Yırmı traducir ruso
1,329 traducción paralela
Bu yüzden biraz kafayı sıyırmış.
Думаю, тогда он и пошёл мрачной дорогой.
Biraz kafayı sıyırmış durumda.
Он маленький дурачок, витающий в облаках.
Sence hakikaten bir dahi mi yoksa kafayı sıyırmışın teki mi?
Он гений или умалишенный?
- Ama kafayı sıyırmış da olabilirim.
Да, но я слегка чокнутый.
Ben de kafayı sıyırmış olamaz mıyım?
А ты не думал, что я тоже слегка чокнутая?
- Kurşun yüzeyi sıyırmış.
- Пули застряли на поверхности.
Martha paçayı sıyırmış olur.
Марта будет свободна.
- Tamam, yok bir şey. Sadece sıyırmış.
Я ранена.
Sana söyledim, bu herif balatayı sıyırmış.
Я говорил тебе. Этот мужик - ненормальный.
Kahvaltıyı biraz fazla kaçırmışım da.
Не напрягайте так лицо.
Sizin işiniz, kırmızıyı siyaha çevirmek. Siyahı kırmızıya değil.
Наша задача делать красное черным, а не наоборот.
Michael'ın söylediğine göre, onları kandırmalıyız,... böylece onları incitmemiş, aksine onurlandırmış olacakmışız.
Майкл сказал : " Мы должны ввести их в заблуждение, но не должны ранить их, таким образом, мы будем честны с ними.
Bunu kabul ettiğim için aklımı kaçırmış olmalıyım.
Я, наверное, сошла с ума, когда согласилась.
Bunca yıl ardından kül tablasıyla intikam alan aklını kaçırmış Grindavik'li bir kocakarı değil yani.
Значит, это не могла быть сумасшедшая старуха из Гриндавика, решившая через столько лет отомстить с помощью пепельницы.
Yabancı dokulardan birini gözden kaçırmış olmalıyız.
Похоже, мы упустили несколько участков чужой ткани.
Kırmızıyı takacağım.
Одену красный.
Demin öğrendim ki, affedersiniz... Rezil, orospu karım iki piçi yetiştirmek için 30 yıl boyunca beni kandırmış. Ve bana olay çıkartmamam söyleniyor!
Я просто сказал, простите... что моя ужасная гулящая жена... обманывала меня, растя двух внебрачных детей... в течение 30 лет, и меня просят не закатывать сцену!
Senin tiyatral yeteneklerini hiç sorgulamıyorum... ama Lana'yı gerçekten inandırmışsın.
Не то чтобы я прежде сомневался в твоих актерских способностях но ты и вправду убедил Лану.
Eğer ibre kırmızıyı gösterirse, kontağı kapat. Çünkü patlamadan önce 2 saniyen demektir. Tamam mı?
Если дойдёт до красной, сбрось газ, потому что останется две секунды до взрыва двигателя.
Ya bir şeyi gözden kaçırmış olmalısın, ya da ben bu lanet karmaşada olmamalıyım.
Ну, ты, должно быть, что-то пропустил, иначе я не был бы в таком дерьме.
- Kırmızıyı.
Красный.
Kırmızı Leke'yi... kocaman bir mercek ya da yumurta şeklinde bir kütle olarak düşünün. Sıvıyı dinginleştirip daha sıcak olan iç kısma çökeltiyor. Böylece yıldırım fırtınaları oluşmuyor.
Можно относиться к "красному глазу" как к огромной линзе или огромной яйцевидной массе, где потоки успокаиваются, давление относит их в более жаркие внутренние области, где бури сходят на нет.
Ancak Kırmızı Leke'nin kenarına baktığınızda, özellikle kuzeybatıda Jüpiter'de karşılaşabileceğiniz en şiddetli yıldırım fırtınalarını görürsünüz.
Но если бы мы придвинулись к краям, особенно на северо-запад, найдем некоторые из самых ужасных гроз на Юпитере.
Görece daha serin yıldızlar ise ekseriyetle kırmızı ışık yayar.
Звезды холоднее излучают более красный свет.
Güneş'e en yakın yıldız olan Proxima Centauri gibi küçük serin ve kırmızı yıldızlar "Kızıl Cüceler" olarak bilinir.
