Yerden traducir portugués
10,150 traducción paralela
Deriyi iki yerden kesmişler gibi gözüküyor.
Parece que fizeram uma dupla fasciotomia.
Bir yerden hatırlıyorum onu...
Eu reparei que ela... Quer dizer, ele.
- Ne? Boşa zaman harcamanın bir anlamı olmadığını bir yerden sonra geç kalınmış olacağını söyle.
Diz que não vale a pena perder tempo porque coisas acontecem e que então é tarde demais.
Bir yerden gelmiştir...
Bem, deve ter sido...
Örtüleri yerden kaldırdığımızda yerde çok küçük bir kaç kesik bulduk.
Depois de levantarmos os panos do chão, encontrámos alguns pequenos cortes.
Bu numarayı bir yerden hatırlıyorum diyordum.
E eu... e eu reconheci o número.
Mobile, Alabama'daki bir yerden araba kiralamış. Adının Morris Black olduğunu söylemiş.
Ele tinha alugado um carro em Mobile, Alabama, dizendo que era Morris Black.
Bir yerden tanıdık gelen bir ses. - Merhaba
E uma espécie de voz mais fraquinha diz : " Olá.
Tabiri caizse "ayakları yerden kesilmişti."
"nas nuvens", é a forma como eu descrevo.
Bir yerden onunla konuştuğunuza dair bir tartışma da vardı.
Houve algumas dúvidas sobre... Você ter falado com ela em algum momento.
Regina ufak bir dua etti ve bir baktık restoranın önünden bir SUV park ettiği yerden çıkıyor hem de parkmetredeki vakti daha dolmamışken.
A Regina disse um pouco das suas preces, e logo a seguir, uma carrinha saiu da frente do restaurante mesmo na hora certa.
Herkes bir yerden başlar.
Toda a gente começa por algum lugar.
Dosyamızın tıkandığı yerden bahsetmek ister misiniz?
Quer falar sobre o âmago do nosso caso?
Saklandığın yerden çık yoksa gerçek kasap kimmiş gösteririm!
Sai do esconderijo, ou mostro-te quem é o verdadeiro carniceiro.
Aracı, Sam ve Kensi'ye yerden takip ettiriyorlar.
Estão a deixar o Sam e a Kensi localizarem o veículo no chão.
Kırılgan, küçük onurunu yerden kaldırmak için uğraşırsın.
Todos vós agarram-se muito às vossas pequenas e frágeis auto-estimas ali em baixo.
Senin söylediğin yerden başlamalıydık.
Devíamos ter começado, por ele.
Eğer doğru anladıysam dostlarımı hapsolduğum o yerden kurtarabilmek için büyülü nesneye ihtiyacımız olacak.
Então, se entendo corretamente, de forma a libertar os meus companheiros daquele sítio onde eu estive presa, precisamos do aparelho mágico.
Bir yerden başlamamız gerek.
Temos de começar em algum lado.
Her yerden çok uzak.
- Fica muito longe de tudo.
- Ama başka yerden tanımıyorsunuz?
- Mas já não o conhece mais? - Não.
Bir ara arabamı polisin götürdüğü yerden almalıyız.
A alguma altura teremos de ir buscar o meu carro.
Bak, Senatör Vaughn benim doğduğum yerden gelme.
Ouça, o Senador Vaughn é do meu distrito natal.
Jeologa göre, bu bölgeye başka bir yerden erişilebilir.
Segundo o geólogo, esta área é acessível por outro sítio.
Paul Jenks ailenin bıraktığı yerden devam etmek istiyor.
O Paul Jenks, ele... quer começar onde a tua família parou.
Yukarıdaki, bir yerden alırken diğer yandan veriyor işte.
Um orfão bem dotado. Bem, o Senhor dá e o Senhor tira.
Eğer bu bira şişesi ile kendini öldürmeye çalışırsan seni vurmam gereken öyle bir yerden vururum ki hayatının geri kalanında bebek bezi kullanmak zorunda kalırsın.
Se tentares matar-te com esta garrafa, vou atirar e vais usar fraldas o resto da vida.
