English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ş ] / Şeref

Şeref traducir portugués

2,140 traducción paralela
Şeref duyarım, efendim.
É uma honra, senhor.
Bu bir şeref, dürüstlük.
É honra, honestidade...
Şeref konuğunun kim olduğunu biliyor musun?
Adivinhe que é o convidado de honra?
Şeref konuğumuz Bay Sanjay Singhania
sr. Sanjay Singhania
Şeref Konuğu :
Convidado de honra :
Şeref konugumuz şu an burada...
Nosso convidado de honra de hoje chegou.
Bu bir şeref meselesi.
Foi uma questão de honra.
O şeref bana ait.
A honra é minha.
Şeref duydum.
É uma honra.
Asıl şeref benim burada olmam değil.
Não estou aqui por prazer.
Anlık ve geçici zahmetlerimiz bize ebedi bir şeref sağlıyor. Öyle bir şeref ki, hepsini eziyor...
A nossa momentânea e leve tribulação dá-nos um peso eterno de glória, além de toda e qualquer medida.
Olur da Fransa ile savaş çıkarsa, ordunun kurmay sınıfında hizmet etmekten şeref duyarım.
Na eventualidade de uma guerra com a França, ficaria honrado por servir no Estado Maior do Exército.
- Bay Chilton, sakin olun. Seni şeref...
- Seu filho da...
Dürüstlük, şeref, aile...
Honestidade, honra, familia, sempre em cima de mim.
Ülken için bir şeref kaynağı ol, ailen için bir lütuf...
Sê uma honra para o teu país, uma bênção para a tua família,
Albay Washington, şu an ona sunmaktan şeref duyduğumuz pozisyonu kabul ederse, Amerika'daki tüm kolonilerce takdir görecektir.
O Coronel Washington irá dominar a aprovação de todos os americanos, caso ele aceite a posição, que agora temos a honra, de lhe oferecer.
Şeref duyarım, efendim.
A honra é minha, senhor.
ve, Carla, bebeğimizin hayatında önemli bir yere sahip olacak bu aileyle ve bizimle birlikte olman büyük şeref.
E, Carla, é uma grande oportunidade partilhar uma refeição com uma família que vai ser tão essencial na vida deste bebé.
Sizinle tanışmak bir şeref.
Bem, é um grande prazer conhecê-la.
Bunun için sana şeref madalyası vereceğim.
A tua medalha de herói vai chegar.
Bu ne şeref.
Que prazer.
- Varlığınız bize şeref verdi. - Hayır, hayır, o şeref tamamen bana ait.
- Estamos honrados com a sua presença.
Şeref duyarım, Lordum.
Seria uma honra, meu Senhor.
Şeref duydum.
Foi uma honra.
Naj, bu şeref sana ait.
Ok, Naj, faz as honras.
Bayanlar baylar, kendisine bu yılki Başarının Zirvesi ödülünü vermek benim için bir şeref. Bay Tony Stark.
Senhoras e senhores, é uma honra entregar o Prémio Apogeu deste ano ao Sr. Tony Stark.
Ödülü sana ben verirsem, bundan şeref duyacağını söylediler.
Disseram que, se te entregasse um prémio, ficarias muito honrado.
Tabii şeref duyarım.
Claro que sim.
Şeref Madalyalı oyuncuyla maç sonrası konuştuk.
Falámos com o vencedor da Medalha de Honra após o jogo.
Şan ve şeref uğruna!
Pela honra e pela glória!
Ona şeref ilkesinden baş koyduğu yüce amacından, görev ve sadakatten bahsetti.
Falou-lhe do seu código de honra, da sua nobre demanda, de valores como o dever e a lealdade.
Şeref!
Honra!
Bu şeref sana ait dostum.
A honra é toda tua, meu amigo.
Kumsaati herhangi biri olabilir. Şeref konuğu da olabilir. Sahne gerisinde çalışan biri de.
Pode ser qualquer pessoa, um convidado de honra, talvez mesmo um técnico...
Şeref verdiniz.
A vossa honra é grande.
Efendim, şeref duydum.
Senhor, muito gosto.
Basın mensupları, burada olmanız bizim için şeref ama bu olayı aksettirme yeteneğinizden emin olmak için söyleyeceğim her şeyi dikkate almamanızda ısrar ediyorum. Lütfen.
Membros da imprensa, estamos encantados com a vossa presença, mas para assegurar que estão em condições de cobrir este evento, peço que não prestem muita atenção ao que vou dizer.
Şeref!
Glória!
Şeref!
- Glória!
İşte şeref konuğumuz...
Nosso convidado de honra...
- Hayır, O şeref bana ait.
- Não, o prazer é todo meu.
- Bu ne şeref!
- É uma honra!
O şeref Clyde'a ait.
Essa distinção pertence ao Clyde.
Küçük kardeşimizin varlığıyla bize şeref verdiğini görmek çok güzel.
Estou feliz só por vê-lo de volta a casa.
Albay Pavlov, bu ne büyük şeref!
Coronel Pavlov, que prazer!
Albay Pavlov, bu ne büyük şeref!
Coronel Pavlov, que grande prazer.
O şeref bana ait, Yüzbaşı.
- O prazer é todo meu, Capitã.
- Sizinle tanışmak bir şeref, Bay Stryker.
- Bem, é uma honra, Sr. Stryker.
Hepimize şeref verdiniz.
Você honra-nos a todos.
Oh, şeref duydum.
Uma honra.
Şeref mi?
Glória?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]