Uyanır traducir portugués
1,183 traducción paralela
Karanlığın rahatlatan gizliliği içinde doğmuş bir yaratık, gün ışığının acımasız gerçeğine uyanır.
Uma criatura nascida no conforto anónimo da escuridão, desperta na dura realidade da luz do dia.
Tepeden tırnağa acılar ve kokular içinde uyanırsın ve hiç olmadığın kadar açsındır ama sen ne açlığı bilirsin, ne de öyle şeyleri gerçekten huzursuz ve acı verici, ama güzel, çok güzel.
Acordas todo fedorento, com dores dos pés à cabeça e fome como nunca sentiste só que não sabes o que é a fome, tal como não sabes muitas coisas portanto é uma sensação confusa e dolorosa, mas muitíssimo boa.
Şunu da söyler misiniz? Doktor ne zaman uyanır?
Diga-me... a que horas se levantará o doutor?
Sabahları uyanır uyanmaz aklıma gelen ilk kişi sensin.
Quando eu acordei de manhã... tu és a primeira pessoa que me salta à cabeça.
Yanı başında ölür. Daha sonra Juliet uyanır ve onu ölü görür.
Morre a seu lado, e ela desperta e encontra-o morto.
Bir kabustan uyanır gibiyim.
Estou a acordar de um maldito pesadelo.
Çinli bir çiftçi uyanır, tüm gün kürekle tarlada çalışır... Kürek... Kaşık...
Um camponês chinês, levanta-se da cama, trabalha no campo o dia todo com uma pá... pá... colher... vá lá...
Biliyorum, fakat Jackie teyze uyanır uyanmaz, gerçekte neler olduğunu anlatacaktır.
Eu sei, mas quando a tia Jackie acordar vai dizer o que realmente aconteceu.
Ama Bill uyanır mı?
Mas o Bill acordaria?
Onu bir kez görürsem, elimin arkasına 3 kez vurarak kendim uyanırım.
Se a vir, posso me acordar tocando três vezes no dorso da minha mão.
Yalnız savaşçı, Gabrielle... bir pislikle uyanır... beş barbar ağaçların oradan gelirken.
"A guerreira solitária, Gabrielle," "acordou..." "enquanto cinco bárbaros saíam da floresta."
" Balık tutmaya gider. Gabrielle bir pislikle uyanır.
A Gabrielle acordou com um idiota. "
Gabrielle bir pislikle uyanır. "
"A Gabrielle acordou com um idiota."
"Gabrielle bir pislikle uyanır."
"A Gabrielle acordou com um idiota."
Helena az sonra uyanır.
A Helena não tarda a levantar-se.
Mavi hapı alırsan hikaye biter. Yatağında uyanır ve istediğin şeye inanırsın.
Se tomares o comprimido azul a história acaba, acordas na tua cama e acreditas no que quiseres acreditar.
Uyanır uyanmaz beni ara, lütfen.
Por favor, telefona mal acordes.
O çiçeğin suyunu, uyuyan birinin gözüne döktüğünde, uyanır uyanmaz gördüğü ilk canlıya aşık olacaktır hemen.
Um pouco do seu suco nas pálpebras adormecidas de homem ou mulher, criará paixão por quem essa pessoa vir primeiro.
Böylece uyanır uyanmaz, gördüğü ilk yaratığa, ruhunu verecek sevgi ile.
Ao despertar, aquilo que ela vir primeiro, é o que irá perseguir com alma enamorada.
" Bir sabah uyanır, buluruz kendimizi kodeste
" Como acordamos e nos tornamos criminosos
Kabus gibi bir olay yaşadığınızda, uyanır ve kendinize bunun yalnızca, kötü bir rüya olduğunu söylersiniz.
Quando temos um pesadelo, acordamos e dizemos que foi só um sonho.
Sonra dünyanın diğer tarafındakiler uyanır ve bu aynı şekilde devam eder.
E todos os tipos do outro lado do mundo acordam e pensam o mesmo.
En kötü gün... uyanır ve fark edersin ki... bir daha asla posta gelmeyecektir.
O pior dia... é aquele em que te levanta e te dá conta... de que não voltará a receber cartas.
Az sonra uyanır.
Já não deve tardar.
Neyse, bir sabah uyanır ve banyoya gider... köpeğini duş kordonuna asılmış bulur.
