Tut ki traducir portugués
137 traducción paralela
Bizi denizin tehlikelerinden uzak tut ki, kralımız George ve onun krallığının muhafızı ve denizlerde güvenliğin bekçisi olalım ve ülkemize sağ salim dönüp İsa Efendimiz aracılığıyla sana şükranlarımızı sunalım.
Protegei-nos dos perigos do mar para sermos uma salvaguarda ao serviço do Rei Jorge e seus reinos e uma segurança para quem legalmente cruza os mares e para regressarmos e desfrutar das bêncäos da terra... Ç... recordando Vossas misericórdias, para glorificar Vosso nome santo através de Jesus Cristo. Ámen.
- Şey, aklında tut ki, onlar ilkel insanlar... ve çocuk gibiler.
- Bem, tem que se lembrar que são gente primitiva... são como, como crianças.
Tut ki Bayan Inwood kuzenim olmadığını anladı.
E se a Srta. Inwood descobrir que a fiz passar por minha prima?
Tut ki, böyle bir şey yapmayacağım?
- E se eu não o fizer?
Şimdi, tut ki, keşfetti?
E se ela descobre?
Tut ki, dün geceki polis memuru aradı ve Polis Fonuna para almaya geleceğini söyledi. bir kez daha düşünme fırsatım olsaydı ona 5 dolar vereceğimi mi sanıyorsun
Achas que se o polícia da noite passada tivesse dito logo que andava a angariar fundos eu lhe teria dado 5 dólares se pudesse ter pensado com calma?
Tut ki, o Signora Collodi idi.
Suponham que era Signora Collodi?
Şimdi, Tut ki biz bir sonraki Loca dansında bir kapı ödülü olarak bir parsel veriyoruz?
E se sorteássemos um dos lotes no próximo baile da confraria?
Fakat tut ki, öyle değil.
Mas supõe que não seja.
Tut ki, önceden bilme yeteneğine sahip, ne de olsa, altı kez doğru çıktı.
Supõe que ele tenha conhecimento profético, afinal ele acertou seis vezes.
Şimdi, tut ki, 4.000 kişiyle başladı.
Suponha que ele começou com 4.000 pessoas.
Tut ki ben gözlerimi kapalı tuttum.
E se tivesse mantido os olhos fechados?
Ve tut ki detektif ona rüşvet vermeğe çalıştığı rapor etti.
E se o detetive comunica que tentei suborná-lo.
Onu tepede tut ki, anahtarı alayım.
Segura-o, que eu apanho a chave.
Fakat tut ki, o benim param değil.
Mas supõe que não seja o meu dinheiro.
Tut ki benim... mesela su falan içmeye gitmem gerek.
E se eu tiver necessidade de... ir beber água ou coisa assim.
Ağla... Yasını tut... Yasını tut ki o büyük ülke artık yok...
Chorem... chorem pela terra que já não existe!
- Şey tut ki bir hastan var ve birkaç haftalık ömrü kaldığını anladın.
- Bem... Se um dos seus pacientes tivesse apenas poucas semanas de vida, podendo morrer de um dia para o outro, dir-lho-ia?
Tut ki, şu zavallı Janet Hart gibi, yanlış biriyle evlilik yaptı.
E se casar com o homem errado, como a Janet Hart?
Tut ki, seni terk etme fikrimi değiştirdim!
E se eu te dissesse que mudei de ideias?
Zamanım bol. Tut ki işleri hızlandırdım, tut ki İngiltere'nin Fransa ile savaşa tutuştuğunu ilan ettim.
Imagina que digo que a Inglaterra está em guerra com a França.
Ellerini havada tut ki, Ekoslu bir şeye değmeyesin.
Fica de mãos no ar, para não tocares em nada ekosiano.
Tut ki, onu kendisi daktilo etmedi.
Muito bem. Suponha que não foi ela a escrevê-lo.
Tut ki bir başkası daktilo etti.
