English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ö ] / Öna

Öna traducir portugués

203,248 traducción paralela
Ona biraz yaklaşsam yeter.
Só preciso de me aproximar dele!
Pembe odaya izin vermeyebilirler ama ona çok yakın olacağım çünkü Hampton Inn bir oda satın alabileceğimi söyledi!
Podemos nunca ter visitas conjugais, mas posso ficar perto dele porque o Hampton Inn disse que posso comprar um quarto como num condomínio.
Ona yeniden kavuşacağını sanıyorsan yanılıyorsun çünkü o sana hayran değil Kimmy!
Nunca o vais ter de volta, se é esse o teu sonho louco, porque ele não é teu fã. Não é teu fã, Kimmy.
Çok derinde olmalıyız. Sinyal ona ulaşmıyor.
Estamos muito fundo, o sinal não vai chegar lá.
Ona bakıcılık yapmasını ister misin?
Queres dividir uma ama?
Ona karşı olan hislerimin hepsi bizim yaşlı pederin dalaveresinden ibaretmiş.
Tudo que eu sentia por ela era só fumaça e espelhos, por cortesia do meu velho Pai.
- Neden ona arka çıkıyorsun?
Porque estás a torcer por ele?
- Ona arka çıkmıyorum.
Não estou a torcer por ele.
Ona 27 yaşında olacağı bir kimlik yaptım.
Eu fiz-lhe um BI que diz que ele tem 27 anos.
Ona hiç birşey belli etmedim.
- Eu não lhe dei nenhuma razão para estar.
Bizi duyabilseydi, ona seslenirdik.
Poderíamos chamá-la, se ela nos pudesse ouvir.
Ona "Tahminci" dedim.
Chamaram-no "A Forecaster."
Ona erişemiyorum.
Eu não consigo comunicar com ele.
Ona ne sağlayacak?
O que é que ela ganha com isto?
Üstelik ona yardım edemeyeceğim.
Eu não posso ajudá-la a fazer isso.
Bana olur çünkü ona hiç bir şeyi olmadığını göstermem gerek.
Iria fazer-me mal, porque não há indicação de que ele precisa disso.
Planım ona bir dakika zaman tanımak.
O meu plano é dar-lhe um minuto.
Ona doğru uzanıp bileğine ya da boynuna bakmalısın.
Tem de alcançá-lo e sentir-lhe o pulso ou pescoço.
Ona doğru uzan ve nabız hissediyor musun söyle.
Toque-lhe e diga-me se sente alguma coisa.
Ona çok iyi davrandın.
É tão boa com ele.
Ona yardım edin lütfen.
Ajude-o, por favor.
Ona güvenmiyorum.
Não confio nela.
Bence bizden ona inanmamızı bekliyor.
Penso que Ele está a pedir-nos para acreditar Nele.
"Eğer ona azap verirsen, o sadakatini kaybeder."
"Se o meteres à prova, ele perderá a sua fé".
Alex, sana bir şey yapmadığımı ona söyle.
Alex, diz-lhe que não te fiz nada.
Seni incitmediğimi ona söyle. - Ben
- Diz-lhe que não te magoei.
Ya da çıktığı kadının kızının... "Scarlet'in Mektubu" ndan bahsederken biz sırf annesi ona benim seksle alakalı sağlıksız bir ilişkim olduğunu duymayı mı?
Ou como a filha da mulher com quem anda tapa os ouvidos quando estamos a falar de "A Letra Escarlate", porque a mãe dela disse-lhe que tenho uma relação pouco saudável para com o sexo.
Sonra sen geldin ona ulaştın.
E depois chegaste tu. E conquistaste-a.
Çılgın bir doktor ona ilaç verdi.
O médico louco drogou-o.
Karım ona bayılırdı.
A minha esposa adorava.
Ona yardım et!
Ajude-o!
- Ona güvenemezsin
- Não podes confiar nele.
Aletimi çıkardım. Ona, "İstediğin şey bu mu?" diye sordum.
Pus a pila de fora... e perguntei-lhe :
Ona zarar ver. O zayıf.
Magoe-o.
Ona ne yapacaksın?
E o que lhe fará?
Garip olan da şuydu ki son beş saattir falan konuştuğumuz şey Steve Harvey'nin bıyığının ona yakışıp yakışmadığıydı.
O que era estranho era que, durante as últimas cinco horas, só tínhamos falado do Steve Harvey e de se o bigode dele era fixe ou não.
Önce silahı bana doğrulttu, sonra da ona doğrulttu, sonra bana doğrulttu, sonra ona doğrulttu, sonra bana doğrulttu, sonra ona doğrulttu, sonra bana doğrulttu, sonra durdu.
Ele apontou-me a arma, e depois apontou-a a ele, e depois apontou-a a mim, depois apontou-a a ele, e depois apontou-a a mim, depois apontou-a a ele, e depois apontou-a a mim e depois parou.
Yeni bir başlangıç istedi ve ben ona yardım ediyorum.
Ele queria começar de novo e só estou a tentar ajudá-lo.
Evet ama zorunda olmadığın halde.... ona söylemek istemen değiştiğini gösteriyor.
Sim, mas o facto de lhe quereres contar apesar de não precisares, significa que mudaste.
Ona kulak asma, Bae.
Não lhe ligues, Bae.
Artık ona ihtiyacın yok.
Já não precisas dela.
Mutlu sonunu bulmana izin vermeyi... ona da... sana da borçluyum... bu buradan gitmen anlamına gelse bile.
Devo-lhe isso a ele. A ti. Deixar-vos encontrar a felicidade.
Ama ona ihtiyacımız var.
Mas precisamos dele.
Ona ne oldu?
O que lhe aconteceu?
Bunu ona Gideon yapmadı.
Não foi o Gideon que lhe fez isto.
Bırak ona yardım etsin.
Deixe ela ajudar ele.
Eric ona ne diyeceğini söyleyebilir, Nina.
Ela é quase uma negociadora.
- Ona jammeri kaldırmasını söyle - Tamam.
- Faça ela suspender o bloqueador.
Ona yardım edersek, Daha fazlasını kurtarabilir. Ama adamlarınız ateşli silahlara girerlerse, olmaz.
Se nós ajudarmos ela, acho que ela pode salvar muito mais, mas não com seus homens com armas em punho.
Neden ona kendin sormuyorsun?
Por que você mesma não pergunta a ele?
O kasedi bulmak için ona ihtiyacımız var.
Precisamos dele para encontrar aquela fita.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]