Suikastçı traducir portugués
1,429 traducción paralela
12 ay içinde Rock yayınının bitmesini ve benim suikastçım olmanı istiyorum.
Quero a Rock fora do ar em 12 meses e quero que seja o meu assassino privado.
Çok da eğleniyordum yani, ta ki iki suikastçı pantolonlarımı çalıp beni öldürmeye çalışana kadar.
Eu também estava a divertir-me, até as assassinas me roubarem as calças e me tentaram matar.
Bu yüzden uluslararası para transferlerini inceledim. Özellikle ünlü suikastçıların bulunduğu bölgelerdeki bankalardan yapılanları.
Então verifiquei transferências bancárias internacionais, focando bancos em regiões com muitos assassinatos.
Çocukları kaçırıp birer suikastçıya dönüştürüyorlar.
Roubam crianças e as transformam em assassinos.
Anladığım kadarıyla 1.000 yıldan beri ülkelere ya da 45 kilo altın getiren herkese suikastçı temin ediyorlar.
Parece que fornecem assassinos a governos, ou a qualquer um que tenha 100 libras em ouro, nos últimos 1000 anos.
- O da bir suikastçıydı.
Não nasceu um assassino.
Ozunu Klanı tarafından alınıp suikastçı yapılmak için eğitildin. Ama bir şey oldu ve programdan çıkmaya karar verdin.
Tu deves ter sido levado pelo clã Ozunu, treinado para ser um assassino, mas algo aconteceu e decidiste sair do programa.
Ya da bir itirafçı suikastçı mazoşist bir kadın, aşçı mı?
Confessora, assassina, dominadora, chef de cozinha?
Kan Tarikatı'ndan bir suikastçıydım, Darken Rahl da beni, onu öldürmem için göndermişti.
Era um assassino da Ordem de Sangue, enviado por Darken Rahl para matá-la.
Suikastçıları durdurmak için beraber çalıştık.
Estamos a trabalhar em conjunto para impedir os massacres.
Yani baban seni bir suikastçıya çevirdi.
Então o teu pai transformou-te num assassino.
Eskiden hükümet suikastçısıydı ve vitamin kullanıyor.
Ele foi assassino do governo, e toma vitaminas.
Anneni bir suikastçı olduğunu biliyordum.
Eu conhecia o assassino da sua mãe.
İtfa edilmiş suikastçı.
O assassino redimido.
itfa edilmiş suikastçı
O assassino redimido.
Ve Bay Greene, Jacob'un adamı, suikastçı o.
E Greene, o homem do Jacob, é o atirador.
Sanırım bir suikastçıya para ödersen başına gelecek olan budur.
É o que dá pagar a um assassino.
Ne olmadığını biliyorum ve bu yüzden onlar önceden suikastçılarını göndermişlerdir.
Quantos assassinos eles já não têm descartado?
Sana klanımın, savaşçı rahipler soyundan olduğunu söylediğimde suikastçı olduğumu söylemedim.
O meu clã é descendente de sacerdotes guerreiros. Eu não disse que éramos assassinos.
Tapınakçılar Haçlı seferleri sırasında suikastçılarla ilgilenmişlerdi.
Os Cavaleiros vieram durante as Cruzadas contra os assassinos.
Peki ya müttefiklerine ne demeli, bir suikastçı ve ruhsuz bir katil?
E então, onde estão os teus aliados : Um assassino e um assassino sem alma?
Ya da tezarühat yapan bir suikastçı. Herhangi bir ajana herhangi bir zamanda bilmediğimiz herhangi bir özellik ekleyebilirler.
Ou uma assassina que dá "vivas", ou qualquer Activo, a qualquer momento, com um parâmetro que desconhecemos!
- Elinde bıçak olan eğitimli bir suikastçıya "Sorun sen değilsin, benim." konuşmasını vermek çok da iyi fikir değil.
Talvez não seja boa ideia vires com essas tretas para com uma assassina profissional com uma faca.
Eğer odada ikinci bir suikastçı varsa,... pekala, ikisi de benim üzerime gönderilmiştir.
Se houvesse um segundo assassino na sala, viriam os dois atrás de mim.
* Suikastçılar Birliği?