Маленькие холодные звезды, такие как Проксима Центавра, самая близкая к Солнцу звезда, называют "красными карликами".
Şu anda Evren'de, göz alıcı güzellikteki ateş danslarına kendini kaptırmış binlerce yıldız çifti var.
В данную минуту на пространствах Вселенной тысячи пар звезд задействованы в великолепном танце огня.
Aynı düşünceden yola çıkarsak, kırmızı soğan gözlerin yaşarmasını, ve yılan zehiri de felci önler demektir.
По тому же принципу красный лук может облегчить слезотечение из глаз, а яд змеи - онемение.
Stalin, büyükannemi 20 yıl boyunca bir kampta zorla çalıştırmıştı.
Сталин отправил мою бабушку на 20 лет в лагерь принудительного труда.
On yılda bir, belki iki tane kaçırmıştır.
А за последний месяц?
20 dakika şunları izle. Aklımı kaçırmış mıyım söyle bana.
Просто посмотри минут 20 и скажи, если я сошел с ума.
Çıngıraklı yılanlardan tost yaparmış, timsahları taksi niyetine kullanırmış.
Он любил есть гремучих змей на тосте и кататься на крокодилах вместо такси.
- Kaçırmış olmalıyım.
- Должно быть, я его пропустил.
Sanırım, milyon yıl önce, annem babasıyla birşeyley karıştırmış.
Представь, миллион лет назад моя мать была без ума от его отца.
Norbit birgün dere kenarında çıplak koşuşurken... zehirli bir yılan Norbit'e atlamıştı ve tam kıçından ısırmıştı.
Однажды на берегу реки Норбит бегал голый, и тут выскочила ядовитая змея и укусила его прямо в задницу.
Son altı yıldır dört ayrı kadınla tam dört defa evlenmiş. Boşanma tezgahı ile kadınları 300,000 dolar dolandırmış.
За последние шесть лет он женился четыре раза, и выудил 300 тысяч долларов при разводах с женщинами.
Kırmızı elbiseli kadın iki yıl sonra amcamdan boşandı. Onunla, sahip olduğu şeyler için evlenmiş.
2 года спустя, женшина в красном развелась с моим отцом и забрала всё, что у него было...
Üzerinde yıldız şeklinde gözleri ve keçeden yapılmış iri kaşları ve kocaman soğandan kırmızı burnu olan bir kesekâğıdıydı.
- Пакет из продуктового магазина - с дырками в виде звёзд для глаз... с мохнатыми бровями... и таким огромным красным носом.
Sana "Dadı Çıldırmış Olmalı" yı göstereyim.
Я покажу вам няню без тормозов!
Kırmızıyı mı giysem?
Может, мне красное надеть?
Dedi ki, orada şarkı söylersem bir haftada babamın bir yılda kazandığımdan çok kazanırmışım.
Он сказал, что если я буду петь в этом ресторане, то за неделю заработаю больше, чем мой отец за год.
- Bak bakalım bir şey kaçırmışmıyız.
- Посмотри, не пропустили ли мы чего.
Evet yıkanırmış.
Да, можно.
Sence partiye gittiğimde şaşırmış gibi mi davranmalıyım?
Как ты думаешь мне надо изобразить удивление, когда я пойду на вечеринку?
Graham yıllara göre sınıflandırmış.
Грэм рассортировал фотографии по годам.
Evet. Çünkü, eğer bunu yaptıysam, çıldırmış olmalıyım, ve George, bütün haftaya yetecek kadar çılgınlık yaptı.
Да но только ради того, что бы быть уверенной, что я не потратила свое наследство в комнату с пустыми кроватями потому, что если я не сделаю этого, я сойду с ума, и Джордж сказал, что это плохая неделя
-... kırmızıyı dene. - Çok üzgünüm.
Мне очень жаль.
Bir dahaki sefere, sabahın 11'inde canın şarap çekerse... -... kırmızıyı dene.
Если тебе захочется бутылку вина в 11 утра, бери красное.
Yıllar önce ısırmış olabilir.
Могли пройти годы.
O zaman gözden kaçırmış olmalıyım.
Наверное я его пропустил.
Neden Ueshima'yı da sen çağırmıyorsun?
Ясно.
Hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyorsun.
Ты сделал из этого целую науку.
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi dakika 19
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi dakika 19
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22