- Suponha que foi outra pessoa.
Tut ki, katil bu olayda onun arkadaşıydı.
Suponha que o assassino era amigo dela.
tut ki, katil evine girebilecek, her istediğinde gelen bir adamdı, o mektubu maktul orada yokken önceden yazdı.
Suponha que o assassino era um homem que tinha acesso a casa dela e entrava quando queria, e que escreveu o bilhete com antecedência, quando ela não estava em casa?
Tut ki o sendin.
- Suponha que era você.
Dedim ki, "tut ki, o sendin!" Sen olduğunu söylemiyorum, efendim.
Disse para supor que era você. Não estou a dizer que era você.
Tut ki, biri onların uyuşturucu olduğunu sandı.
Suponha que alguém pensou que era droga.
Pekala bayım, ellerini olduğu yerde tut ki sorun çıkmasın!
Deixe As mãos onde estão e não teremos problemas.
Başını aşağıda tut ki kan gitsin.
mantenha a cabeca no chao para que o sangue volte a circular.
Lütfen kartı biraz daha yukarıda tut ki damgalayabileyim.
Levante mais o cartão, para podermos carimbá-lo.
Su seviyesini tam dolu olarak tut ki karıncalar geçmesin.
Mantém o nível máximo da água para as formigas não passarem.
Yastığının üstünde tut ki çağrıldığını bilesin.
Deixa-o em cima da almofada para que o consigas ouvir.
Bizi güvende tut ki hepimiz evimize gidip ailemizi ve çocuklarımızı görebilelim. Amin.
Mantem-nos a salvo para que possamos voltar a ver a família e os nossos filhos.
Dur bakalim... Dilini tut ki bende sabrima hakim olabileyim.
Espere você, senão perco a minha paciência, filho.
Elinde tut ki ikinizi çekebil.
Segura-a para que possámos filmar os dois.
Tut ki uykusuzluk çekiyorum.
- E se tiver insónias?
" Uzak tut kendini bu dünyadan, ki şehvet bozmasın iffetini.
" Mantém-te fora deste mundo, que o desejo não te corromperá.
Tut ki, o sendin.
- Suponha que era você.
tut ki... İşte.
Suponha que...
"ZOLTAR DİYOR Kİ : DİLEK TUT"
ZOLTAR diz :
"ZOLTAR DİYOR Kİ DİLEĞİNİ TUT"
ZOLTAR diz : PEÇA UM DESEJO
Yeter ki kafandan korkuyu uzak tut.
Desde que se afaste o medo da mente.
Eğer yüreğimde bir parça yerim olduysa... uzak tut kendini mutluluktan... ve bu haşin dünyada acıyla soluk almaya devam et ki... Hikayemi anlatabilesin.
Se alguma vez me conservaste em seu coração... afaste-se um tempo da felicidade... sofrendo o seu sopro de vida neste mundo de dor... para contar minha história.
- Bunu tut. - O kadar salaksın ki, topu bile tutamıyorsun.
És estúpido de mais até para apanhar a bola.
Bir daha ki sefere, sırtını düz tut ve anti-yerçekimi jeneratörünü kullan.
Da próxima vez lembre-se de levantar com as costas direitas e use o gerador de anti-gravidade.
Şey, bir çok olay cereyan etti, ama diyeceğim o ki, gönlünü ferah tut ve hayatını yaşa.
Bem, aconteceram muitas coisas, mas eu quero que te animes e vivas uma vida plena.
Dışarıda ki dünyayı kendinden uzak tut.
Deixem o outro lado do mundo diminuir.
Dedim ki, "Kendine iyi bak." "Kendini ve bu cüceleri sağlıklı tut."
Digo-lhe : "Amanha-te e tenta manter-te saudável."
Bilgisayar, programda ki, yeni eklentileri ayır ve yeniden gözden geçirmek üzere bir kenarda tut.
Computador, isole as recentes adições a meu programa e mantenha-os para revisão.