Açıklamak mı traducir ruso
325 traducción paralela
Açıklamak mı? Tabii ki.
Конечно, скажу.
- Açıklamak mı?
- Объяснить?
- Aşkımı açıklamak mı?
В любви?
Sizi, Lia Leid cinayetini açıklamak için çağırdım.
Я позвонил вам для того, чтобы помочь в расследовании убийства Лии Лайд.
Küçük hanım sizi neden tokatladığını açıklamak istemiyor.
Молодая леди отказывается раскрыть причину, по которой она вас ударила.
Mücevherleri nasıl kaybettiğini açıklamak... bir Sovyet elçisi için biraz sıkıntılı olmaz mı?
Неужели советский посол не постыдится изложить обстоятельства... при которых были утеряны драгоценности?
Müfettiş, bilekteki kesiğin o bıçak yüzünden oluştuğunu düşünecek olursak, bunun bir kaza sonucu mu olduğunu yoksa kan lekelerini açıklamak için cinayetten sonra bilerek mi yapıldığını gösterecek bir kanıt var mı? - Oh, sayın yargıç!
Инспектор, если рана на запястье и в самом деле от ножа, тогда есть ли факты, указывающие, что порез был результатом несчастного случая и не был нанесен намеренно, чтобы оправдать наличие пятен крови?
Amacımı açıklamak için hainlere ihtiyacım yok.
- Ќе защищай мен €, предатель.
- Bunu da açıklamak zorunda mıyım?
- Что, мне и это разъяснять надо?
Açıklamak için zamanımız yok.
- Некогда объяснять.
Bakın, sanırım kimliğinizi açıklamak zorundasınız... çünkü bu konuşma giderek anlamsızlaşmaya başladı.
Послушайте, я боюсь, что вам придётся представиться ибо этот разговор становится всё более и более нелепым.
Uğramak istedim açıklamak istiyordum ama size üç kağıt yapmıştım.
Я хотел вернуться назад. Я хотел вам все объяснить. И теперь я хочу поговорить честно.
Buraya geldiklerinde, açıklamak için zamanımız olmayacak.
Когда они придут, не будет времени для вопросов и ответов!
- Açıklamak zorunda mıyız?
- А обязательно что-то говорить?
Size açıklamak için gerçekten zamanım yok o yüzden dediğimi yapın ve sağlığınızı koruyun ve her şey yolunda gitsin.
Боюсь, у меня мало времени на объяснения. Так что делайте, что я говорю. И останетесь, живы и здоровы.
Benim amacım bu Dünya'yı bilgi vasıtasıyla açıklamak değildir.
Цель моего учения - не объяснять мир любознательным.
Yine de açıklamak lazım.
Но объяснить им надо.
Bu gece Doğulu Birlikler ile tüm düşmanlığı bitirmek üzere yapılan gizli bir anlaşmayı açıklamak üzere buradayım.
еилаи еды циа ма амайоимысы лиа лустийг сумхгйг ле тгм аматокийг суллавиа, опоу окес ои евхяопяаниес ха паусоум!
- Ben geri gelip yaptıklarımın nedenini açıklamak istedim.
Я просто вернулся, чтобы попробовать объяснить, почему я сделал то, что сделал.
kaynağımı açıklamak zorunda değilim.
Как и вы, Бреннер, я не могу раскрыть свои каналы.
Sana burada ne yaptığımızı açıklamak için bulunuyoruz.
Мы хотим рискнуть объяснить тебе, чем мы тут занимаемся.
Bana bir ayin ayarla tepede... pınar hakkında her şeyi açıklamak zorundayım.
Закажи мессу в память обо мне, потому что на небесах мне придется объяснить суть истории с родником.
Babalar açıklamak zorunda mı?
Отец должен объяснять?
Devam etmeden açıklamak istediğiniz başka bir şey var mı?
Хотите проинформировать нас ещё о чем-нибудь?
Açıklamak zorundayım.
Нужно объясниться.
Sana 6 ay açıklamak zorunda kalmıştım.
Мне пришлось объяснять его тебе следующие шесть месяцев.
Ben de gerçeği açıklamak zorunda kaldım.
" мне пришлось сказать ей правду.
Neden hep sana bir şeyler açıklamak durumundayım?
Почему я вообще обязана тебе что-то объяснять?
- Her şeyi açıklamak için zamanım yok.
У меня нет времени, чтобы объяснять всё.
İtirafta bulunup kaynağımı açıklamak istiyorum.
Прошу прощения. Я хочу дать показания и раскрыть источник.
Başka bir görüş belirtilmediğine ve sanık suçunu kabul ettiğine göre kararımı açıklamak için bir mani yok.
