A change traduction Turc
14,389 traduction parallèle
I thought you could use a change of clothes.
Kıyafet değiştirmek istersin diye düşündüm.
and that's not gonna change, but if you want to join us, on our terms, there's a spot for all of you on the couch.
Ama bizim şartlarımız altında katılmak isterseniz hepiniz için yer var.
That makes a change!
Vay anasını.
I like a change of music.
Müzik değişimini severim.
Mr. Fitzpatrick has had a change of heart.
Bay Fitzpatrick fikrini değiştirdi.
But then, sometime during the night, a change occurred.
Ama geceleyin dönüşüm başladı.
But, Susan, you were the one who brought it up last meeting that you were looking for a change.
Ama Susan, geçen toplantıda değişiklik yapmak istediğini sen gündeme getirmiştin.
Just for a change of pace.
Biraz hava alayım.
Show her that, should she ever want to make a change, you are a strong, viable candidate for a new boyfriend.
Yeni bir erkek arkadaş olmak için güçlü ve uygun bir aday olduğunu ona kanıtla.
But Blondie here, she's gonna need a change of clothes for the occasion.
Ancak şuradaki sarışın durum yüzünden kıyafet değişikliği yapmalı.
Now, between the publication of the first edition of Hitler's War in 1977, and the second edition in 1991, Mr. Irving's view of the Holocaust underwent a sea change.
Şimdi, 1977'deki Hitler'in Savaşı'nın ilk baskısı ve 1991'deki ikinci baskısı arasında Bay Irving'in Yahudi Soykırımı'na bakış açısı çok büyük değişimler göstermiş.
... for a change?
-... değişiklir olsun diye?
It's just time for a change.
Sadece biraz değişiklik zamanı geldi.
With a little careful cutting and pasting, he created duplicates... virtually identical to my originals, but with one key change... 1261 Rosella Drive became 1216 Rosella Drive.
Biraz özenle kesip yapıştırma yaptıktan sonra kopyalar çıkardı. Aslından hiçbir farkı yokmuş gibi. Ancak önemli bir fark vardı.
Commodore reports no change in their posture, but he believes it's only a matter of time until we can expect their surrender.
Tuğamiral tutumlarında bir değişiklik olmadığını raporluyor lakin diz çökmelerinin an meselesi olduğunu düşünüyor.
So we change our names for a bit. Who gives a shit?
Yani bir süreliğine isimlerimizi değiştireceğiz.
And now, as a goddamn invalid, you expect that to change?
Şimdi de lanet olası bir sakat olarak, bunun değişmesini mi bekliyorsun?
If the bargain changes, there is no telling what else will change as a result... what trust may be lost and what chaos may abound.
Eğer bu pazarlık değiştirilirse sonuçların nasıl değişeceğine dair kayıpların ne olacağına ve kaosun ne haddeye geleceğinden bahsetmeye gerek yok.
Bruce, you got change of a hundred?
- Bruce, 100'lük bozuğun var mı?
You can change the name to whatever you remember. I can think of a few names.
- Hatırlamak istediğin bir isimle değiştirebilirsin.
The plan is to focus on women's health as a function of environmental change in the Third World.
Planımız 3. Dünya Ülkelerinde çevresel değişimin kadın sağlığı üzerine etkisine odaklanmak.
I'm still trying to get them to change their mind and let you out for a little bit.
Dışarı çıkabilmen için hala diğerlerini... ikna etmeye çalışıyorum.
You fear a weakened standing will damage your ability to effect change.
Zayıflamış bir duruşun, değişikliği yapma kabiliyetinize zarar vereceğinden korkuyorsunuz.
From a trusted friend who says that it's not too late to change it.
Değiştirmek için geç olmadığını söyleyen güvenilir bir arkadaşımdan öğrendim.
Can't change a tire without a spare.
Yedek olmadan lastiği değiştiremeyiz.
Sometimes maybe it's not such a good idea to change things quite so much.
Bazen, bazı şeyleri fazla değiştirmek çok iyi bir fikir olmayabilir.
A thousand stolen elections cannot change that.
Bin çalınmış seçim bile bunu değiştiremez.
Just a single timeship and your permission to change history before Vandal Savage puts an end to it.
