English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yat aşağı

Yat aşağı traducir portugués

148 traducción paralela
Yat aşağı.
Não te levantes.
Homer, yat aşağı!
Homer, baixa-te!
Gidip kızlara "Yat aşağı, yatayım aşağı" diyormuş.
O teu amigo que se punha a dizer "Eu deito-me, tu deitas-te" para as moças.
Bu gece ise... yat aşağı.
Esta noite...
Yat aşağı!
Deitar!
- Yat aşağı. 10 tane şınav çek.
- Trey, para o chão. Faz dez.
Yat aşağı! Yat aşağı!
Para baixo!
Yat aşağı ve çeneni kapa.
Fica aqui em baixo e cala-te.
Yat aşağı!
Deita-te!
Yat aşağı!
Abaixa-te.
Ve sonra, ona ne istediğini sordum bana, "Yat aşağı, ben üstteyim," dedi.
Depois perguntei-lhe como queria e ele disse, "Deita-te, quero ir eu para cima".
Yat aşağıya!
Abaixe-se!
- Grady, çabuk yat aşağıya!
Grady, anda cá!
- Yat aşağı!
- Se deite!
- Yat aşağı!
- Deite-se!
Yat aşağı! Yat aşağı!
Baixem-se!
Yat aşağı.
acabou-se a confusão.
Yat aşağı!
Para baixo, rapaz!
Yat aşağıya!
As chaves. As chaves!
Thumper, yat aşağı!
Thumper, para baixo!
Yat aşağı!
Para o chão!
Yat aşağı!
Para baixo!
- Yat aşağı.
- Deita-te.
Bay La Cour hummadan yatıyor.Doktor aşağıya kasabaya gelseniz iyi olacak diyor.
Mr. La Cour adoeceu com febre. O médico diz que é melhor vir já.
Aşağıda 12 adam yatıyor, onları zehirlediğini itiraf ettin! Evet, öyle.
Disse que envenenou 12 homens!
- Neden aşağı inip onları yatıştırmıyorsun.
Bem, então porque não desce para acalmá-los, heim?
Harrington'un aşağı yukarı gezinmesi konusunda haklıydın, fakat bu ne tedirginlikten ileri geliyordu ne de sinirlerini yatıştırmak içindi.
O Harrington andou para trás e para a frente, mas não por nervosismo, não para acalmar os nervos.
Su kıyısında yatıyor, orada aşağıda.
Deixei-a lá, perto da água.
Üst katta yatabilirsiniz. Biz aşağıda yatıyoruz, Lo televizyon seyrediyor.
Nós dormimos aqui em baixo, porque a Lo gosta de ver TV.
Bu aşağı sınıf yaşama alışman gerek... çünkü burada güzelllikler yatıyor.
Deve se acostumar com essa vida humilde. Aqui reside a beleza.
Yatın aşağı!
De joelhos!
"... ona hafifçe vur, aşağı yatır... "... ve sonra iki elini de kullanarak, ağzını açtır,... ve ağzından içeri iyice bir bak. "
"faz-lhe umas festas, acalma o animal... e depois, usando ambas as mãos, abre-lhe o focinho... e dá uma bela olhada nos seus dentes."
Diğeri de boynundan aşağısı tutmayan bir hâlde bilinçsizce bir yerlerde yatıyormuş.
O outro está algures completamente paralisado, mas lúcido.
Yemekten hemen sonra ufaklığı yatırıyorum, sonra aşağı eve iniyorum.
Deito o menino. Vou para casa.
Parçalanmış cesedim aşağıda yatıyor olacak.
O meu corpo partido irá jazer 7 andares mais abaixo.
"Güneşin alnında yatıyordu, omuz omuza, baştan aşağı yaralı..."
" Deitados ao Sol, ombro com ombro, cabeças com pés,
Yat yere, başlar aşağı!
No chão, cara para baixo.
Aşağıya, döşemenin üstüne düştü, ölü gibi yatıyordu.
Caiu direitinha no chão, como se estivesse morta.
Buraya bak, yatırılmış bir dağa tırmanan biri tarafından aşağılanacak değilim.
Não ficarei desiludido com alguém que escalava montanhas planas.
Aşağıda, yerde yatıyor.
Está lá em baixo na rua.
Git aşağı, kokteyl servisi yap. Kıçını ellet yada 100 dolara erkeklerin altına yat.
Se não gostas, serve cocktails e deixa os turistas apalparem-te o rabo.
- Yat aşağı!
- Deixa-te estar!
Temiz bir kar yığınının üstüne yat, ve kollarını yukarı aşağı salla.
Deitávamo-nos num monte de neve, mexíamos os braços para cima e para baixo.
Huey aşağıda bir yerde yatıyordu, düşmanla bizim aramızda. Böylelikle onlar daha fazla ateş altında kaldı.
Como o Huey ficou mais abaixo, entre nós e o inimigo, esteve mais vezes na linha de fogo.
- Yat aşağıya.
Baixem-se!
Yat aşağı.
Para baixo!
Madem ondan bu kadar hoşlanıyorsun, git sen yat o aşağılık herifle!
Se você gosta tanto dele, foda com ele!
Yat aşağıya!
As chaves.
Haydi, hemen aşağı gidip, bu güzel şeyi bankaya yatıralım.
Vamos já ao banco depositar esta maravilha.
Arka koltuğuma yatıp duruyordu. Onu bagajımdaki bir çantaya koydum, şehir dışına çıkınca onu sadece tepeden aşağı yuvarladım.
Rebolava no assento, logo meti-o num saco que tinha na bagageira e, quando saímos da cidade, empurrei-o pelo monte abaixo.
Sen yerde yatıyorsun, seni pantolonun aşağıda yakaladılar, Ve haberin olmadan hep birlikte "deliğine" girdiler.
E enquanto estás ali deitado, de calças na mão eles entraram no teu buraco sem que desses por isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]