English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ü ] / Üstüne

Üstüne traducir portugués

15,977 traducción paralela
Kesin niyet mektubunda yenilikçi davranıp mailimi adresimin üstüne yazdığım için.
Provavelmente porque usei um formato moderno na carta de apresentação, que colocou o meu e-mail por cima do meu endereço.
Asıl nokta, o kabadayıların üstüne gelebilmelerinin tek sebebi senin davayı çözmemiş olman.
O ponto é que a única coisa que aqueles rufias têm sobre ti é que tu não resolveste aquele caso.
Pekala, dinle. Ruhsal hayvanının üstüne basılmış bir tırtıl olduğunu biliyorum... - Ama benimki kudretli kurt.
Eu sei que o teu animal espiritual é uma lagarta que foi pisada, mas o meu é o poderoso lobo.
Çünkü vurulan herkes üstüne işer.
- Quem leva um tiro mija-se.
Evin her yerine kusar ve her şeyin üstüne tüy dökerler.
Vomitam pela casa. Soltam pelo em tudo.
Bıçakların üstüne düşseydim keşke.
Devia ter caído nas facas.
Suçu birinin üstüne atmak oldukça kolay, Bay George.
É fácil apontar erros, Sr. George.
Geçen gün göğüslerimin üstüne boşaldığı bir rüya gördüğünü söyledi.
Há dias disse-me que teve um sonho em que se vinha nas minhas mamas.
Sonra da taşları adamın üstüne atarlar.
Depois, deixa cair as pedras sobre o tipo.
Onunla karşı karşıya geldiysen neden üstüne bir ağ atıp da yakalamadın?
Se estiveste frente a frente com ele, porque é que simplesmente... não lançaste uma rede sobre ele?
Onun üstüne fazla gitmedim değil mi?
Não fui demasiado dura com ele, pois não?
Calvin üstüne geldi, seni bayağı bir dövdü sonra bir ara silahın olduğunu hatırladın ve 5-6 metreden vurdun.
O Calvin surpreendeu-te e deu-te uma tareia. Depois lembraste-te da tua arma e alvejaste-o a seis metros?
Baş üstüne efendim.
Sim, senhor.
Eğer evli olmasaydım ve daha iyi biri olsaydım yani sana lâyık biri şu dakika dizlerimin üstüne çöker senden bana elini ve sevgini vermeni isterdim.
Se não estivesse casado e fosse um homem melhor, quero dizer, digno de si... Eu ajoelhar-me-ia agora e pediria a sua mão e o seu amor.
İki sevgilisi, bir de ilgisiz kocası var, üstüne bir de hassas bir durumda.
Dois amantes, um marido ausente, e ela está numa condição delicada.
Dizlerinin üstüne çök.
Ajoelhe-se!
Adamın teki turtanın üstüne oturunca olur!
- É quando um tipo se senta numa tarte.
Turtayı yiyor mu yoksa sadece üstüne mi oturuyor yani?
Então, ele come as tartes ou só se senta nelas?
Yani çocukken kardeşlerim ve ben.. gizlice kaçıp, bulduğumuz herhangi bir atın üstüne atlardık.
Quando éramos miúdos, eu e os meus irmãos, fugíamos e íamos montar qualquer cavalo que encontrássemos.
Nasıl hissettirdiğini sen de hayal edebilirsin. Ona yapılanın üstüne sünger çekmesini istemek. Ona oldukça tanıdık gelen adamlar tarafından yapılanlara çocukken ailesini öldürmelerini izlediği adamlar gibilerine.
Por isso, podes imaginar como foi, pedir-lhe para aceitar o que lhe foi feito às mãos dos homens que eram parecidos àqueles que lhe mataram os pais quando ainda era só uma criança.
Ama Annecik üstüne koyarak gelişti.
Mas a mãe está na direcção correcta.
Her şeyin üstüne örtü atıyorum çünkü hizmetçiler ayak dahi basmadığım odaları temizlemek zorunda kalıyorlardı.
Cobri tudo porque as criadas andavam a limpar divisões onde eu nunca tinha entrado.
Neden üstüne birşeyler giymiyorsun?
Porque é que não vestiste uma camisa?
Bir hafta. Bilirsin tam kalbimin üstüne.
- Sobre o meu coração.
Dostum, Biliyorum bunu senin üstüne yıktım.
Sei que o surpreendi com isto.
Şaşkına döndüğünde... daha fazlası üstüne geliyor.
