Um traducir portugués
1,883,595 traducción paralela
Bu büyük bir gelişme.
É um grande avanço.
Evet, buradayım çünkü oğlum ile aramızdaki ilişkiyi geliştirmek istiyorum. Kendisi de ileri zekâlı çocuklardan biri.
Quero continuar a desenvolver as minhas competências com o nosso filho, Sam, um dos miúdos de funções mais avançadas.
Son zamanlarda aramız iyi ama kızımızın yarışını izlemeye gittiğimiz gün üzücü bir şey yaşadık.
Ultimamente temo-nos dado bem, mas houve um incidente há dias... Foi perturbador. Foi na prova de atletismo da nossa filha, Casey.
Julia bir ilişkiye mecburiyetten girmememi söyledi.
A Julia diz para não ter um relacionamento ao calhas.
Böylece Paige'i inceleyip artı ve eksilerini yazmaya karar verdim.
Decidi fazer um exame brutal dos prós e contras da Paige.
Bilgileri rap hâlinde ezberlerim.
Gosto de fazer um rap.
Hepinizin sevdiği yemekleri pişirip çok özel bir aile yemeği hazırlayacağım.
Por isso, vou fazer um jantar de família muito especial, com a vossa comida favorita.
Steril, kontrollü bir ortamdasın.
É um ambiente controlado e esterilizado.
Kasırgayı geçiyordu.
Foi mais rápida do que um tornado.
Casey, bu bir aile yemeği.
Casey, é um jantar de família.
Zaten ancak sen, sormadan aile yemeğine birini davet edebilirdin.
Só tu convidavas alguém para um jantar de família sem perguntar.
Tanıştığıma çok memnun oldum.
É um prazer conhecê-los.
İstediğin bu değildi ama iyi haber, Sam'in iki arkadaşı var.
Sei que querias um jantar em família, mas a boa notícia é o Sam ter dois amigos.
- Ceket, ucube.
- Um casaco, tansa.
Mad Men bölümlerinden biri gibi.
Parece um episódio da Mad Men.
Belki biraz ot?
Talvez tenha sido um charrito?
Corvette'i vardı.
Tem um Corvette.
Bazıları bunun en kötü özelliğim olduğunu düşünebilir.
Até há quem diga que é um dos meus piores defeitos.
Yani listeden önce hoş bir kokum olduğunu bilmiyordum.
Antes da tua lista, não sabia que tinha um cheiro neutral.
Ne kadar enteresan bir isim.
É um nome interessante.
Tek çocuğunuz yok.
Mas agem como se tivessem só um.
Anlıyorum, Sam'in engeli var ya da her neyse işte ama Casey rekor kırdı.
E percebo, o Sam tem uma incapacidade ou lá o que é, mas... A Casey bateu um recorde.
Biraz gergin gibi ama tarzını beğendim.
É um pouco tensa, mas gosto do estilo dela.
Yani, robot değilmiş.
E, afinal, ela não era um bot.
Bir öpücükle ilgili dedikodu özel olmasını umduğum anıyı mahvetti.
Um rumor baseado num beijo estragou uma recordação especial.
Lise, bir bireyin yetişmesi, kendini bulabilmesi için zor bir ortam olabiliyor.
O liceu pode ser um ambiente muito difícil para uma pessoa crescer e definir a sua personalidade.
Bu bir sorun ve buna değinilmeli. " diyor.
Isto é um problema e tem de ser abordado. "
İntihar meselesi konuşmak için zor bir konu ama bu oluyor.
O suicídio é um problema difícil de ser debatido.
Ama insanın eline konusu olan bir şey geçince işi ciddiye alıyor.
PRODUTOR EXECUTIVO Mas, com material assim, acerca de um tema real, levamos isto a sério e esperamos lançar um debate que tenha continuidade.
Hannah'nın fotoğrafı, masumdu ama tek başına bakılırsa utandırıcıydı, belirli bir ünü olan bir adam yayınladı, bir şeyler söyledi ya da hikayeyi birine zarar verebilecek şekilde değiştirdi.
A foto que tiraram à Hannah... Aquilo foi inocente, mas uma foto desagradável descontextualizada publicada por um rapaz com uma determinada reputação ou que a manipule de determinada forma pode destruir uma pessoa.
Bu kesinlikle bu nesle özgü bir şey çünkü bütün ortaokul ve lise boyunca, eve geldiğimizde, tek yaptığımız, Myspace, Facebook, Twitter ve Instagram'a girmek.
É um problema geracional, pois durante o meu preparatório e secundário, quando chegávamos a casa, tudo o que fazíamos era passear no MySpace, Facebook, Twitter e Instagram.
Bu yüzden siber alemde zorbalığa uğradığında, bir bilgisayar ekranının arkasına saklanan pek çok kişi tarafından saldırıya uğruyorsundur.
É por isso que quando sofremos de cyberbullying somos atacados por imensas pessoas que se escondem atrás de um ecrã de computador.
İlişkiler, meşguliyetler ve cihazlara olan bağımlılıktan dolayı aslında güvenli bir yer yok.
CRIADORA DO I AM THAT GIRL E PROTECTHER e por estarem tão presos aos seus aparelhos eletrónicos, não existe um espaço seguro.
Ve o bütün oğlanlar için bir insan olmaktan çıkıp bir şey hâline geldi.
