English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ş ] / Şarkılar

Şarkılar traducir portugués

3,708 traducción paralela
Birlikte yazdığınız aşk şarkılarını hatırlamıyor musun?
Lembras-te daquelas canções de amor que escreviam?
Bir kaç gitar ve güzel şarkılar.
Umas quantas guitarras e grandes músicas.
Hayır, şarkılar bunun hakkında yazılır.
Não, é sobre isto que se escrevem canções.
- Sana turumuz ve şarkılarımız için ihtiyacım var.
Preciso de ti aqui a trabalhar na nossa turnê e na nossa canção.
O şarkıları çalıyorum.
Eu toco estas músicas. Ok?
Tamam mı, her üçüncü Perşembe Bluebird'de, bizim şarkılarımızı çalıyorum.
Todas as Quintas no Bluebird, eu estou lá, a tocar as nossas músicas.
- İçmiyor musun? Bu tekila için depoda aşk şarkıları söyleyen sen değil miydin?
Não cantaste músicas de amor para essa tequila no armazém?
Şarkıları tanıyan bir uygulama.
Isto é uma aplicação que identifica músicas.
Note Seek şarkıları veri tabanında saklıyor ve sanatçı, yıl ve şarkı adına göre sınıflandırıyor.
Note Seek tem este banco de dados de músicas que cataloga por artista, ano e título.
Frank ve arkadaşları şarkılar, sahne şovları.
Frank e os meninos... As músicas... As atitudes.
Şarkılarımla size serenat yapmayı çok isterim.
- Eu adorava cantar para si.
James'in, grup şarkılarından birini ondan çaldığını iddia ediyor. Ve James bunun önemli olduğunu düşünmüş çünkü ona giderken bankada... durup 25bin lira çekmiş. Nakit olarak.
Alega que o James lhe roubou uma das músicas da banda e o James achou que ia perder, pois quando passou no banco, antes de encontrar este tipo, levantou 25 mil dólares em dinheiro.
Biz Defolu Mallar. Tüm şarkılarımıza defolumallar.tv'den ulaşabilirsiniz.
Somos os Questionable Goods e podem descarregar a nossa música em questionablegoods.tv. Boa noite.
Şarkılar isimleri hatırlamada bayağı etkili bir yöntemdir.
A canção é um dispositivo mnemônico para lembrar os nomes.
O günlerde başkalarının şarkılarını çalardık
Naquele tempo, só tocávamos covers.
Andrew Oldham bize "Devam etmek istiyorsanız, yeni şarkılar yapmalısınız." dedi.
O Andrew Oldham disse : "Se quiserem continuar, têm de... Precisam de material novo."
Başkalarının şarkılarını söylediğimiz için epey tatmin ediciydi.
Foi gratificante porque só tínhamos feito covers.
Yaşadığımız zamanı yansıtan, hayranları etkileyen şarkılar yazmaya başladık.
Começámos a escrever canções que refletiam os tempos em que vivíamos e que agradavam ao nosso público.
1969 turnesinden sonra Muscle Shoals stüdyosuna girdik ve harika şarkılar olan Wild Horses, Brown Sugar ve You Gotta Move'u yaptık.
No final da tournée de 1969, fomos para o Muscle Shoals e editámos Wild Horses, Brown Sugar e You Gotta Move, que são excelentes temas.
Konser sonrası otel odasına döner bir sonraki albüm veya tekli için şarkılar yapmaya çalışırdık.
A seguir a um espetáculo, íamos para o quarto do hotel compor canções para o álbum seguinte.
Minnesota'da bir maden kuyusuna girdi. Savaş şarkılarına protesto şarkılarını yeniden yazıyor.
Ele está escondido numa mina em Minnesota, a transformar as canções de protesto em baladas de guerra.
- Gel buraya. Mash-in şarkılarına gülüyoruz.
Estávamos a rir-nos do teu mashins.
40 yaşında ve her sezon çok daha güzel şarkılar çalıyor.
Tem 40 anos, e à medida que os anos passam, toca cada vez melhor.
Zor zamanların ve ırksal zulmün şarkılarıyla keyfine bak.
Desfruta das canções de tempos difíceis e opressão racial.
Ve tüm şarkılarımızı var olan en harika alette dinliyoruz. Zune'da.
E ouvimos toda a nossa música no mais incrível aparelho jamais criado, o Zune.
Yeni aktör, yeni senaryo, yeni şarkılar.
Um novo ator, novo guião, novas canções.