A Liga de Assassinos?
Babam bir suikastçı değildi.
O meu pai não era um assassino.
Fotoğrafçı. Fotoğrafçı birinci suikastçı olmalı.
O fotógrafo deve ser o primeiro atirador.
Kuzenin Lois üç haftalığına kayboldu ve şimdi bir anda ortaya çıktı. Peşinde de suikastçı bir ninja var.
A minha prima Lois desapareceu durante três semanas e surgiu de repente, afirmando que estava a ser perseguida por uma ninja assassina.
Üç haftadır baygındım sonra raydan çıkmış bir trenin vagonunda peşimde suikastçı bir kadınla uyandım.
Desmaiei há três semanas, e apareci num comboio que saiu dos carris, e agora uma mulher assassina anda atrás de mim.
Bir suikastçının söylediğine inanmamalısın.
Não podes acreditar em tudo que uma assassina te diz.
Suikastçılar kızın peşine düşecekler.
Assassinos querem matá-la.
Suikastçıları, derini yüzmeye gelir.
Os seus assassinos vieram para te arrancar a pele. "
Eğer buradaki koli bandı ve küllü su yalan söylemiyorsa, Charlie, Eddie'yi öldürmek için gönderilen bir suikastçı.
E o Marshal Charlie. Ele não é um federal. É um assassino mandado para matar o Eddie... a não ser que fita-cola e soda cáustica sejam equipamento normal dos Marshals.
Babalık testi, tutuklama emri ya da suikastçıyı içeriyor mu?
Envolve um teste de paternidade, um mandado de detenção ou um assassino profissional?
Eğer gelecekten gelen ve şimdi ölmüş bir Kryptonlu suikastçıya bakıyorsak bir cevabım yok.
Se estamos à procura de uma assassina kryptoniana que é do futuro e que é suposto estar morta no presente, estou sem respostas.
Sanırım Jor-El uzaylı suikastçımız hakkında bir şeyler biliyordu.
Suponho que o Jor-El sabia algo sobre a assassina alienígena.
CIA, NSA, suikastçılardan biri "Michael Clayton" daki gibi.
CIA, NSA, um deles treinou assassinos... Como no "Michael Clayton".
Kuzenim Lois üç haftadır kayıptı ve birden peşinde bir ninja suikastçı ile ortaya çıktı.
A minha prima Lois desapareceu durante três semanas e surgiu de repente, afirmando que estava a ser perseguida por uma ninja assassina.
Gelecekteki suikastçı Clark'ın dünyayı yok ettiğini söylemişti.
Quando aquela assassina do futuro voltou, disse ao Clark que ele iria destruir o mundo.
Siz, hastalarımı öldürmek için buraya gönderilmiş katil ve suikastçılarsınız.
São todos assassinos enviados para cá para tentar matar os meus pacientes.
İşini iyi beceren hangi suikastçı LASIK ameliyatı yaptırmaz ki?
Qual o assassino que se preze que não faça Lasik?
Ateş eden suikastçılar, beni avlamaya çalışan seri katiller yok...
Sem atiradores a disparar sobre mim, sem assassinos a perseguir-me...
Senin, bilinen en korku verici suikastçı olduğun söyleniyor.
Diz a lenda que és o mais temido assassino de todas as terras conhecidas.
Suikastçı Myror yapmayı kabul etti.
O assassino Myror aceitou a recompensa.
Bu suikastçının Camelot'a ulaşmadan yakalanmasını istiyorum.
Quero esse assassino detido antes de chegar a Camelot.
Odin, Arthur'u öldürmesi için bir suikastçı göndermiş.
Odin enviou um assassino para matar o Arthur.
Suikastçı mı?
Um assassino?
Suikastçı buradayken, Arthur'un burada olmayışına sevinmemiz gerekir.
Com esse assassino em Camelot, temos de estar agradecidos por o Arthur não estar cá.
Arthur dönmeden suikastçının yakalanmasını istiyorum.
Quero o assassino encontrado antes que Arthur regresse.
Camelot'ta bir suikastçı var.
Há um assassino em Camelot.
İkinci bir suikastçı olmalı.
Vai haver um segundo atirador.