É quando ficas desnorteado e há muita coisa a acontecer.
Seni masanın üstüne koyacağım sonra... biraz ayarlama yapacağız.
Mais logo ponho-te na mesa e fazemos uns ajustes.
O ten ki sonsuza dek yanımda olman için şiirimizi kazıyacağım üstüne.
A pele em que eu esculpirei a nossa poesia para que possas estar comigo para sempre.
Avukatları neden üstüne düşmemiş anlamadım.
Não faço ideia do porquê da Defesa nem sequer ter pegado naquilo tudo.
Gidip karın üstüne adını yaz.
Faz pontaria à neve.
Federal yönetim üstüne % 300 vergi koyarsa ondan zıkkımlanmak bize daha pahalıya gelir.
O governo federal taxa em 300 %, vai custar mais caro para nós devorarmos aquilo.
Silah lobisinin üstüne cicili pembe kıyafetler giydirerek kadın üyeleri kendine çekmeye çalışmak fikri o kadar bayağı ki ancak bir oda dolusu yaşlı erkeğin başının altından çıkmış olabilir.
Atrair o voto feminino a apanhando e lobby das armas e pondo um vestido rosa nele. Isso é tão grosseiro. Tinha que ser criado numa sala de velhos.
Bizim vergi kanunumuz keki lüks ürün olarak sınıflandırıp üstüne fahiş vergi koyarken bisküvi belli ki ihtiyaç olarak görüldüğünden ayrık tutulur.
O Código Tributário considera bolos itens de luxo, com imposto maior. Biscoitos são produtos básicos, então são isentos.
Ben "Güzel" dedikten sonra üstüne laf söylemesen olmaz mı?
Não podia ter parado quando eu disse "óptimo"?
Elimde dilenci kâsesi, çalıların arasında gizlenmiş biraz paralı birini görsem üstüne atlamaya hazır vaziyette bekliyorum sense yarım milyon doları ahmakça bir iş için ateşe atmaya...
Ando escondido a pedir esmolas, á espera de encontrar alguém rico, e tu estás a gastar meio milhão de dólares num esquema...
Sen bacağını kaldırıp bayrak üstüne işediğin an, Capitol Hill semalarında kayboldu gitti!
Desapareceste quando lixaste tudo e mijaste sobre a bandeira.
Başına dokundum, başının üstüne.
Toquei-lhe na cabeça, no cimo da cabeça.
Sınırın iki tarafında da pek dosthane olmayan ilgileri üstüne toplamak.
Atrai muita atenção indesejada. Dos dois lados da fronteira.
Ama Cutler'ın gözleri kapının üstüne bir noktaya bakıyor.
Mas a linha do olhar do Cutler está acima da porta.
Tezini Einstein'ın ikizler paradoksu üstüne yazmış.
Ela escreveu uma dissertação sobre o Paradoxo dos Gémeos de Einstein.
Birçok defa senin Container Store üstüne konuşmanı dinlerdim.
Não posso ouvir-te falar mais da Container Store.
Fark etmediysen eğer, hâlâ güçlerimin olmasına alışmaya çalışıyorum. Şimdi de üstüne zaman yolculuğunu ekliyorsun.
No caso de não teres reparado ainda me estou a habituar a toda esta coisa de poderes, e agora que adicionas viajar no tempo à mistura...
Tanrımi bunu da üstüne giymem gerekiyor.
Credo, detesto vestir isto.
Dinle, bu polis gücü erkek kulübü gibi, yani üstüne alınma.
Ouve, esta força policial é um clube de rapazes, por isso não leves isto para o lado pessoal.
İnsanların üstüne katil damgası yapıştırıp etrafta dolaşamazsın.
Não podes andar por aí a chamar "assassina" às pessoas. Malta, preciso de ir lá para dentro agora. O que é que faço?
- Ellerini başının üstüne koy.
Mãos atrás da cabeça. Tem calma.
Ellerinin başının üstüne koy, parmaklarını kilitle.
Mãos atrás da cabeça, dedos entrelaçados.
Tamam. Kızı bırakın ve hepiniz dizlerinizin üstüne çökün.
Muito bem, pousem-na no chão e coloquem-se todos de joelhos.
Dizlerinizin üstüne çökmeniz gerekiyor.
Vou precisar que se ajoelhem.
Dizlerinin üstüne!
De joelhos!
- Evin altını üstüne getireceğiz.
Passaremos a casa a pente-fino.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]