English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yanılıyor

Yanılıyor traducir portugués

1,846 traducción paralela
- Yanılıyor muydu?
Estava o quê?
- Çünkü o yanılıyor..
- Porque ele está enganado.
Beyni mi yıkandı yoksa yönetmeni tasdik etmemekten mi korkuyor bilmiyorum, ama yanılıyor.
Não sei se lhe fizeram uma lavagem ao cérebro ou se tem medo de ir contra o realizador, mas está enganado.
Yanılıyor muyum?
Estou errado?
Yaptır şu MRI'yı, çünkü o, yanılıyor.
Phillip, faz o raio da ressonância magnética.
- Yanılıyor muyum?
Estou tão enganado? Estás!
Yanılıyor muymuş?
E estava enganado?
Bir gün sen de evlenmek isteyeceksin, yanılıyor muyum?
Algum dia irá casar-se, não?
Müdür Jack Cole'un oğlusun, yanılıyor muyum?
Devo presumir que é filho, do director Jack Cole?
İlgilenebileceğini düşündüm, yanılıyor muyum?
E calculo que possa estar interessado, não é?
Yanılıyor muyum, Carl?
Tenho razão, Carl?
- Lanet kaynağın yüzde yüz yanılıyor.
- A sua fonte é 100 % "pecável".
Baban yanılıyor.
O teu pai está enganado.
Kılavuz ayrıca boyanmış karın kaslarımızın sahte gözüktüğünü de söyledi ama yanılıyor.
A Oráculo disse, também, que os nossos abdominais pintados parecem falsos. Permito-me discordar.
Sen ve Michael kendinizden çok eminsiniz, ama biriniz yanılıyor.
Tu e Michael parecem muito convencidos, mas um de vocês está errado.
İlişki yaşayacak türden bir kadın değil o, yanılıyor muyum?
Vá lá. Ela não é o tipo de mulher que tenha um caso, pois não?
Yanılıyor mu?
Ele está enganado?
- Eh, yanılıyor.
- Bem, ele está enganado.
Yanılıyor muyum Bay Beckett?
É isso, Sr. Beckett?
Bilmiyorum. Yanılıyor da olabilirim.
- Posso estar enganada.
Evet, yanılıyor olabilirim.
Sim, eu posso estar errado.
Özür dilerim, bilgili hâkimler... Oğullarım hakkında yanılıyor muydunuz?
Desculpem, juízes do tribunal estavam vocês errados acerca dos meus filhos?
Fakat konuştuğumuz şey şiir ve söz konusu olan şiir ise yanılıyor olamazsın!
Mas nós estamos a falar de poesia, e quando falamos de poesia, não é possível enganarmo-nos.
Ama yanılıyor.
Mas ele está errado.
Uh, yanılıyor olması mühim değil. Haklı olduğunu düşünmesine izin vermelisin yoksa başka bir yere gider.
Não importa que ele esteja errado, tem de pensar que tem razão ou vai gastar dinheiro noutro lado.
Müşteri daima haklıdır, yanılıyor olsa bile.
O cliente tem razão, mesmo quando está errado.
- Kaynaklarınız yanılıyor.
As suas fontes estão enganadas.
Öyleyse kaynağın yanılıyor.
Então a tua fonte está enganada.
Sanırım kaynağın yanılıyor.
Parece que a tua fonte estava enganada.
Paran olmayabilir Charlie ama adamı en azından haftada bir gün ziyaret edebilirsin. Yanılıyor muyum? Lütfen git ona.
Disseste que não tinhas dinheiro mas prometeste que podias ir visitá-lo pelo menos uma vez por semana, Charlie
Belki Küçük Mallard yanılıyor. Belki de o bir pasaport değildi.
Talvez o mini-Mallard cometeu um erro e não era um passaporte.
Dikkatsiz, inatçı, muhtemelen çıldırmış ama senin hakkında yanılıyor.
Imprudente, teimosa, possivelmente psicótica, mas está enganada em relação a ti.
Quentin yanılıyor.
- O Quentin está errado.
Yanılıyor ve sen de yanıldığını biliyorsun.
Ele está errado e você sabe disso.
Lordum yanılıyor olabilir mi?
É possível que o meu Senhor esteja enganado?
Kumarhaneyi soydun, paraları saklamak için boş bir depo kiraladın, neden? Etraf sakinleşinceye kadar, yanılıyor muyum?
Tu roubaste o casino, fugiste para este armazém vazio para esconder o dinheiro até... as coisas acalmarem, estou certo?
Hayata geri mi döndü yoksa polis yanılıyor mu?
Será que ele regressa dos mortos, ou será que a Polícia está enganada?
Baksana, Fiona yanılıyor.
Sabes que mais? A Fiona enganou-se.
Cinsel tercih fazlalığını, annen sadece kendisinde görüyorsa.. .. yanılıyor demektir.
Se a tua mãe acha que é a única com opções sexuais, está enganada.
Ted, mimar olduğun konusunda yanılıyor muyum?
Ted? Estou correcto ao dizer que és arquitecto?
- Arkadaşınız yanılıyor.
- O seu amigo está enganado.
- Biri yanılıyor.
Um deles está errado.
A.J'yi nasıl alacağız yanımıza peki? Bırak evden, odasından bile çıkmıyor.
E o AJ, como o convencerás a ir?
Pomicino, Köpek Balığı ayrılıyor ve 330.000 oyu da yanında götürüyor.
Pomicino, O Tubarão está a sair. E junto com ele, os seus 330 mil votos.
İkincisi, Chloe senin yanında her gün tehlikeye atılıyor, Clark.
Segundo, contigo a Chloe está em perigo quase todas as semanas, Clark.
D'nin bizim için en tehlikeli yanı o süre içerisinde bir yere çakılıp kalıyor olmamız.
O maior perigo da hepatite D, para nós, é sermos capturados e espetados durante esse período.
Yanılıyor.
Ela está errada.
Sence yanılıyor muyum?
Não, não, não, não, não, não.
Kadının yedizleri varmış gibi ya da siz nasıl diyorsanız artık. Ve bebeklerin hepsi, sanki annenin yanına yayılmış yatıyor ve onları filme alan baba kameranın arkasından ses çıkartıp duruyor ve o ne zaman ses çıkarsa bebeklerin hepsi birden kıkırdamaya başlıyor ve aynı anda kıkırdamayı kesiyorlar.
Uma mãe e seus os seis filhos, ela tem séptuplos, se é assim que se diz, e eles estão à volta dela, e o pai é que está a filmar, fica a fazer um barulho atrás da câmara,
Gördüğün gibi, bu gerçek her şeyin üstünde olmalıyken ayrılıkçı meseleler, ve bu amaç uğrunda benim yanımda olması gereken kişilerin hırsları nedeniyle geri plana itilip son sırada yer alıyor.
Este facto deveria ser supremo, mas assume o último lugar, relegado pelos interesses de facções e pela ambição de homens... que deveriam estar unidos comigo nesta causa.
Buradaki yanık izlerinden anlaşılıyor ki kurban sersemletici bir silah ile etkisiz hale getirilmiş. Görünüşüne bakılırsa standart sivil modelinden.
Estas marcas indicam que a vítima foi dominada com uma arma atordoadora de modelo civil padrão, ao que parece.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]