English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ Y ] / Yemege

Yemege traducir ruso

6,036 traducción paralela
Herkes yemeğe otursun.
Все идите ужинать.
Yemeğe ihtiyacım var.
- Давай! - Всего лишь перекусил...
Seni yemeğe çıkarmaya geldim.
Хочу пригласить тебя на ужин.
- Yemeğe geç kaldım.
Я опаздываю на обед.
Onu yemeğe çıkartmak istiyorum.
Хочу пригласить её на ужин.
Yemeğe mi?
Ужин?
Yani, yemeğe geciktin gömleğin dışarda, tıraş olurken kendini kesmişsin.
Ты опоздал на ужин, рубашка не заправлена, порезался, пока брился.
Yani, yeni kız arkadaşıyla yemeğe çıkıyor ve bana onun ofisinde yememi söylüyor.
Я имею в виду, он идет обедать со своей девушкой, и, так уж и быть, разрешает мне поесть в его кабинете? Одной!
Sen de bu durumdan istifade, ilk kez bir Şükran Günü'nde sıcak fırının başında terleyip yemeğe pis, aksi ve bitap düşmüş şekilde oturmayacaksın.
Ты просто наслаждайся своим первым Днём благодарения, когда тебе не надо потеть над горячей плитой и сидеть за ужином грязной, злой и измотанной.
Sessiz sakin ve stressiz bir yemeğe İngilizce dersiyle mi başlamak istiyorsun?
То есть ты так хочешь начать тихий, спокойный ужин, с урока английского?
O akşam yemeğe geldiğinizde ona nasıl baktığını gördüm.
я видела как ты смотришь на него той ночью ты пришла на ужин
Yemeğe kalmama izin verdiğin için teşekkür ederim.
Я просто хочу сказать спасибо, что ты позволил мне остаться на ужин.
Oğlum, şu yemeğe Dominik demeye devam edersen, tüm ülkeler adına seni fena benzetmek zorunda kalacağım.
Чувак, если не перестанешь называть свою стряпню "Доминиканской", я тебе задницу надеру от имени всей страны.
- Ancak yemeğe başlamadan önce, eskiden bazı şeylerin nasıl olduğunu dinlememizin iyi olabileceğini düşündüm.
Но, прежде, чем мы начнем, я думаю, мы все могли бы рассказать длинную историю о том, что не так как должно быть.
Pekâlâ, sanırım yemeğe başlayabiliriz.
Ну ладно, думаю нам пора есть.
Lois, hindiyi yemeğe katılması için hazırlar mısın?
Лоис, может индейка к нам присоединиться на ужин?
Hatırlatayım, Jo yemeğe davetliydi ama ben değildim.
Для сведений, Джо пригласили на праздник, а меня - нет.
Yemeğe katıl.
Пообедаешь с нами?
Yemeğe geç kalmamdan nefret ediyor.
Он очень не любит, когда я опаздываю на ужин.
Anne beni yemeğe yardım ederken görmek istiyor.
Энн хочет увидеть, как я помогаю.
Bu beni aramayacağın ya da yemeğe çıkmayacağın anlamına gelmez.
Это не значит, что ты перестаешь звонить и не приходишь на ужин.
Yemeğe ne dersin?
Как на счет ужина?
Yemeğe karşı hiç bir ilgim yok.
Меня совершенно не интересует еда.
Çok güzel bir yemeğe benziyor.
Ого, какая чудесная еда!
Joelle'i yemeğe çıkarın.
Пригласите Джоэль на ужин.
Yemeğe yetişemeyeceğim.
Я пропущу ужин.
15 dakika sonra aether'la birlikte geleceğim. Sonra da yemeğe gideriz.
Приду через 15 минут с эфиром и потом поужинаем.
Ona erkek arkadaşını yemeğe davet etmesini söyleyeceğim ve sizlere kocaman bir tabak "ben demiştim" ikram edeceğim.
Я скажу ей, чтобы она пригласила своего парня на ужин, и я приготовлю большое, старинное блюдо "Я же говорил".
Ağzın açık yiyince, yemeğe oksijen gidiyor.
Я теперь ем по-новому. Я понял, что когда рот открыт, пища насыщается кислородом, знаешь, как на дегустации вина.
Bugün gibi diğer günlerde de yemeğe çıkma, karaoke yapma ve...
Сходили бы в ресторан, а затем в караоке.
Evet, yemeğe kalmadılar.
Да, они не остались на ужин.
Mesela geçen gece, dışarıda bir restoranda yemek yemeğe gittik. Ben, "Ben onunum" t-shirtümü giyiyordum, o ise "Ben onunum" t-shirtini giymiyordu.
Вот, на днях мы пошли в ресторан, на мне была футболка с надписью "Я весь её", а она не надела свою "Я вся его".
Hediye istemiyorum. Sen benimle yemeğe çık yeter.
Не нужно ничего... просто поужинай со мной.
Yarın yemeğe çıkıyoruz.
Мы собираемся завтра пообедать.
Yarın akşam yemeğe gidiyoruz.
Завтра идем на ужин.
Bir ara bize yemeğe gelsene.
Слушай, может, придешь к нам на ужин?
Yemeğe bayılırım.
Люблю еду.
Petersonlar yemeğe geliyor.
Питерсоны придут к нам на ужин.
Görünene göre, Audrey teyzelerde yemeğe yetişeceğiz.
Похоже, мы доберемся к тете Одри до обеда.
Bu akşam yemeğe gitmek ister misin?
Хочешь перекусить вечером?
Austin Davis beni yemeğe çıkarıyor.
Остин Дэвис пригласил меня на ужин.
Vinciguerra Malikanesi'nde yemeğe davet edildik.
- ћы приглашены на обед в особн € ке ¬ инчигуэрра
Bu hafta yemeğe çıkalım mı?
Можем ли мы пообедать на этой неделе?
- Sadece seni yemeğe götürmek istiyorum!
Я только хотел пригласить тебя на обед! Отлично!
Yemeğe çıkalım mı?
- Чудно. Ужин.
Yemeğe çıkalım mı?
Нет. Ужин?
- Yarın yemeğe çıkalım mı?
Ужин завтра?
Benimle yemeğe çıkacak.
Она со мной поужинает.
O zaman seninle yemeğe çıkarım.
Тогда сможешь пригласить меня на ужин.
Sonra da yemeğe çıkarız.
Поужинаем, в конце концов.
Aç birini doyurmak da bir arkadaşı yemeğe davet etmek anlamına gelir.
Кормить голодных - это значит еще и пригласить друга на обед.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]