English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ç ] / Çok kötü durumda

Çok kötü durumda traducir portugués

260 traducción paralela
Çok kötü durumda.
- Pobre velha. - Ainda doente?
- Çok kötü durumda.
- Está cheio de medo.
Van Gelder çok kötü durumda ve sizin tehlikede olduğunuzu söylüyor.
O Van Gelder está agitado e avisa que o senhor corre perigo.
Çok kötü durumda.
Parece estar bastante abalado.
Çok kötü durumda.
Este está muito mal. Todos fora do caminho e deixem o pessoal passar.
Onu çok kötü durumda bıraktık.
Lidámos mal com ele.
- Bilmiyorum. Çok kötü durumda olabilir.
Não sei, deve estar em péssimo estado.
O adamlar çok kötü durumda olacak.
Os homens estarão em má condição.
Çok kötü durumda.
Ela está destroçada.
Çok kötü durumda bir oda istiyoruz.
Queremos um quarto que seja muito pobre.
Hastaneden aldığım son bilgilere göre çok kötü durumda. Eğer hemen ameliyat olmazsa muhtemelen... Üzgünüm.
O hospital acabou de me avisar que ela não está nada bem... e que, se não operarem logo, ela pode... desculpe, nem a conheço e estou a aborrecê-la... com os meus problemas.
Çok kötü durumda, Mr. Lorrimer.
Ele está muito mal, Sr. Lorrimer.
Zavallı adam, çok kötü durumda.
Pobre rapaz, está totalmente acabado.
Tracy, Tess açısından da çok kötü durumda.
O Tracy está de rastos por causa da Tess.
Bayan Havering çok kötü durumda.
A Sra. Havering está muito perturbada.
Çok kötü durumda.
Está uma desgraça :
Yengem, Lady Clarke'ın sağlığı çok kötü durumda.
A minha cunhada, Lady Clarke, está muito mal de saúde.
Yirmi kadın bile olabilir. Araba çok kötü durumda.
Até podem estar 20, o carro está em mau sítio.
Çok kötü durumda
- Gripe. Das piores.
Adam çok kötü durumda.
O homem está acabado.
İç organlarım çok kötü durumda.
O resto dos meus órgãos estão a deixar de funcionar.
"Ruhum çok kötü durumda ve uğurlu kurabiyemi almalıyım."
"Tenho um coisão no calção e preciso dum biscoito"?
Yarası çok kötü durumda.
Ele está muito ferido.
Korozyon yüzünden, çok kötü durumda Cyrik Okyanusu tabanında bulduğumuz... kısmi şemaları kullanarak, yeniden oluşturduk.
Nós a reconstruimos a partir de um esquema parcial achado no Oceano Cyriko... que estava bastante danificado pela corrosão.
Çok kötü durumda, bayım.
Ele está mal.
- Çok kötü durumda. Konuşamıyor bile.
Está drogada até as orelhas.
- Evet biz iyiyiz, ama galiba tekne çok kötü durumda.
Sim, mas acho que o barco ficou em muito mau estado.
Çok kötü durumda değilim.
Não tem sido muito mau.
Çok kötü durumda.
Está num estado lastimoso.
Bu iş çok kötü bir alışkanlığa dönmüş durumda!
Está a tornar-se num hábito muito mau.
Hiç suyu kalmamış durumda. Düne kadar çok kötü değilmiş.
Tinha alguma água, pelo que de início não deve ter sido mau.
Beni çok kötü bir durumda bıraktın. Müşterim bunu almaya geldi.
Me fez passar vergonha, meu cliente veio buscá-Io.
Kıpırdama. Çok kötü durumda değil.
Fica quieto.
Bu beni çok kötü bir durumda bırakıyor.
Coloca-me numa situação muito delicada.
Patsy Wheelan çok kötü durumda.
A pobre da Patsy Wheelan passa por dificuldades.
Doğrusu pek ateşli değiliz. Bizden çok daha kötü durumda olanlar da var.
Hoje em dia já não somos tão apaixonados, mas poderia ser pior.
— Dağılmış durumda. Orada dostum. Çok kötü dağılmış.
Ali, meu, ele está todo lixado, meu.
Onları bazen derileri olmadan, ve bazen çok, çok daha kötü durumda bulduk.
Encontrámo-Ios por vezes esfolados, e às vezes, ainda pior.
Sen çok da kötü bir durumda değilsin.
Você não está assim tão mal.
Ekonomiden anlamam ama sizi Birleşik Devletler dâhilinde çok daha kötü durumda ki yerlere götürebilirim.
Não percebo muito de economia, mas posso levar-vos a locais dos EUA... bem piores que Flint, no Michigan. Acho que não é uma cidade assim tão má.
Ama o gerçekten çok kötü bir durumda, efendim.
Mas ele está mal.
En kötü durumda vergimi çok çok sonra mı ödeyeceğim?
O pior é que pago os meus impostos muito mais tarde. O pior é que no próximo ano eles fecham a escapatória, e se não tiver agarrado esta proposta, será fodido à grande. Não.
Görüyorsun, O'Shea kendini kadının işinin içine karıştırmış durumda. tüm moda dünyasında, aslında, çok kötü yöntemlerle.
O'Shea meteu-se no seu negócio, no mundo da alta costura, de um modo muito, muito, mal.
Burada çok kötü bir durumda kaldım. Anlatamam bile.
Estou aqui preso numa situação, que nem conseguiria começar a explicar.
Başım çok kötü ağrıyor. Saçlarım da rezil durumda.
Estou com uma enorme dor de cabeça e toda despenteada.
Şu anda ilgilendiğim tek şey, gemim ve mürettebatımın, çok kötü bir durumda olduğudur.
A única coisa que me interessa agora é o bem-estar de minha nave e de minha tripulação.
Orada 12 yaralı subay ve mürettebat personeli var, hepsi de senden çok daha kötü durumda Garak.
Tenho 12 oficiais e tripulantes feridos para tratar, todos em pior estado do que você, Garak.
İnecek bir yer arıyorlarsa, çok kötü bir durumda olmalılar.
Se tentaram aterrizar é porque estão em más condições.
İster gecikmiş bir El Niño etkisi, ister kötü şans deyin, ama daha pek çok fırtına Amerika'yı sarmış durumda,..... hatta Phoenix ve Arizona'da bile ağır hasar var.
Devido a um atraso no efeito El Niño ou a uma grande má sorte mais tempestades se espalham por toda a América até em Phoenix, Arizona, causando enormes estragos.
Onun çok kötü bir durumda olabileceğini düşünüyorum.
Pensava que ele estava só de mau humor!
Bacağım çok kötü durumda.
Tenho a perna partida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]