Tepede traducir portugués
686 traducción paralela
Düşman 2728 no'lu tepede. 13 tane köstebek işsiz kaldı.
O inimigo capturou o abrigo 2728 e 13 camponeses estão sem trabalho.
Boynu kırık deli Ygor'un olduğu ve... gölgelerin dolaştığı o lanetli tepede yaşıyoruz.
As nossas vidas foram arruinadas pela casa amaldiçoada do topo da colina, onde só o louco do Ygor, com o seu pescoço partido, ousa ficar.
Bu tepede seninle duruyorum.
Aqui, nesta colina, contigo.
Tepede... Uğultulu Tepeler'in ilerisinde.
Na colina... por detrás do Monte dos Vendavais.
Huw... Bu gece erkekler tepede toplantı yapacak, değil mi?
Huw, há uma reunião dos homens nos montes esta noite, não há?
- Tepede parti var.
- Natal no alto da colina.
Tepede erzak aracının yanında kalacaksın, güvende.
Você ficará na colina, em segurança, com as carroças de provisões.
Tepede mevzilendik efendim.
Entricheirámo-nos na colina, senhor.
Ama o, diğer yolu seçti. Sen tepede olandın.
Só que você é quem estava no tal monte.
Tepede biraz var, ama tutmak isterdim.
Pouco aqui em cima, mas gostava muito de o manter.
- Daha bilmiyoruz. - Tepede, şu dağın altında.
- Ele está naquela direcção, por baixo da montanha.
Tepede bir hastayı ziyaret ediyor.
Colina acima a visitar um mineiro doente.
En tepede, tüm ışıklar sana dönük.
Lá em cima, sob as luzes!
Oh, er... Tepede kim ikamet ediyor?
Oiça, quem mora nessa casa?
- O tepede.
- Ali na colina.
17 saat marştan sonra, kol Foxton'a bakan bir tepede durdu.
Parece que acabaram de chegar. Não deixaram o acampamento um dia antes de nós?
Bir süre tepede durup, gelir diye bekledim ama gelmedi, Yüzbaşım.
Esperei por ele na vala sobre a crista daquele monte, mas ele nunca apareceu.
Bir kez toplu intihar etmişti koca sürü tepede toplanıp sonra hep birlikte uçuruma atlamış.
As manadas saíram em estouro... no meio de uma queda de neve em 61.
- Tepede, tepede
- Numa montanha, numa montanha
- Serin tepede, serin tepede
- Fica-se arrepiado, fica-se arrepiado
Baban onları tepede izlemek uğruna neredeyse kalp krizi geçiriyordu.
Seu pai quase teve um inf arto escalando o Matterhorn.
Ya da yeşil bir tepede
Ou na verde colina
Onu tepede tut ki, anahtarı alayım.
Segura-o, que eu apanho a chave.
Tepede bekleyin!
Esperem na colina!
Bir kraldım ve de bir tepede kraliyet mensuplarının gelip gittiği, hayran kaldığı bir sarayım vardı.
Eu era um rei. E tinha um palácio, numa colina, onde a realeza viria para se maravilhar.
Şurada, tepede.
Está ali na montanha.
Belki bir yerde bir eşikte ya da bir tepede duruyordur.
Talvez esteja próximo, algures, no cimo de um monte.
Ama bugün tepede duyduğum ses dedi ki :
No entanto, a voz que ouvi hoje no monte, dizia :
Kasabaya doktor geldi, tepede.
Há um médico na cidade, no topo da colina.
Tepede bir doktor var.
Temos um médico.
Kasabaya yeni bir doktor geldi. Tepede. Her saat açık.
O Dr. Frail atende no alto da colina, dia e noite.
Kasabaya yeni doktor geldi, tepede.
Médico atendendo no topo da colina.
Doktor, tepede. Nerede? Doktor Frail, tepede.
No topo da colina há um médico.
Seni bir daha o tepede görürsem, tabanca taşıyıp taşımaman fark etmez, seni öldürürüm.
Se eu te encontrar naquela colina novamente... não fará diferença se estará armado ou não. Eu o mato.
Senin tepede kalmanı söylediğimi sanıyordum.
Disse-lhe para subir a colina.
Ve tepede oturan Anubis... ... sana iyi koşullar verdi...
Anubis, aquele que mora na colina... te deu teu lugar.
Prens Adonijah arkamdaki tepede.
O Príncipe Adonias está na colina.
Tepede bir adam var.
Nas colinas! Detenha a coluna.
En tepede.
No topo do monte.
Tepede iki tane muazzam Romalı beyzade.
Dois grandes senhores de Roma na colina.
Tamam, öyleyse onu, sonraki tepede yakalarız.
Tranqüilo, deixaremo-lo atrás na seguinte.
Sen merdivenleri hep yukarı çıktın, ben en tepede başladım yaşama.
Para si, foi só subir. Eu tive que começar por cima.
Güneş ışıldasa ya da ay tam tepede olursa olsun, benim için her zaman karanlık, ve ben genellikle buna aldırmam.
Mesmo quando o sol está a brilhar ou a lua está cheia, para mim é sempre escuridão, e geralmente não me importo.
Tepede bir okul ve tam arkasında da önünde kırmızı bir posta kutusu olan bir ev var.
Perto do cimo da colina vai ver a escola e, logo a seguir, uma casinha...
Şu küçük balkonu görüyor musunuz? Ta tepede, gölgede kalmış.
Estão a ver aquele pequeno balcão... lá no topo, lá em cima nas sombras?
Tıpkı komünistlerin Kore'deki o tepede bizim etrafımızda dönüp durdukları gibi.
Como os comunistas a girar na colina na Coreia!
Ama en üstte, Ve en tepede
Concordo Sao todas incriveis
İhtiyar, kendi adamlarını vurmamak için tepede tüfek kullanamadı.
O velho general não podia disparar da colina sem atingir os próprios homens.
Her tepede 88 mm çapında silahları var.
- Eles tem canhões em todas as colinas.
Nadiren de olsa dışarı çıktıklarında tepede kavurucu güneş bile olsa İspanyol ressamlar geceyle fısıldaşırlardı. "
Como raramente saíam de dia, quando o ar queima e o sol mata tudo, os pintores espanhóis comungavam com o anoitecer. "
Yüksek bir tepede Bir keçi çobanı yaşarmış
No alto da montanha Havia um pastor solitário