Karısı mı traducir ruso
7,410 traducción paralela
Demek Anna Boudreau sizsiniz, Brant Boudreau'nun eski karısı mı?
Вы Анна Будро, бывшая жена Бранта Будро?
Olsaydı bile, muhtemelen karımı kaçırmamış ve çocuğumu tehlikeye atmamış birini seçerdik.
А если бы и была нужна, мы бы, вероятно, выбрали кого-нибудь, кто не похищал мою жену и не подвергал опасности моего ребёнка.
Fosfor triklorür, metil alkolle birleşirse metil fosfor dikloride dönüşür. Ki bu karışım da sıvı trans-metil propilaksin ve o-etil metifonik asit ile birleştiğinde ufak parçalar oluşturur.
Если метилировать трихлорид фосфора, то он образует метил фосфора дихлорид... который в сочетании с жидким транс-метил пропулаксином и O-этиловой кислотой, создаст крошечные частицы.
Kendi karışımım.
Мой собственный гибрид.
Yoksa Francis'e karısıyla aranda olan bildiğim herşeyi anlatırım.
Или же я расскажу Франциску все, что я знаю О тебе и его жене
Lütfen Mary ile herşeyi sonlardığını söyle, böylece bende içeri girip Francis'e karısıyla neler yaptığını söylemek zorunda kalmayayım.
Пожалуйста, скажи, что ты порвал с Марией и что мне не придется возвращаться и рассказывать Франциску, что ты делал с его женой.
Gina, bir iş için dışarıdaydım, gelirken de karışık ikramlardan aldım.
Джина, я выходил по делам и купил набор сладкой выпечки.
Hatta birlikte çalışıyorduk. Ben ofis müdürüydüm, karım da onun en yakın arkadaşıydı.
Я был ее офис-менеджером, а моя жена - ее лучшая подруга.
Tanrım, Morris'miş. Edwards'ın karısını öldürmekle suçlanan adam.
Боже, это Моррис, человек, осужденный за убийство жены Эдвардса.
- Teçhizatımı çıkarırsam çerçeveye sığabilirim.
Если я сниму свой баллон, то пролезу в окно. Хорошо.
Eğer bu şey elimizde patlarsa hayatlarımız daha da karışık bir hâl alacak.
Если мы провалимся, нам придется еще хуже.
Nishida'nın ailesiyle konuşmuş olabileceğini söyledi. Bu yüzden karısıyla kızını öldürmesine yardım ettik.
и мы помогли их утопить.
Kötü satıcılar ölçüsüz boş bir mal olsa da konyak ya da suyla karışım yapıyorlar.
где Такигава брал реципиент.
Aslında Takigawa'nın malını yaptığı yeri buldum. Geçen sene Yotsutani Polis merkezi tarafından yakalandıktan sonra ölü yakuza çetesinden çıkan aynı karışım.
А его источник... инспектор Исимори.
Görünüşe göre Tanrı benim Nuh ile Eyüp karışımı biri olduğumu sanıyor.
Видимо Бог думает, что я Ной и Иов в одном флаконе.
Evet, peki, şu ana kadar tek gördüğüm, eski karımın belki de 10 yıl önceki photoshoplanmış fotoğrafı.
Всё, что я видел, это фото моей бывшей жены 10-летней давности, которое могли подделать в фотошопе.
Bir gün önce, eski işini alabilmek için Komisyon Üyesi Loeb'ın şehir dışına çıkarılmasını istememiştin sanırım.
А за день до этого, полагаю, ты не просил меня выдворить комиссара Лоба из города, чтобы вернуть себе должность?
Karım gittikten sonra gerçek bir terk edilme sıkıntısı vardı.
Он чувствовал себя брошенным, когда ушла моя жена.
Evet, aynen o kokuların karışımı var.
Да, запах именно такой.
Birkaç karışıklık olmuş ve yemek görevlileri güvercinlerden birini pişirmiş. Yani iyi haberlere ihtiyacım var.
Случилась накладка, и устроители зажарили одного из голубей, так что буду рада хорошим новостям.
Diane Cosgrove, boşanması sırasında kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Docket One'dan legal yardım almış.
Диана Косгров получала юрпомощь при разводе от местной НКО "Докет Уан".
Bir iş adamıymışım ve söylentilere göre karım ölene kadar da bir elim yağda bir elim baldaymış.
Я был бизнесменом, и судя по всему, весьма преуспевающим. Но потом мою жену убил член вашего экипажа.
Çünkü şu cennetlik karışımınız uğruna ölebilirim.
