Yakınlaş traducir ruso
381 traducción paralela
Bir anda kız kardeşin Tommy ile yakınlaşıyor.
Между прочим, ваша сестра строит глазки Томми.
- Daha yakınlaş o zaman.
- Обними меня крепче.
Sen ve küçük kardeşim gittikçe yakınlaşıyorsunuz.
- Вы так подружились.
Bu kadar yakınlaşılabilecek gibiyse hemen saldıralım.
- Проникнуть будет легко - Mожно атаковать их ночью
Eğer iki nokta çok yakınlaşırsa, ölüyorlar, eğer çok uzaklaşırlarsa, birbirlerine yakınlaşıyorlar
Когда две точки оказываются слишком близко - они погибают. Но если они слишком далеко, то их притягивает вместе.
Büyük oranda Dr Radcliffe sayesinde hidrojen atomlarındaki füzyonun ve buna benzer dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kontrolü kayda değer düzeyde her gün daha da yakınlaşıyor.
Во многом, именно благодаря ему, мы каждый день все ближе подходим к возможности контролируемого водородного синтеза и применения его для пополнения наших энергетических ресурсов.
- Mesafe kalmayacak kadar yakınlaş.
Один градус до перекрытия. Приготовиться к фотосъемке.
Sanırım seni daha iyi anlıyorum. Giderek yakınlaşıyoruz.
Мне кажется, я лучше понимаю тебя, сближаюсь с тобой.
Yakınlaşıyoruz.
Мы сближаемся, сэр.
Yakınlaşıyoruz.
Уже скоро.
Beyinlerimiz yakınlaşıyor.
Наши разумы становятся ближе.
Sadece onunla çok vakit geçir. Gerçekten yakınlaş.
пеяма аяйето вяомо лафи тоу.
Annene yakınlaş.
Встань ближе к матери.
Ray Brower'ın gerçekliği yakınlaşıyor ve o sıcakta bize yürüme gücü veriyordu.
Близость Рея Броуэра чувствовалась всё острее и мы продолжали идти, несмотря на жару.
düşman yakınlaşıyor. Ne dedin?
Мы, по крайней мере, рисковали жизнями, пытаясь построить лучшую политическую систему.
Yakınlaş.
Подойдите.
- Evet... - Aptallık ederek genç bir kadınla yakınlaşıyor.
По глупости он знакомиться с некой молодой леди.
"bir çocuk sizi sol eliyle bir kenara itse bile.... siz sağından yakınlaşın ona"?
"Отталкивай дитя левой рукой... -... и притягивай правой"?
- hiç bunu hiç söyleyemedik ama, o an babamla birbirimize hiç olmadığımız kadar yakınlaş- -
- Ни на что. В тот период мы с моим папой были близки, как никогда- -
Bilgisayar, frontal loba yakınlaş. Tam görüntü.
Компьютер, увеличить лобные доли, полный спектральный анализ.
Yakınlaş.
Слишком близко.
Dikey dalgalar yakınlaşıyor.
Волновой фронт сходится.
Yakınlaş, Woodbridge.
Подойдите поближе, Вудбридж.
— Ne kadar yakınlaşıyorsun?
- И как точно?
Diyelim ki bir kadınla yakınlaşıyorsun zorluk çekmek istemezsin.
Скажем, вы сближаетесь с женщиной вам не захочется, чтобы она нащупывала и пыталась растегнуть там на спине.
Daha yakınlaş.
Приблизь.
- Şuna yakınlaşır mısın?
- Ты можешь сделать изображение более четким?
- Birbirlerine daha da yakınlaşırlar.
- Они могут выступить единым фронтом.
Yakınlaşınca, neler olduğunu gördük.
Потом, когда мы подошли ближе, мы видели то, что случилось.
Giderek yakınlaşıyorsun, harflere dikkatlice bakıyorsun.
Ты все больше приближаешься, вглядываясь в буквы.
Kardeşiyle yakınlaşıp, Johnny'nin hatırasına ihanet eder miyim sanıyorsun?
Думаешь, я запятнала память Джонни, спутавшись с его братом?
Bana ne kadar yakınlaşırsa, işimiz o kadar kolaylaşır.
Он хочет меня - тем реальнее его помощь.
Onunla yakınlaş ve kız kıza konuşun.
Подружись с ней. Поболтайте.
... daha yakınlaşırız, ve sohbetlerimiz de daha sık olur.
... поскольку мы сближаемся, и наши сеансы связи становятся более частыми.
Eğer iki nokta çok yakınlaşırsa, ölüyorlar, eğer çok uzaklaşırlarsa, birbirlerine yakınlaşıyorlar
Если расстояние между точками слишком короткое - они умирают. А если слишком большое - их притягивает.
Eğer daha da yakınlaşırsak, haber veririm.
вы непременно об этом узнаете.
Eğer bir kadınla yakınlaşırsa kadın durumu anlayacaktır.
она обнаружит правду.
Belki ikiniz bir yemekte daha da yakınlaşırsınız.
Может, поговорим об этом за обедом?
Biraz daha yakınlaşıncaya kadar beklemeliyiz.
Нам придется подождать, пока она приблизится.
Bizi öldürebilecek kadar yakınlaşıyorlarsa biz de onları öldürebilecek kadar yakınız demektir.
Они будут на убойной дистанции, и мы тоже.
Yakınlaş.
Давай ближе.
Belki yeniden yakınlaşırız.
Если бы... мы могли быть ближе. Как мы когда-то были.
Arabaya yakınlaş!
Ближе!
Bakıyorum da avukatımızla yakınlaşıyorsun.
Тем временем Джоба навестил сын Майкла, Джордж Майкл. Майкл?
Gerçekten yakınlaşıyorlar.
Они так мило смотрятся.
Biriyle fazla yakınlaşırsan sonu mutlaka kötü olur.
Если позволить человеку слишком сблизиться с тобой - это плохо кончится.
Bence onlarla yakınlaşırsan, büyük babaları hakkında bilgi alabiliriz.
Я думаю, подобравшись к близким, мы узнаем о деде.
Daha yakınlaşın.
Bcтaньтe нeмного поближe.
Yakınlaş.
Ниже, ниже.
Yakınlaşıyor ve uzaklaşıyorsun.
- Ты сходишься, убегаешь, и...
Böyle yaparak... gün geçtikçe daha yakınlaşır ve daha cesurlaşırlar... ta ki aslan yerinden kalkıp hepsinin ağzına s.çana kadar...
Они приближаются и едят пищу в окрестностях.