Sadece bir zaman gemisi. Vandal Savage, dünyayı yok etmeden önce geçmişi değiştirme yetkisi.
One of my idols was Lon Chaney, who was called the man of a thousand faces in movies, because he'd change characters so drastically from one performance to another.
İdollerimden biri Lon Chaney'ydi, sinemanın bin bir yüzlü adamı olarak tanınırdı çünkü her performansta bambaşka karakterlere bürünürdü.
Dad stayed still very, you know, in his dressing, conservative, but Mom tried to, you know, change his style up a bit.
Babam geleneksel giyim tarzına gayet bağlı kalırdı ama annem onun tarzını biraz değiştirmeye çalışırdı.
My dad was very sympathetic about my desire to make a career change and even helped me, trained me as a director.
Babam kariyer değişikliği yapma arzumu büyük bir anlayışla karşıladı, bana yardım bile etti, beni yönetmen olarak eğitti.
You can change your mind,'cause I'm going to ask it to get up in a second.
Fikrini değiştirebilirsin çünkü birazdan kalkmasını söyleyeceğim.
I want the change and bring back a receipt, all right?
Üstünü istiyorum ve fişi de getir, tamam mı?
You can change the direction of a compass with a magnet.
Pusulanın yönü mıknatısla değiştirilir.
Okay, so the gate has a really strong electromagnetic field, and that can change the directions of a compass needle.
Kapının pusula iğnesinin yönünü değiştirebilen çok güçlü bir elektromanyetik alanı var.
If we intend to turn the United States Supreme Court into an election process, let's change the Constitution and let's elect a Supreme Court judge of the United States.
Eğer niyetimiz Birleşik Devletler Yargıtay'ını, halk oylamasına dönüştürmekse, O halde Anayasa'yı değiştirelim ve Yargıtay Başkanını seçmek için seçim yapalım.
But he can't just make a big change like this hours before we start.
Ama saatler kala böyle bir değişiklik yapabilir mi?
So we can keep talking dirty to the nation if you want, but it won't change the outcome.
Halk'a kötü şeyler sunmaya devam edelim dorsun yani, yine de bu sonucu değiştirmez.
- But she's got a ticket out, now I do, too - Power can change people's lives.
Ama o buradan kurtulabilir Artık ben de kurtulabilirim
Wow, if she was okay with a sex change, maybe this won't be such a big deal.
Eğer cinsiyet değiştirmeyle bir sorunu yoksa belki de bu çok da büyük bi mesele olmaz.
Okay, I'm gonna let you focus on work, but if you change your mind, my uncle George plays bagpipe in a Celtic rock band.
Tamam, işe odaklanmana izin vereceğim ama fikrini değiştirirsen amcam George Celtic rock grubunda gayd çalıyor.
I just feel the change has created a lot more stress for her than we originally thought.
Sadece değişimin yarattığını hissediyorum Onun için başlangıçta düşündüğümüzden daha fazla stres.
But this is a good change.
Ama bu iyi bir değişiklik.
Listen, do you know how to change a diaper?
Dinle, bebeğin altı nasıl değişir, biliyor musun?
I know how to change a diaper.
Bebek bezi nasıl değişir biliyorum.
It's like watching my dad change a tire.
Babamın araba lastiği değiştirişini izlemek gibi.
We need to change our children's future by making them go to school 365 days a year.
Çocuklarımızı yılda 365 gün okula gitmelerini sağlayarak onların geleceğini değiştirmek zorundayız.
If you want to change your image, you don't just get a new shirt, honey.
Görüntünü değiştirmek isteyince, sadece yeni bir tişört almazsın tatlım.
To fight for change for a better life!
Daha iyi bir hayat için savaşmak için.
That's a refreshing change of pace.
Hızlı bir değişim bu.
But how can I change a whole party in one day?
Koca partiyi bir günde nasıl değiştirebilirim?
change 372
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change your clothes 33
change the world 27
change of plans 315
changed your mind 19
change the subject 37
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change your clothes 33
change the world 27
change of plans 315
changed your mind 19
change the subject 37
change is good 26
change your mind 62
change it 83
changed my life 21
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
a chair 44
a chance 49
a chat 16
change your mind 62
change it 83
changed my life 21
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
a chair 44
a chance 49
a chat 16