız bırakmamız gerektiğini biliyorum.
Sei que devíamos deixar-vos em paz.
Şimdi, çekil!
Deixa-me em paz!
Beni yalnız bırak.
Deixa-me em paz.
Beni yalnız bırak, Pat. Beni yalnız bırak!
Deixa-me em paz, Pat!
Sağlıcakla kal.
Paz.
Ben de barışı senin kadar istiyorum.
Quero paz tanto quanto tu.
Bırak onu!
Deixa-a em paz.
- Sana onu bu işe karıştırma demiştim!
- Já lhe disse para a deixar em paz.
Tanrının rahmetine sığındın. Umarız ki Tanrı kalbine huzur ve mağfiret ihsan etsin.
Pediste perdão a Deus e que Deus te conceda perdão e paz.
- Üstüme gelme Teresa ya.
Deixa-me em paz, Teresa.
- Demek üstüne gelmeyeyim.
Deixo-te em paz?
Asıl sen hiç üstüme gelmiyorsun.
Tu só me deixas em paz.
- Yapma işte üstüme gelme.
Por favor, deixa-me em paz!
- Eğri olanlarını ellemezler.
Deixam as tortas em paz.
- Beni rahat bırakın.
- Deixa-me em paz.
Hayatına devam et, bizim de devam etmemize izin ver.
Vai à tua vida e deixa-nos em paz.
Kendine iyi bak Trent.
Paz, Trent.
Selam kardeşim.
Paz, irmão.
Beni kendi halime bırakmayacaksan nasıl iyi bir anne olmamı bekliyorsun?
Como esperas que me torne uma mãe, se não me deixas em paz?
Biraz huzur bulmana yardım edebilirim.
E posso ajudar-te a encontrar a paz.
İkinizi bir araya getirdiğimi bilmek bana yeter.
Sabendo que vos juntei... é toda a paz de que preciso.
Drew, artık peşimi bırakmalısın tamam mı?
Drew, tu tens de deixar-me em paz.
Ne var elinizde?
- Deixe-me em paz.
Beni rahat bırak.
Deixa-me em paz.
Biraz abartı olduğunun ben de farkındayım fakat bazen bana huzur veriyor.
Eu sei, é um pouco exagerado, mas dá-me paz de espírito, às vezes.
Geri çekil.
Deixa-me em paz.
Acılı sosisli alacağım ben. Tıpkı babamın ilk beyzbol maçımda bana aldığı gibi. Nurlar içinde yatsın.
Acho que vou comer um cachorro quente picante, como o que o pai, que descanse em paz, me comprou no meu primeiro jogo de basebol.
Ama çıkma teklif edersem diğer polisleri susturabilene aşk olsun.
Mas se eu pedisse para sair... os outros policias nunca mais iam deixar-me em paz.
- Şimdi huzuru bul.
- Vai em paz.
Bizler barışsever insanlarız.
Somos um povo que ama a paz.
Benim tek istediğim yalnız kalmak.
Tudo o que quero é que me deixem em paz.
Mary, eğer İngiltere sınırlarına Katolik bir ordu getirirsen.. ... ülkelerimiz asla barışmayabilir.
Maria, se levardes uma força católica para lutar nas Ilhas Britânicas, os nosso países poderão nunca ficar em paz.
Bu ruhlar biraz huzur bulsun.
Que estas almas encontrem paz.
Huzurla yememe izin verir misin?
Deixas-me comer em paz?
- Efendim, bırakın.
- Deixe-o em paz.
- Barış mı?
- Paz?
- Onu bu işe karıştırma.
- Deixe-a em paz.
Yoksa ne olur Peter?
Deixe-me em paz.
- Barışalım.
Uma oferta de paz? Obrigada.
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazu 36
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazu 36
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17