Vaktini boşa harcıyorsun traducir portugués
170 traducción paralela
Korkarım onunla vaktini boşa harcıyorsun.
Receio que estejas a perder tempo com ele.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Perdes o teu tempo.
- Bak, vaktini boşa harcıyorsun.
- Está perdendo tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Perda de tempo.
- Ama vaktini boşa harcıyorsun.
Estão perdendo o vosso tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está a perder o seu tempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Perde o seu tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás a perder tempo.
Üzgünüm ama vaktini boşa harcıyorsun.
Lamento, mas está a desperdiçar o seu tempo.
Ama vaktini boşa harcıyorsun. Çünkü altınları bulamayacaksın.
Mas estão a perder tempo, porque não vão encontrar o ouro.
Onunla konuşuyorsan vaktini boşa harcıyorsun.
Está a perder o seu tempo a falar com ele.
- Yine vaktini boşa harcıyorsun.
- Estás a perder o seu tempo de novo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
- Não grite tanto, cara!
Federal hükümetin vaktini boşa harcıyorsun.
Está a fazer perder tempo ao governo federal.
Oy hakkı konusuyla vaktini boşa harcıyorsun.
Perde o seu tempo com estas sufragistas!
Tamam, hadi git. Bence vaktini boşa harcıyorsun.
Está bem, mas vai perder o seu tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás a perder o teu tempo Munson. Ele é dos arredores de Brimfield.
Eğer Greenland hakkında konuşmaya geldiysen vaktini boşa harcıyorsun.
Se vieste para falar sobre a Gronelândia, estás a perder o teu tempo.
Gaz ve karbondan başka bir şey yok. Vaktini boşa harcıyorsun.
Não há senão gases e compostos de carbono e perde o seu tempo!
Vaktini boşa harcıyorsun.
É um armazém, perdes o teu tempo!
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está a perder tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está perdendo tempo.
Pekala, vaktini boşa harcıyorsun.
Estão a perder tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Desperdiça o seu tempo.
Ölüm tanrısına yalvarmıyorsan vaktini boşa harcıyorsun demektir.
Essas orações inúteis para o seu Deus morto. Está a desperdiçar o nosso tempo!
Vaktini boşa harcıyorsun Gil.
É perda de tempo.
Eğer benim de kendimden geçmemi bekliyorsan, vaktini boşa harcıyorsun.
Se está à espera que eu desmaie, está a perder tempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Perder tempo?
Vaktini boşa harcıyorsun ama madem mutlu olacaksın, sorun değil.
Está a perder o seu tempo mas, se isso o faz feliz, força.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás a desperdiçar o teu tempo.
Beni susturmak için buradaysan vaktini boşa harcıyorsun.
Se você esta aqui para me calar, esta perdendo seu tempo.
İlk soru "Benimle yatar mısın?" değilse vaktini boşa harcıyorsun.
Ou a primeira pergunta do teste é : "Queres dormir comigo?" ou estás a perder tempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
Está perdendo o seu tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun, Urich.
- Ok. Está a perder o seu tempo, Urich.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás a perder o teu tempo.
Dinle, Chase... Eğer geri dönmemi istiyorsan vaktini boşa harcıyorsun.
Se estás a tentar que eu regresse...
Vaktini boşa harcıyorsun. Vazgeç.
Só perde o seu tempo.
Neden onun vaktini boşa harcıyorsun?
Por que a fazes perder tempo?
Eğer bebek hakkında konuşmak istiyorsan, vaktini boşa harcıyorsun çünkü bununla ilgili konuşmayacağım.
Se é para falar da bebé, não o vou fazer.
Yani, eğer özür dileyip cüppeni öpmemi bekliyorsan vaktini boşa harcıyorsun.
Então se estás à espera de me desculpar e beijar o teu roupão, estás a perder tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun dostum.
Está perdendo o seu tempo, cara.
- Teğmen, vaktini boşa harcıyorsun.
Tenente, estás a perder tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun işe yaramayacak.
É uma perda de tempo. Isso não resulta.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Esqueça. Esqueça isso. Você está a perder o seu tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun, Jerome.
Estás a perder o teu tempo, Jerome.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Estás a perder tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun. Gidelim.
Não chegas a tempo para nada.
Ne istersen yap ama inan bana vaktini boşa harcıyorsun.
Faça o que quiser mas, acredite, é perda de tempo.
Vaktini boşa harcıyorsun güzelim.
- Estás a perder o teu tempo, querida.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estamos perto!
- Harcıyorsun vaktini boşa
- Estás a perder o teu tempo