Ваш божественный хэш просто объедение.
Kafası karışmış bir köpek gibi peşinde dolaşmaktan sıkıldım.
Мне надоело ходить за тобой, будто маленький щенок.
Ekşi karışım kullanmak zorunda bile kalabiliriz.
Возможно, нам даже придется использовать кислую смесь.
Sanırım. Zaten çoğunlukla karısı arıyor.
Обычно звонит его жена.
Böyle büyük bir yalanı karısı henüz yakalamadı mı?
- Но как она не догадалась за это время?
Criterion At Bakımı'ndan birisi bu suça karışmış.
Кто-то из этой ветеринарной службы замешан в преступлении.
O yakalanana dek şehri karış karış arayacağım.
Я прочешу каждый дюйм города, пока не поймаю его.
Ben sadece karısıyım.
Я всего лишь его жена.
Judea Valisi'nin karısıyım.
Я жена правителя Иудеи.
Hayatıma karışılmaması için yapamayacağım şey yok. Bu yüzden sana da uzak durmanı tavsiye ederim.
Я не остановлюсь не перед чем, чтобы сохранить свой порядок так что я полагаю, тебе лучше держаться подальше.
Derine inip bu pis işlere karışmış herhangi bir siyasetçi var mı öğrenin.
это результат тёмных делишек кого-то из политиков.
Karımı gece yarısına kadar kurtaramayacaksanız onu kaybetme riskine girmeyeceğim.
Если вы не можете гарантировать, что спасёте мою жену до полуночи, я не стану рисковать потерять её.
Durum sandığımızdan daha karışık.
Это сложнее, чем мы думали.
'Gerisi kalbimi dinleyerek oldu. 'En iyi arkadaşım için şimdiye kadar yaptığım en iyi karışık kaset.
То, что пришло от сердца лучшая микс-запись, которую я когда-либо делала для лучшей подруги, которая у меня когда-либо была
- Herkes bilir bunu. - Teknik açıdan konuşursak, bu alkol herhangi bir karışımın içinde kullanılır zaten.
- Чисто технически, это любой спирт смешанный с чем-то.
Evet bir karışım yaptım.
О да. Это я придумала.
- Sanırım sanırım onu oradan almış ve kafamızı karıştırsın diye kanı ve motel çarşaflarını oraya bıraktın.
Думаю, ты нарочно расцарапал себя, оставил кровь в номере, чтобы нас сбить с толку.
Eğer karışımınızı Bayan Adalind üzerinde denediyseniz ve işe yaramaz hâle geldiyse sanırım bana çok büyük bir iyilik yaptınız.
Так если вы и правда опробовали ваше зелье на мисс Адалинде, и она стала бесполезной, значит, вы оказали мне большую услугу.
Asit ve bazların karışımına benziyor. Bazı bölgelerde dokuları çürütmüş diğerlerini nötralize etmiş.
Похоже на смесь кислот и щелочей, которая разложила ткани в некоторых местах, но нейтрализовала в других.
Bir genç kızın yaşaması gereken sosyal hayatı yaşayamadığım için kafam çok karışık. Yaşayamıyorum çünkü kafamda başka bir şey var. Babamın kendisine ya da başka birilerine zarar vermesinden korkuyorum.
Все усугубляется, в конце концов, тем, что я подросток, который не может следовать своим общественным планам, из-за того, что слишком беспокоится о том, что... мой отец причинит боль себе или кому-то другому.
- Biraz dışarı çıkar mısın lütfen?
- Будь добр, подожди снаружи.
Etanol, isopropol, kloro-obenzilfenol... -... potasyum hidroksit karışımı.
Так вот это был коктейль из этанола, изопропила, хлор-бензил фенола, гидроксида калия.
- Dışarı çıkar mısın lütfen?
Было предчувствие?
- Hayır. Dükün karısıyla mı?
Женою герцога?
Bu sebze karışımı beni bitirdi.
Этот очищающий сок убивает меня.
Bu konudaki yanlış çıkarımım için özür dilerim.
Прошу прощения за мой ошибочный вывод об избиении.
Aynen karısı gibi Mary Sibley, aradığım kişi o.
Именно к его жене, Мэри Сибли, мы едем на аудиенцию.
Böylece yükü 1600'lerin Avrupa ürünlerinin mükemmel bir karışımı hâline geldi.
Средиземноморья. Поэтому его груз это чудесная смесь европейских товаров из 1600-х.
Ben gideyim, eserleri bulayım, bu karışıklığı toparlayayım.
Я пойду искать артифакты и очищу этот беспорядок.