Harika üniversiteler, muhteşem hayvanat bahçesi birçok dergi emeklilik için en güzel 10 yerden biri ilan etti.
Universidades maravilhosas, óptimo zoológico, vários jornais nomearam-na uma das melhores para os reformados.
Test deneklerini hep aynı yerden alıp bırakırım.
Eu recolho e entrego as cobaias sempre no mesmo sítio.
Powell'ı istediğinden dolayı bu dosyayı bize verdin ve bizi kullanarak onu saklandığı yerden çıkardın.
Deste-nos este caso porque querias o Powell
Kızımı kaybolmuş numarası yaparken gördün ve bunu sadece bugün hatırlamanın sebebi öldüğün yerden geri gelmen mi?
Viu a minha filha fingir que desaparecia e só se lembrou disso hoje porque regressou dos mortos?
Bu sistemin belirli noktalarını aşırı yüklemiş olabilir devreleri ya da kabloları yakmak gibi, eğer böyleyse olduğumuz yerden içeri erişememe sebebimiz budur. Yanmış donanım.
Pode estar a sobrecarregar o sistema com circuitos queimados, cablagem, e, se for isso, é por isso que não conseguimos entrar no sistema.
Nor, düşündüm de Joe burada olmadığına göre kaldığımız yerden devam etmemize bir engel yok.
Então, estava a pensar... já que o Joe não está aqui, não há nenhuma razão para não continuarmos onde ficámos.
Benim oturduğum yerden sen lider değil, çok üzgün ve yalnız bir adamsın.
E de onde eu me sento, tu não és o líder. Tu és apenas um homem muito triste e solitário.
Güvenli sandığı yerden vur.
Ataca-o onde ele sente seguro.
Sonra anladım ki sorun biramda değil, bir yerden bir şeyin kokusu geliyor.
E depois percebi que não era a minha cerveja, que era um cheiro que vinha de outro lugar.
Bir kaç ay sonra, bu çatlak gizlendiği yerden çıkıp beni, kadını taşınması için korkutmakla suçladı.
Meses depois, aparece este louco saído do manicómio e acusa-me de tentar assustá-la para ela mudar-se.
Bu araba yarı yolda bozulacak, ağabeyim de her zamanki gittiği yerden gidecek.
Este carro vai avariar antes de chegar a Pangim. E como todos os dias, o irmão passará lá.
Tazyikli su hortumu araci yerlestigi yerden düsürecektir.
Um jacto de água derruba o carro.
Her yerden bulaşmış olabilir.
Bem, ela pode ter apanhado isso em qualquer sítio.
- Bir bardan, partiden veya başka bir yerden.
Num bar, numa festa ou algo parecido?
- Doğru. Tabii bu sefer o ilk adım yerden 39 bin fit yükseklikte atılacak.
Só que, desta vez, o primeiro passo é a 39 mil pés de altura.
Ya burası başka bir yerden daha güvenli değilse?
E se aqui não é mais seguro do que noutro lado?
Adam yerden 36 metre yukarıdaydı.
O tipo estava a 4 metros do chão.
Sisteme küçük bir alıcı tak yeter. Sonra her yerden kontrol edebilir.
Tudo o que é preciso fazer é ligar um pequenos receptor ao sistema, e pode ser controlado de qualquer lugar.
Ve sonra 14 Ekim'de, insanlar buradan başka her yerden gittiler.
Depois, a 14 de Outubro, as pessoas desapareceram de todo o lado menos daqui.
Göğsümden... vuruldum, tam göbek deliğimden... bir kez de erkekliğin kanununu çiğneyen göbek altındaki yerden..
No peito. Na barriga. E naquele mecanismo fétido abaixo da cintura que transgrediu as leis do homem.
Her yerden.
De todo o lado.
Gerçek şu ki, Vegadaki herhangi bir yerden daha çok burada seninle güvendeyim.
não importa. O facto é que provavelmente estou mais seguro contigo do que em qualquer outra parte em Vega.
Hiçbir yerden haber yok.
Não há notícias de lado nenhum.
Ama uyduğun tavsiye sadece bir yerden geldi.
Mas o conselho que acatastes teve apenas uma origem.