Yalan bu traducir portugués
3,951 traducción paralela
- Yalan bu.
- Isso é mentira.
Bu bir yalan makinesi.
Isto é um polígrafo.
Bu bana söylediğin son yalan olsun.
Que esta seja a última mentira que me contas.
- Bu yalan. Dale'i öldürdükten sonra o kanıtları oraya Graham yerleştirmiş olmalı.
O Graham deve ter colocado essa prova no Dale, assim que o matou.
Çünkü bu söyleyeceğim en büyük yalan olacak.
Porque esta vai ser a maior mentira que alguma vez contei.
Bu gece ne yapacağım konusunda yalan söyledim.
Menti-lhe em relação ao que ia fazer esta noite.
Bu yalan söylemekle ilgili değil.
Não se trata da mentira.
Bu korkunç bir yalan.
- Isso é uma mentira ultrajante.
Eğer yalan söylüyorsan ve bu insanların zarar görmesine neden olursa acından daha fazlasını almak için gelirim.
Se tu mentiste e isso fizer com que as pessoas se magoem... Eu voltarei... para te tirar mais do que apenas a tua dor.
Ki bu da tamamen yalan.
Uma ilusão.
Bunu yapacak kadar soğukkanlıysa yalan söyleyecek kadar da soğukkanlıdır demiştin ama bu kadın unvanını, şirketini her şeyini kaybedecek.
- Pois. Disseste que, se fosse capaz de fazê-lo, também seria capaz de mentir. Mas ela está prestes a perder o título, a empresa e toda a sua vida.
Eğer orada yalan söylerseniz, bu yalancı şahitliğe girer.
E se mentir no testemunho, é perjúrio.
Mahkemeden kurtulmak için Mariga'nın söylediği ilk yalan değil bu.
Esta não é a primeira vez que o Mariga mente para se livrar de acusações.
Bu yalan mahkemede işe yaramaz.
Essa mentira não vai cair bem em tribunal.
Yani birisi çıkıp da sizin acımasız, düşmanca davranan ve şiddete yatkın biri olduğunuzu söylese bu bir yalan mı olur?
Então se uma das suas acusações fosse de que era cruel, propenso a irritação, isso seria mentira?
- Bu kasabada kimse yalan söyleyemez.
- Ninguém pode mentir nesta cidade.
Yalan söylüyorsun, bu onun hilelerinden biri.
É mais um dos truques dele.
Bu duyduğum en büyük yalan.
Essa é a maior treta.
Olaylarla ilişiğini reddediyorsun, ki bu bir yalan.
Estás a negar envolvimento, o que é mentira.
Son anda ona yardım etmeye çalışan arkadaşısın bu yalan.
És o velho amigo dela que vem em seu socorro no último segundo.
Bu onun yalan söylediğini değiştir- - Jesse, onu söyleme.
- Não muda o facto... - Jesse, não digas isso.
Etrafta bu kadar benzin varken insanlara yalan söylemek iyi bir fikir değil.
Não é boa ideia mentir para as pessoas, - com tanta gasolina no chão. - O que está a fazer?
Morfinin etkisinde olduğumdan böyle söyledim ve bu da sen enjekte ettiğin içindi! - Yalan söyledin.
Disse-o sob o efeito da morfina e estava assim porque me injectavas.
Anlaştıkları tek nokta bu konuda bana yalan söylemekti ama öğrendim. Jersey'de bana çaktıktan sonra beni tutuklayan bir vekil memurdan.
A única coisa em que eles alguma vez concordaram foi em mentir-me acerca disso, mas eu consegui descobrir, através de um polícia dos Costumes, em Jersey, que me prendeu, depois de ter feito sexo comigo.
Buna ortak olmayacağım yani bu aptalca yalanına
Não serei cúmplice na tua mentira ridiculamente óbvia.
Tamam, ilk olarak bu yalan.
Certo, primeiro, mentira.
- Bu yalan mıydı, değil miydi?
- Isso foi ou não mentira?
Bu yalan olur.
Isso seria mentira.
Ben hiçbir konuda yalan söylemedim. Buraya yine gelirse bu gündüz olacak, bizden birimiz evdeyken.
Se ela voltar aqui, será durante o dia e com um de nós em casa.
Evet, çevirirdik. Bu konuda da yalan söylerdik.
E mentíamos sobre isso.
- Yalan bu.
- É mentira.
Ama bu yalan olurdu.
Isso não é verdade. " Mas isso seria mentira.
Bu yalanın arkasına saklanamazsın.
Você não foi o seu álibi.
Sana bu konuda yalan söylemiyorum.
Não estava a mentir sobre isso.
Bu işleri sonradan öğrenen biri değilim o yüzden lütfen bana yalan söyleme.
Não estou no meu melhor. Por favor, não me mintas.
Gülüp yalan söyleyebileceğin biri gibi. - Hayır, bu doğru değil.
Alguém com quem pode gozar e pode mentir.
Söz veriyorum bu söylediğim son yalanım olacak.
Prometo que será a ultima mentira que te vou contar.
Ama bu bir yalan.
Mas é mentira.
Hep yalan söyleriz ama gerçek bu evlat. Gerçeği öğrenme vaktin, Jimmy!
Todos nós mentimos, mas é tempo de saberem a verdade!
Duygularını da canlandırır. Duygular yalan söylemez. Bu gerçek.
Despoletam emoções, e as emoções não mentem, são reais.
Bu yalan söylediğini göstermez.
Isso não quer dizer que o que ele diz não é verdade.
Curtis suç kaydı hakkında yalan söylemişse bu elenme sebebi olur.
Mas se o Curtis mentiu sobre o seu passado criminal poderia ser a causa de eliminação.
Bu filim adamın Darcy hakkında yalan söylediğini ispatlar.
Este filme prova que tudo o que ele disse era mentira.
Bu bana yalan söyledin demek.
Queres dizer que me mentiste.
- Bu plan yalan olmuştur yani.
O plano pode ter sido descoberto.
Onu öldürüp sonra yatağıma girdin ve bu konuda yalan söyledin.
Mataste-o... e depois dormiste comigo. E mentiste-me sobre isso.
Bu uçağa adım attığın andan beri yüzüme karşı, hepimize karşı yalan söylüyordun.
Desde o momento em que puseste os pés neste avião, que tens estado a mentir, descaradamente, a todos nós.
Hayır, bu bir yalan.
Isso é uma mentira.
Bu bizim yalan detektörümüz olacak.
Vai ser esse o nosso detector de mentiras.
Eddie, oturuyordum. hemen yanında bu DA yalan söyledin.
Eddie, estava ao teu lado quando mentiste à Procuradoria.
Ama "Funk, Tamamen Funk, Funk'tan Başkası Yalan" grubumun veda performansında Robin kafasıyla ritim tutup bağırarak "Bırakın Bu Funk'ı" şarkımızı istemişti.
Mas na última atuação da minha banda, "O funk, todo funk e nada mais que o funk", a Robin começou a abanar a cabeça e a gritar pela música "Desistam do funk".