R. Kelly'nin yıllardır söylediği şarkıları... *... anladım diyebiliriz.
Finalmente entendi o que o R. Kelly canta.
Onun hakkında şarkılar bile yazıldı.
Até escreveram uma música sobre ele.
Denizcileri kendi ölümlerine çağıran şarkılar söylüyorsun.
Você canta as músicas que atraem os marinheiros para a morte.
Şarkıları, hesabındaki birkaç çalma listesiyle... -... eşleştirdik.
Combinámos as músicas das listas com a sua conta.
Donnie! Tüm bu yeni şarkılar için çok sağ ol!
Donnie, obrigado pelas músicas novas.
- Bekle biraz, hangi yeni şarkılar?
Espera, que músicas novas?
Binlerce yeni şarkı yüklenmiş ve sürekli yeni şarkılar indirmeye devam ediyor! - Yani?
Tem milhares de músicas e está a baixar novas, a cada segundo.
Bak sana yıllarca indirdiğim şarkıları veriyorum.
Olha, estou a oferecer-te anos e anos de trabalho.
Isaac Hayes'in bütün şarkılarının olduğu albüm, aynen öyle.
São todas as canções que o Isaac Hayes já gravou, na palma da tua mão. Isto que é.
Eskiden saf olan tarafın. Rehin aldığın kız, bana şarkılar söylüyor.
A parte de ti que era pura, a rapariga humana que fizeste refém procura-me.
Arada yaptığımız küçük şeyleri de seviyorum. Mesela Stewie'nin halk şarkıları söylemesi gibi. Stewie'nin kendi tarzını yapması, küçük şarkılar falan.
Eu também gosto das pequenas coisas que fazemos aqui e ali, como o Stewie a cantar pequenas canções folk, o Stewie a fazer as suas pequenas canções, a falar sobre o acorde G, e depois vai para o acorde D.
Alışveriş merkezleriyle ilgili şarkılar söylüyordun.
Tu cantavas músicas sobre o centro comercial.
Bizim hakkımızda şarkılar söyleyecekler.
Vão cantar canções sobre nós.
Müzikal şarkılarını seviyor, alışveriş hastası ve seks için seni sürekli sıkıştırmıyor mu?
Gosta de programas de música, viciado em compras, nem sempre te incomoda para ter sexo?
Lily'e yazdığım aşk şarkılarının hiçbiri bunu değiştirmedi.
Nenhuma das canções que fiz para a Lily fez diferença.
Eğer gelecek senenin eğlencesinin yine Blues Traveler'ın şarkılarını coverlayan ben olmamı istemiyorsanız bütün çocukların şeker satışına katılmaları gerek.
Lembrem-se, se não querem que o espetáculo do próximo ano seja eu a interpretar as músicas dos Blues Traveler outra vez, vamos precisar que todas as crianças participem na venda de doces.
Bir somun ekmek çaldığı için hapse atılan ufak çaplı bir hırsız olduğunu ve sen içerdeyken mahkumların, koğuşta Noel şarkıları söylemeye başladığını ve beş adamın seni tutarak bekâretini aldığını biliyorum.
Sei que era um criminoso insignificante que foi preso por roubar um pedaço de pão. Quando estava lá, os reclusos começaram a cantar cânticos de Natal e cinco homens seguraram-no e tiraram-lhe a virgindade. Bem, foi o primeiro que a tirou.
Kendisinin bazı şarkılarını Billboard listelerinden hatırlayabilirsin.
Talvez te lembres de algumas das suas músicas que entraram nas contagens da Billboard.
- O süslüyle gezip tozuyorsun ve ben kendimizi iyice rezil etmeden o şarkıları yapabilecek miyiz, anlamaya çalışıyorum. Çalışıyorum.
- Não, não estás.
O şarkılar mı?
Estas músicas.
Bir şarkı yaptılar ve kötü olmadı.
Eles tinham uma música, não era má.
Demiryolu ilerlerken geride kalanlar yalnızca cılız hödüklerle onların sarkık memeli karıları ve viyak viyak zırlayan bebeleridir.
Os amigos que ficam para trás no caminho-de-ferro são as crianças negras magricelas com as mulheres de mamas descaídas e os bebés a berrar.
Genelde yattığım kızları yaşlı pop şarkıcılarıyla karıştırmam
Eu não confundo as mulheres com que durmo com artistas pop contemporâneos.
Noel şarkıcıları olacak.
- Vai haver coro de Natal.
Noel şarkıcılarına bayılırım.
- Adoro coros de Natal!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]