Uğursuzluk getirir traducir portugués
104 traducción paralela
Sapasağlam durup bana uğursuzluk getirir.
Aguentam-se juntas e dão-me azar.
Balıkçı ıskunasında yolcu olması uğursuzluk getirir, biliyorsun.
É um passageiro num veleiro de pesca e sabes que isso dá má sorte.
Uğursuzluk getirir.
Dá azar.
Uğursuzluk getirir!
Dá azar!
- Uğursuzluk getirir.
- Vai dar má sorte.
Elleri karşılaştırmak uğursuzluk getirir.
Sabes que dá azar comparar mãos?
Neyse, zaten rahibeler uğursuzluk getirir.
Além disso... freiras dão azar.
Kente uğursuzluk getirir.
Trará má sorte à cidade.
Tüm topluluğa uğursuzluk getirir.
Uma sorte danada para toda a congregação.
Numara değiştirmek uğursuzluk getirir.
Dá azar trocar de números.
Kırmızı arabalar uğursuzluk getirir.
Um carro vermelho significa azar e chatice.
- Ben yapamam. Büyücü öldürmek uğursuzluk getirir.
Eu não, dá má sorte matar um feiticeiro.
Sahte para uğursuzluk getirir bilmiyor musun?
Uma nota falsa dá azar. Não sabias?
Hayır! Bir kadının saçını kesmek uğursuzluk getirir.
Näo, dae azar cortar o cabelo a uma mulher.
Bir kadının bir erkeğe gülmesi uğursuzluk getirir!
Dä azar as mulheres rirem - se dos homens.
Sallanan birini görmek istemem. Uğursuzluk getirir.
Detesto ver gente enforcada.
Sana uğursuzluk getirir!
Vai lhe trazer má sorte!
Onlara uğursuzluk getirir ve bu da onları üzer.
Traz-lhes azar e torna-os muito infelizes.
Bu uğursuzluk getirir.
Vais dar cabo da nossa sorte.
Ah, benim oğlum böyle sözler uğursuzluk getirir.
Ai, filho... Suas palavras são malditas.
Çocuklar bana uğursuzluk getirir.
Os miúdos dão-me azar.
Uğursuzluk getirir dememiş miydim?
Eu não disse que os miúdos me dão azar?
Yazı olması uğursuzluk getirir.
Assim dá azar.
- Böyle konuşma, uğursuzluk getirir.
- Não fales assim. É mau karma.
Düğünden önce damadın gelini görmesi uğursuzluk getirir.
Dá azar o noivo ver a noiva antes do casamento.
Düğünden önce uğursuzluk getirir.
Entrem, crianças.
Erkeğin nikah gününden önce gelinliği görmesi uğursuzluk getirir.
Dá azar o noivo ver o vestido da noiva antes da boda.
Horoza gözünüzü dikmeyin. Uğursuzluk getirir!
Vão botar olho gordo nele.
İki gece üst üste bilardo oynamak uğursuzluk getirir.
Jogar snooker duas noites seguidas dá azar.
Seninle oynamak uğursuzluk getirir.
Dá azar é jogar contra ti.
Ben vasiyet istemiyorum. Uğursuzluk getirir.
Não, não, não quero um testamento.
- Bu uğursuzluk getirir.
- Isso dá azar.
Son mektup da uğursuzluk getirir.
Também dá azar.
Onlar ölmeli. Yaşamaları köye uğursuzluk getirir.
Ele diz que eles têm de morrer ou haverá uma catástrofe.
İstemiyoruz, söylemek istemiyoruz Uğursuzluk getirir nazar değmesin ya
Nós não queremos, nós não queremos dizer, nós não queremos trazer azar a nada. "
Gelini düğünden önce gelinlikle görmek uğursuzluk getirir.
Dá azar ver o vestido de noiva antes do casamento.
Bu uğursuzluk getirir.
São sete anos de azar.
Öç almak, adalete uğursuzluk getirir.
A vingança é a justiça do azar.
Mezar hırsızlığı uğursuzluk getirir.
Sempre foi um péssimo "karma" ser-se um ladrão de sepulturas.
Damadın gelini gelinlikle görmesi uğursuzluk getirir.
Dá azar o noivo ver a noiva com o vestido.
- Uğursuzluk getirir, denir.
- Dizem que é perigoso. - Que mais é que dizem?
Burası on üç numara ve uğursuzluk getirir.
É o número 13. O número 13 dá azar.
Çıkarırsan uğursuzluk getirir.
Sabes dá azar tirar, promete-me que não tiras.
Uğursuzluk getirir diye korktum.
Com medo que desse azar.
Ayna kırmak yedi yıl uğursuzluk getirir.
Você sabe, isso é sete anos de azar.
Üçlüler uğursuzluk getirir derler.
Dizem que as coisas más vêem em trios.
"İyi şanslar" dilemek Açılış gecesinde uğursuzluk getirir
Dá azar desejar "boa sorte" Na noite da estreia
İyi şanslar dilemek Uğursuzluk getirir açılış gecesinde
Dá azar desejar "boa sorte" Na noite da estreia
Öyle bakma, uğursuzluk getirir.
Não fiques aí especada! Dá azar. Anda!
Gümüssüzlesmek ugursuzluk getirir.
Que azar, a prata ter desaparecido.
Güneş ışığına basmak uğursuzluk getirir.
Andar ao sol dá azar.