Поскольку больше нет показаний и обвиняемый сказал последнее слово, я готова огласить решение.
Canavara taş attığımda... onu ıskalasaydım... Tüm bunları açıklamak üzere burada olamayacağını söylüyor.
потому что, если бы я промахнулся и не попал в этого зверя, я бы не сидел здесь с вами, рассказывая обо всем об этом.
Lütfen. - Tanıklığımı açıklamak istiyorum. Açıkladın bile.
- Я хотела бы отчитаться за свои показания.
Kıçımı neden oraya koyduğumu açıklamak istemiyorum.
Не очень хочется объяснять потом, почему я не могу сесть.
Şimdi, burada yapmaya çalıştığımız şey Bill'in Bontecou'nun teklifini reddetmesi ışığında düşüncelerimizi bir araya getirmek ve ona uygun bir şekilde bu şirketin ilerleyebilmesi için nasıl düşündüğümüzü açıklamak. Dün gece bize verdiğin bilgiyi yönetim kuruluyla paylaşmayacak mısın?
Итак, сейчас мы пытаемся обдумать наши... действия на случай, если Билл снова отвергнет предложение Бонтекью... и то, как нам сообщить ему о наших планах и видах на дальнейшую деятельность компании.
Sorun değil. En azından lekeyi açıklamak zorunda kalmayacağım, çünkü sizi görmeye geliyordum. - Ne?
По крайней мере, мне не придется объяснять пятно, ведь я здесь для встречи с вами.
Neden açıklamak durumundayım? Bir hafta içinde, bir bakirenin, yaptığı, doğaüstü bir doğumu kutlayacağız.
Через неделю мы все проснемся и будем праздновать рождение Девы сверхъестественного чуда.
Son zamanlardaki davranışımı açıklamak istiyorum.
Я хочу попытаться объяснить свое недавнее поведение.
Son 24 saat içerisinde, bir araba parçaladım, sokağa atıldım, bir gurup şehvet manyağının önünde sırlarımı açıklamak zorunda kaldım, karımın bir adamı baştan çıkartmasını seyrettim, ulu orta işemekten tutuklandım ve uyuşturucu kullanmak için kandırıldım!
За последние 24 часа я разбил машину, меня выгнали на улицу заставили рассказать о самых интимных секретах группе нимфоманьяков смотреть, как моя собственная жена совращает другого мужчину меня арестовали за писание в общественном месте, а тюремный кореш накормил меня наркотой.
- Hayır, bir sürü şey açıklamak zorunda kalacağım zaten.
- Нет, я только улажу дела.
Hepsi Ortaçağ halklarının bugün sürekli karşılaştığımız şeyleri açıklamak için uydurduğu bir masal.
Всего лишь средневековая фольклорная чушь,... выдумываемая чудаками, чтобы объяснить вещи, с которыми мы имеем дело каждый день.
Bak, Rudy, Sadece sana birkaç şeyi açıklamak için izin ver, tamam mı?
Руди, я хочу тебе кое-что объяснить.
Bulgularımızı açıklamak konusunda yetkilendirilmemiştim.
Арчер рулевому.
Tıbbi terimlerle açıklamak gerekirse üç kat daha fazla azmıştım.
Так что если говорить медицинским языком, Я была в три раза похотливее, чем ты сейчас.
Tamam, aslında, Bunu açıklamak için sizin yardım edeceğinizi umuyorum.
Ну, на самом деле, я надеялась, что вы поможете мне объяснить это.
Nasıl çalıştığımı size açıklamak zorunda değilim.
- Я не должен вам объяснять, как я работаю.
Hiçbir şey bilmeden yukarı çıkmak zorunda kaldım ve Amir Yardımcısı'na neden cinayetler hakkında telefonlar aldığını açıklamak zorunda kaldım. Bu hiç kimseye bir şey ifade etmiyor.
Я должен был идти наверх ничего не зная... и объяснять помощнику почему ему звонят насчет убийств... о которых никто ни хрена не знает.
- Adamım, sana bir şey açıklamak zorunda mıyım?
- Ниггер, я обязан тебе это объяснять?
Vietnam'ı ve neyle yüz yüze olduğumuzu açıklamak sence hata mı?
Ты думаешь : это ошибка - объясняться насчёт Вьетнама и того с чем мы там столкнулись? Do you think it is a mistake to explain about Vietnam and what we're faced with?
Eşyalarını yaktığımızı açıklamak zorundaydık. Bu onu kızdırdı.
Пришлось объяснить, что мы сожгли его штаны, и это его сильно рассердило.
Sen o kadına mesleğinin detaylarını açıklamak zorunda mıydın?
- Какая разница! Почему ты должен быть серьезным с этой ужасной дамой в отношении бизнеса?