Gerek yok traducir ruso
22,183 traducción paralela
Hayır, gerek yok.
Нет, нет необходимости.
- İnkâr etmeme gerek yok Bayan Watson.
Я не обязана этого делать, мисс Ватсон.
Daha fazla yalana gerek yok.
Больше нет необходимости лгать.
Biliyorsun, benim için rol yapmana gerek yok Kate... Hiçbir zaman.
Знаешь, со мной ты можешь не притворяться.
Saat 9.30'a kadar orada olmama gerek yok.
Мне только к пол-девятому.
Çünkü eğer varsa bunların hepsini tek başına yaşamana gerek yok, değil mi?
Потому что если они есть, ты не должна проходить через всё это в одиночку, так ведь?
Artık işe yaramana gerek yok.
Тебе больше не обязательно приносить пользу.
Endişelenmene gerek yok Toby.
Нет нужды волноваться, Тоби.
Hiçbir şey hakkında endişelenmene gerek yok.
Вам не нужно ни о чем переживать.
Dışarıdaki sivrisineklerden bahsetmeme gerek yok sanırım.
Вы же знаете, здесь полно насекомых.
Olayı kişiselleştirmeye gerek yok Sayın Başkan.
Не вижу причин переходить на личности, сэр.
Onu kaybetme lüksümüz olmadığını söylememe gerek yok herhalde.
Нельзя позволить ей умереть.
Green'in gelmesine gerek yok.
Грин может остаться
Ben iyiyim Laurel, endişelenmene gerek yok.
Я в порядке, Лорел, не нужно волноваться обо мне.
Başkanım, her adımın incelenmesine gerek yok.
Чермен, не думаю, что нужно разбирать каждый шаг процесса.
Gerek yok Yüzbaşı.
В этом нет необходимости, капитан.
Teşekkür etmene gerek yok.
Ты не должна благодарить меня.
Endişe etmene gerek yok.
Ах, тебе не надо беспокоиться.
Günaydın bayım. Buna gerek yok.
Доброе утро, сэр.
Bereket versin ki, sizin rekabetten korkmanıza gerek yok.
Но вам, конечно, не стоит бояться конкуренции.
Burada kalmana gerek yok, Hala.
Вам не обязательно здесь оставаться, тетя.
Kendimi farklı göstermek için boktan bir sanat parçasını duvarıma asmama gerek yok.
Мне не нужны дерьмовые поделки на стенах, чтобы доказать обратное.
Açıklamana gerek yok.
Не нужно оправданий.
Endişelenmene gerek yok.
Не стоит волноваться.
Herhalde size Medellin'de Escobar'la savaşan Los Pepes isimli yeni bir örgüt olduğunu söylememe gerek yok.
Как вы знаете, в Медельине орудует новая группа, Лос Пепес.
Hangi DEA ajanının Los Pepes'in ölüm mangasıyla ilişkili olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
Не надо быть гением, чтобы понять, какой из агентов УБН был связан с карателями Лос Пепес.
- Gerek yok.
— Она ей не нужна.
Tamam millet, bu görevin ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok.
Так, бойцы, вы прекрасно знаете, какое это важное задание.
Seni yenmeme gerek yok.
О, мне не нужно тебя побеждать.
Benimleyken rol yapmana gerek yok, Joel.
Со мной тебе не надо прикидываться кем-то другим, Джоэл.
Oh, lütfen. Teşekküre gerek yok.
Брось, не надо благодарить.
Telaş yapmanıza gerek yok çünkü, bu bebek gerçek değil.
Не бойтесь. Ребенок не настоящий.
-... görüşürüz. - Hayır bence gerek yok. - Sadece Ben ölüyorum.
- Дело в том, что я... я умираю.
Bir şey demene gerek yok.
Да нечего говорить.
Yemek pişirmene gerek yok.
Не нужно готовить.
Numara yapmana gerek yok.
Не нужно притворяться.
Söylememe gerek yok, gizliliğin açığa çıktı.
Ты был раскрыт, приятель.
Eğer Cricket'i arıyorsak, uzaklara bakmamıza gerek yok, kendi içimizde aramalıyız.
Если мы хотим отыскать Сверчка, нам не обязательно смотреть вокруг, мы должны заглянуть внутрь себя.
Daha da zorlaşmasına gerek yok.
Зачем усложнять её ещё сильнее?
Benimle ilgilenmene ya da Harriet'in bana ihtiyacı olmadığı zamanlarda aramana gerek yok.
Тебе не нужно беспокоиться обо мне, ясно? Звони, только если Гарриет что-то нужно, хорошо?
Gerek yok.
Не нужно.
Yardım etmek istediğini biliyorum ama onunla beraber batmana gerek yok.
Я знаю, что ты хочешь помочь. Но не надо тонуть вместе с ним.
Pitbull köpek gibi onun uğruna kavga etmenize gerek yok.
Не надо драться из-за неё, словно быки на арене.
Bizim heyecanlarımızın bitmesine gerek yok.
Наше возбуждение не должно угаснуть.
Hiçbir şeyin değişmesine gerek yok.
Ничего не должно меняться.
- Gergin olmana gerek yok.
Тебе не стоит.
- Gerek yok.
- Не нужно.
Numara yapmana gerek yok. Ne olduğunu görebiliyorum.
Тебе не нужно притворяться.
Onu bulmam gerek ama ortalıkta yok.
Мне нужно найти его, но он залёг на дно.
Rotayı bilmesine gerek yok.
Ему не нужно знать маршрут.
Dinle, bunu sana söylememem gerek, ama bu Graznyole olayının, üzerinde çalıştığın işle alakası yok.
Слушай, я не должен даже рассказывать тебе об этом, но вся эти грязнуля штуки это не часть головоломки над которой ты работаешь, так что просто...
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73