E ela deixou de ser um ser humano para aqueles rapazes todos, passando a ser apenas uma coisa.
Hannah'nın başına geldiği gibi sürtük yakıştırması konusunda öyle bir yerdeyiz ki, bir yandan kızlar çekici olma, popüler olma, güzel görünme,
Quando uma rapariga é envergonhada, como aconteceu à Hannah, o que acontece é : por um lado,
Ama bir adım öteye giderlerse sürtük oluyorlar, kimse onları sevmiyor, gerçek bir kız arkadaş olmaya layık olmuyorlar.
No entanto, se forem um bocadinho longe demais, já passam a ser umas vadias, ninguém gosta delas, não merecem ser namoradas a sério.
Bence bir kızın bu şekilde sürtük olarak tanınmasındaki zorluk, etkisinin kartopu gibi olması çünkü insanlara, ona insan değil, cinsel bir obje gibi davranmaları için izin veriyor.
Creio que o maior problema que surge quando uma rapariga é considerada vadia é o efeito de bola de neve. Isso permite que as pessoas continuem a tratá-la como um objeto sexual e não como um ser humano.
Bu noktada Hannah pek çok şey yaşamış, Clay gibi iyi bir çocukla birlikte olmak bile neredeyse travma sonrası stres bozukluğu yaşamasına sebep olmuş.
A essa altura, a Hannah já tinha sofrido tanto que, mesmo estando com um bom rapaz como o Clay, ela sente stress pós-traumático.
Clay'in hikayesinin büyük bir kısmı, hislerini ya da aklındakileri ifade edebilen bir çocuk olmaması.
O Clay não é um rapaz que consiga comunicar o que sente nem aquilo em que pensa.
Benim için dizinin en etkili anlarından biri bu çünkü ergenlikteki hâlime çok benziyor. İçinde bir sürü şey olurken, bunu kimseyle paylaşacak becerin olmaması.
Aquela cena é um momento muito poderoso, pois recorda-me imenso da pessoa que eu era na adolescência, quando temos imensos pensamentos presos na mente, mas pouca capacidade para os partilhar com os outros.
Bir ergenin ebeveyni olmak zor.
É difícil ser pai de um adolescente.
Kurbanların yaşadıklarından bahsetmesini sağlayabilmek için gerçekten çok güvenli bir alan ve bu konuda becerikli bir kişi gerekiyor.
É preciso um espaço seguro e alguém com muita perícia para que as vítimas consigam falar disso.
Bence bu alanda çok eksiğiz.
Acho que temos um enorme défice nessa área.
Çoğu zaman erkeklerin kardeşlik anlaşması dediği bir şey var, arkadaşları birine saldırıyorsa, kız arkadaşları veya tanımadıkları biri olabilir, o zaman görmemezlikten geliyorlar.
Muitas vezes, os homens partilham a ideia do código dos rapazes, em que se um amigo deles atacar outra pessoa, seja a namorada deles ou uma pessoa desconhecida, eles simplesmente ignoram a situação.
Sadece okumak bile çok yıkıcıydı, sonra bunu hayata geçirmek gerçekten çok zor oldu, yani bu kızların çoğunun neler yaşadığını hayal bile edemiyorum ya da cinsel tacize uğrayan birinin.
Ter de dar vida àquilo foi mesmo muito difícil. Por isso, nem consigo imaginar o que essas raparigas sofrem ou o que sofre um sobrevivente de agressão sexual.
O popüler bir çocuk, bir sporcu ve bir kurban için "Kimse bana inanmaz." diye düşünmek çok yaygın.
Ele é um rapaz popular, é um atleta e é comum a vítima sentir que nunca acreditariam nela.
En büyük amaç her şeyi olduğu kadar gerçek bir şekilde yansıtabilmekti.
Um dos maiores objetivos foi tentar representar tudo da forma mais autêntica e real possível.
İnsan büyük bir travma ile karşılaştığında savaş, kaç veya donup kal tepkisi gösteriyor.
Quando alguém sofre um trauma grave, tem como resposta lutar, fugir ou paralisar.
Olayla bağını bile koparabilir.
Ela pode até dissociar um pouco.
İyileşmenin olabilmesi için iyi bir destek sistemi oluşturmalısınız.
Temos de construir um sistema de apoio que seja capaz de ajudar.
Yaşamının başkalarına sorun yarattığını düşünüyor.
E pensa que a sua vida é apenas um problema para as outras pessoas.
umarım 1487
umberto 29
umrumda değil 314
umurumda değil 1240
umut 54
umarım beğenirsin 46
umarım rahatsız etmiyorum 20
umarım öyle olur 109
umursamıyorum 41
umarım rahatsız etmiyorumdur 33
umberto 29
umrumda değil 314
umurumda değil 1240
umut 54
umarım beğenirsin 46
umarım rahatsız etmiyorum 20
umarım öyle olur 109
umursamıyorum 41
umarım rahatsız etmiyorumdur 33
umarım beğenirsiniz 29
umarım iyidir 39
umutsuz 63
umarım olmaz 28
umarım işe yarar 38
umarım ki 19
umarım yoktur 19
umarım değildir 58
umarım bu 26
umurunda değil mi 20
umarım iyidir 39
umutsuz 63
umarım olmaz 28
umarım işe yarar 38
umarım ki 19
umarım yoktur 19
umarım değildir 58
umarım bu 26
umurunda değil mi 20