Tehlike yok traducir portugués
281 traducción paralela
Burada tehlike yok.
Venha você, aqui não há perigo.
Ah, tehlike yok ortada.
O monstro. Não há perigo.
Sizin için tehlike yok.
Näo corre perigo.
Şimdilik tehlike yok ama şu andan itibaren gözümüzü dört açmalıyız.
Ficaremos em estado de alerta de agora em diante.
Kesinlikle tehlike yok.
Não há perigo. Não percebe?
- Senlik bir tehlike yok.
- Não tens que te preocupar.
Şimdilik bir tehlike yok.
Ainda não há perigo.
"Tehlike yok" diyor.
"Não há perigo", diz ele.
Bu da kalkmış tehlike yok diyor.
E ele diz que não há perigo.
Tamamen şekillenene kadar, bir tehlike yok.
Não há perigo até que esteja completamente formado.
- Öyle olmalı. Yakınlaşma yok, kargaşa yok, tehlike yok.
Sem envolvimento, sem complicação, sem perigo.
Ciddi bir kaza geçirdim ama ölüm kalım meselesi olmasına rağmen şu an için bir tehlike yok.
"Sofri um acidente sério, mas de momento não corro perigo, embora seja uma questão de vida ou de morte."
Kesinlikle hiç bir tehlike yok.
Não tem perigo absolutamente nenhum.
Artık hiçbir tehlike yok.
Não há mais perigo.
- Burada tehlike yok.
- Aqui näo há perigo.
- Tehlike yok mu?
- Não há perigo? - Não.
Tehlike yok.
Não há nenhum perigo.
Tehlike yok! Gelin!
Está livre, vamos!
- Burada hiç bir tehlike yok, değil mi?
- Sim... Não é arriscado? - Já lhe disse que não.
- Böyle bir tehlike yok.
- Sim e se correr mal?
Ve burada henüz gerçek bir tehlike yok.
E ainda não houve perigo a sério.
- Halk için bir tehlike yok?
- Não representa perigo para o público?
Sensörlerimiz ekipman ve yaşamın varlığını bildirse de, bizim için bir tehlike yok.
Embora os sensores detectem equipamento e vida a bordo, não há indicação de perigo para nós.
Bu tarafta tehlike yok.
Não há perigo deste lado.
Bunda bir tehlike yok şeklinde kendimizi kandırmayalım.
E não nos iludamos. Há um potencial risco.
- Evet, hiç bir tehlike yok.
Ele não corre perigo.
Senin için bir tehlike yok.
Não corre perigo.
Fakat bizim ağacımızda büyük bir tehlike yok.
Mas agora, dentro da nossa árvore, não há muito perigo.
- Tehlike yok ha?
- Nenhum problema?
Patlayabilir. - Tehlike yok.
- Não há perigo.
bir tehlike yok ama itfaiyenin emirlerine uygun olarak sadece tedbir amacıyla partiyi bir süre için aşağıdaki lobiye taşıyacağız ve Continental salonumuzda şampanya ve kokteyl ikram edeceğiz.
Mas para respeitarmos as ordens dos Bombeiros apenas como precaução vamos continuar a festa no átrio, durante um bocado. Vamos servir cocktails e champanhe na Sala Continental.
- Tehlike yok.
- Sem perigo.
Sizin için bir tehlike yok.
Não constitui perigo.
Böyle bir tehlike yok.
Não existe tal perigo.
Tehlike yok, komutanım!
É verdadeira.
"Hayvanların sayısı azalıyor, yiyecek yok oluyor," "tehlike anı yaklaşıyor." Bu raporları kim yazıyor?
"Os stocks estão a diminuir, o alimento a desaparecer... uma situação delicada se aproxima." Quem escreve esses relatórios?
Hiçbir tehlike yok üstelik.
Afinal, não há perigo.
Çok büyük bir tehlike içinde olduğunu seni bilgilendirmeye gerek yok. Beni bilgilendirmenize gerek yok.
Não preciso de lhe dizer que corre grande perigo.
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
com tantas penas dores é melhor assentar e ter uma mulher que cozinhe e cosa as meias e faça tudo o que eu pedir que me aborreça e repreenda o dinheiro que ela gastava e a tristeza que me dava o melhor é pensar nisto outra vez podem ficar lá com a mulher que eu prefiro descansar só no mundo sem ninguém é melhor começar já como se fazem amigos e se movem influências?
Hayır, kesinlikle hiç tehlike yok.
Eu ainda tenho uma bala que ele atirou em mim. Não quero correr riscos, agora que estou a ficar curado.
Çocuklar yolda değiller, tehlike yok!
Estão bem, não estão na estrada.
Sarının anlamı tehlike. Risk yok.
O amarelo significa perigo, não ultrapassar.
Hiçbir tehlike yok. O sadece bir adam.
No interior do forte não há perigo.
Tehlike sona erdiğine göre, yok edildiğini görmek istiyorum.
Agora que o perigo já passou, quero que seja destruído.
Kesinlikle tehlike fikri yok onda.
Não tem absolutamente nenhum tipo de sentido do perigo!
Tehlike fikri yok.
Nenhum sentido do perigo.
Tehlike yok.
Em breve acaba.
Tehlike yok.
Podemos ir.
Konum ve tehlike sinyali yok efendim.
Não. Não se avista nada, nem sinais de socorro, senhor.
Artık bunun, bir tehlike belirtisi olduğu hakkında hiç kuşkumuz yok.
Não há qualquer dúvida, os sinais da desgraça estão aí.
Yine de kabul etmeyecekler, böylece tehlike de yok. Jeanne sana benim istifamdan bahsetti mi?
- Foi a Jeanne que te falou disso?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65