Quando ela acorda de manhã, vai... à casa de banho e vê o cão pendurado no chuveiro.
Sabah uyanır uyanmaz seni ararım
Eu ligo-te de manhã logo que ele acorde.
Uyanır uyanmaz gideceksiniz.
Quero que estejas longe daqui quando ele acordar.
Sizi kandırıyor, zaten uyanık!
Ele engana-te, ele está acordado!
Bütün gece senin çadırında uyanık kaldığımı hatırlasana çünkü "Kuzey Kutup" u oynamak istemiştin?
Lembras-te da noite em que fiquei acordado na tua tenda, porque querias jogar ao Pólo Norte?
Uykuya dalmanın sırrı uyanık kalmaya çalışmaktır.
O truque para conseguir dormir é tentar ficar acordado.
- Sanırım uyanıyor.
- Acho que ele está a acordar.
Gördün mü, Nilsiz Mısır çöldür - develere ve akreplere uyan fakat büyük medeniyet değildir.
Veja bem, o Egito sem o Nilo é um deserto... adequado para camelos e escorpiões, mas não para grandes civilizações.
- Hayır. Hastanede uyan kan bulunamadı.
Ainda não encontraram sangue compatível.
İç çamaşırımı boyayacağım diye bütün gece uyanık kaldım.
Passei a noite toda a tingir a cueca.
Sanırım enjeksiyonlar beni uyanık tutuyor ve son iki gündür kimseyle konuşmadım.
Acho que as injeções me mantêm acordada e há dois dias que não falo com ninguém.
Aramaya devam edersen özgür olursun ve sanki bir rüyadan uyanır gibi uyanırsın.
Se procurarmos muito, enlouquecemos.
Ama gerek tarz olarak gerek karakter olarak sana uyan bir araca ihtiyacın vardır.
Mas, precisas sempre de um veículo que condiz contigo. Com estilo.
Öyle ya da böyle uyanık birisine rastlarsın. Buradaki hile, hızlı olmandır. Adamı çarmıha germen lazım.
Se te aparecer um espertalhão tens de ser rápido e dar-lhe um safanão.
Aynı yorgan altında bir başka bedenin sıcaklık vereceği sanılır ama sabahları, bütün kanım, ve ısım çekilmiş gibi uyanıyorum.
Você imagina que outro corpo.... sob os lençóis traria calor, mas acordo me sentindo exaurida... como se ela tivesse sugado todo o calor de mim.
20 yıldır komadaymışım gibi hissediyorum... ve henüz şimdi yeni uyanıyorum.
Sentia-me como se tivesse estado em como por 20 anos... e só agora estava a acordar. 188 00 : 20 : 00,012 - - 00 : 20 : 03,379 Especta-cular.
Derler ki eğer karanlık bastıktan sonra uyanıksan ve evin etrafında çok fazla dolaşırsan....... Blair Cadısı gelir ve seni alır.
Dizia se ficasses acordado até tarde que a bruxa de Blair apanhava-te.
Her gün uyanıyorum ve bir saniyeliğine yalnızca bir saniyeliğine belki olmamıştır diye düşünüyorum. Belki de- -
Todo os dias, acordo e, por um segundo... só um, penso que talvez não tenha acontecido.
Muhtemelen uyanır uyanmaz, babasını arayacaktır.
Ele provavelmente telefonou ao pai dele... assim que acordou.
Hayır. Uyanık kalmakta zorlanmıyorum.
Não, não tenho problemas em manter-me acordado.
- Hayır, uyanığım.
- Não, estou acordada.
Uyanık olsaydın hayır derdin!
Be, se estivesses acordada, dirias não!
Hayır, uyanık kalabilirsiniz.
Não, podem ficar ambos a pé.
Artık uyanıyorlardır.
Eles devem estar a acordar.
Hamburgercideki silahlı saldırıda kaçan arabanın tarifine uyan beyaz Mustang'in peşindeyiz.
Vou no encalço de um Mustang branco que corresponde ao carro do tiroteio no drive-through.
Dün geceyarısı uyanıp bahçeye çadır kurdu.
Acordou a meio da noite e montou uma tenda no pátio.
Bir avuç insan sabah uyanır ve çocuklarını koleje göndermenin bir yolunu bulmaya çalışırlar.
São apenas pessoas, e de pessoas percebo eu.