English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yaşıyorlar

Yaşıyorlar traducir portugués

1,466 traducción paralela
Yaşıyorlar.
Eles estão vivos.
Adamım trafikte izlerini kaybetmiş ama eğer orada alışveriş yapıyorlarsa civarda yaşıyorlar.
Ele perdeu-os no trânsito, mas, se estão a fazer compras aqui, é porque estão por perto.
Uç sokak ötede yaşıyorlar Komşuyuz.
Vivem a três quarteirões daqui. Somos vizinhos.
Onlar artık Kal-El aracılığıyla yaşıyorlar.
Agora, vivem através de ti, Kal-El.
Pekçok sismik rahatsızlık ve hava dengesizliği yaşıyorlar.
Estao a ter algumas perturbações sísmicas e anomalias atmosfericas.
Bir kabarcığın içinde yaşıyorlar.
Estas pessoas vivem numa bolha.
Florida'da yaşıyorlar.
Vivem na Florida.
Hala yaşıyorlar.
Ainda estão vivas.
Yaşıyorlar mı?
- Eles estão vivos?
Biliyorsun o ve Kiran biraz aile baskısı yaşıyorlar.
Sabes, ele e a Kiran... eles sofrem um pouco de pressão dos pais deles, também...
- NasıI yaşıyorlar?
Como é que conseguem viver?
Canım, onlar çok uzakta yaşıyorlar.
Querida eles vivem tão longe.
- Çünkü daha uzun yaşıyorlar.
- Porque vivem mais tempo.
Bizimkiyle yan yana olan bir dünyada yaşıyorlar.
Existem num mundo à volta do nosso.
O anı yaşıyorlar.
- Vivem o presente.
Kim olduklarını merak ederdim nerede yaşıyorlar, neler yapıyorlar.
E pensava quem seriam, onde viveriam, que teriam feito?
Samimiyetsiz olabilecekleri kötü kurallarla yaşıyorlar.
Membros de gangues seguem regras duras... que permitem que eles sejam desonestos.
Evet aynı genelevde yaşıyorlar.
- Sim, vivem no mesmo bordel.
Paul ve Tatiana şu anda Belçika'da çocukları... Roger, Diane, Lys, Tresor ve yeğenleri Anais ve Carine'le yaşıyorlar.
Paul e Tatiana hoje vivem na Bélgica com os filhos Roger, Lys, Tresor e com as sobrinhas adoptadas, Anais e Carine.
Tanrım, böyle mi yaşıyorlar?
Santo Deus! Eles vivem sempre assim?
Riskli yaşıyorlar ve planlarınızın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyoruz.
Estão a arriscar as vidas, e ninguém sabe se os vossos planos funcionam.
Çift hayat yaşıyorlar,... özel ve meslekî duygularını saklamayı öğreniyorlar. Bu çok zor bir mücadele.
Vivendo vidas duplas, separando o pessoal do profissional, é um caminho dificil.
- Illinois'de yaşıyorlar.
- Eles vivem em Illinois.
Ama onlar bir dağ başında yalnız yaşıyorlar.
Mas estão na montanha, sozinhos, a dar-lhe sem parar.
Sadece geleneksel aileleri var ve... egemen sınıf modeline uygun yaşıyorlar diye... sen seçtiğin özgürlük ve bağımsızlığından ödün vermek durumundasın sanıyorlar.
Acham que, só porque têm famílias convencionais... e correspondem ao modelo dominante, te devias sentir na obrigação de deixar a liberdade e autonomia que escolheste.
Watson'lar MacLean'da yaşıyorlar.
Os Watson moram em McLean.
Civarda mı yaşıyorlar?
Moram aqui perto?
Şehirde mi yaşıyorlar?
Vivem na cidade?
Dar sokakta yaşıyorlar.
- Vivem num beco.
Elizabeth, ağaçlarda yaşıyorlar.
Vivem nas árvores.
Gezegeni ziyaret etmeden emin olamam, ama eğer veriler doğruysa, Proculis'teki insanlar ortalama bir yaşam olarak çok ama çok uzun zaman yaşıyorlar.
Não posso ter certezas sem visitar o planeta. Se os dados estão correctos, o povo de Proculus goza de excelente saúde desde há muito, muito tempo.
Sadece senin için yaşıyorlar.
Só vivem para te satisfazer.
İki yıldır çıkıyorlar 10 aydır da birlikte yaşıyorlar.
Namoram há quase dois anos... e vivem juntos há 10 meses.
Onlar, daha iyi yerlerde yaşıyorlar.
Vivem em casas elegantes noutras regiões.
Colorado'da yaşıyorlar sanırım.
Acho que estão morando no Colorado.
O aşağılık herifler sadece para için yaşıyorlar.
Estes vermes não vivem por nada, apenas para o dinheiro.
Yumurta tavukları ise "batarya kafesleri" denen bir ambara tıkıştırılmış olarak yaşıyorlar.
As galinhas poedeiras vivem num armazém, amontoadas dentro de gaiolas.
- Birlikte mi yaşıyorlar?
- Eles não estão a morar juntos?
- Mutlu bir evliliği olan kız kardeşim ve onun iki çocuğu. Fransa'da yaşıyorlar.
Minha irmã com seus dois filhos.
Kalamar Ward da burada yaşıyor, Kalamar olduğundan Sünger Bob'dan nefret ediyor ve klarnet çalıyor, Hem Kalamar Ward hem de Sünger Bob, Crusty Krab'de çalışıyorlar.
Lula Molusco também mora lá. Ele é, claro, uma lula e detesta o Bob Esponja e toca clarineta.
Aramızda yaşıyorlar.
Cidadãos normais, heróis normais.
Yaşıyorlar!
Eles estão vivos!
Yetişkinler zaten bize beş yaşında çocuk muamelesi yapıyorlar.
Os adultos, tratam-nos como se tivessemos 5 anos de idade. Será assim tão difícil?
Yetenek avcıları sizin yaşınızda birisini arıyorlar.
Há aqui "olheiros" à procura de alguém com a sua idade.
Artı bayağı pis yaşıyorlar.
Além do mais, eles têm hábitos muito imundos.
Bizim yaşımızdaki çocuklar eşsiz olabilmek için manyakça şeyler yapıyorlar.
A nossa geração faz coisas doidas para ser única :
Benim yaşımda bir çok erkek 20 yaşlarındaki kızlara bakıyorlar, 20 taşında birisiyle çıkmak değil.
- Mas... - Não tenho muitas escolhas.
Ryan bizim yaşımızdaki çocuklar artık randevulaşmıyorlar.
Ryan, os adolescentes da nossa idade já não namoram.
İnanılmaz bir devirde yaşıyoruz. Baksana nasıl da çatlıyorlar? Çok eğlenceli.
Nós vivemos numa era de alegria, olhe elas pulando, olhe que alegria que é isso.
Peki nerede yaşıyorlar?
Onde vivem?
Neden ormanda yaşıyorlar?
Porque vivem na floresta?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]