A cigar traduction Turc
998 traduction parallèle
Now, uh, what sort of a cigar would you like sir?
Ne çeşit bir sigara istersiniz?
How about a cigar?
Bi sigaraya ne dersin?
Have a cigar, Joseph.
Bir puro yak Joseph.
When I want a cigar, I smoke a cigar.
Canım ne zaman çekerse o zaman puro içerim.
Here, have a cigar.
Bir puro alın.
Here, have a cigar.
- Buyur. Bir puro yak.
How about a cigar, ha?
Bir puro verir misin?
Give me a cigar and raise the shades.
Bana bir puro ver, gölgeliği aç.
With a cigar.
Elinde purosu var.
And the boy gets a cigar.
Delikanlı bir puro kazandı.
Have a cigar.
- Sigara alır mısınız?
- Have a cigar?
- Puro alır mısın?
- Will you have a cigar?
- Puro alır mısın?
Give the gentleman a cigar.
Beyefendiye bir puro verin.
- Will you have a cigar, Mr Semple?
- Puro alır mısınız Bay Semple?
Get me a cigar, will you, sister.
Bana bir puro ver kardeş.
Well, he asked me to sit down. Then he offered me a cigar.
Neyse, oturmamı söyledi ve bir sigara teklif etti.
- What's a cigar on a night like this?
- Böyle bir gecede puronun ne önemi var?
- Do you mind if I smoke a cigar? - Not at all.
- Puro içmemin sakıncası var mı?
Who stood your wooden statue in front of a cigar store?
Tütün dükkanlarının önüne ahşap heykelinizi diken kim?
Have a cigar?
Puro ister misin?
Smoke a cigar, Mr. Cobb, and perhaps you will.
Puro için, Bay Cobb, belki onu görürsünüz.
Are you absolutely sure you haven't got a cigar? Sorry, Mr. Leland.
Puronuz olmadığından kesinlikle emin misiniz?
Here, have a cigar.
Al bir püro yak.
If he offers you a cigar, don't take it.
Sana puro önerirse, sakın alayım deme.
Have a cigar?
Puro alır mısın?
What's that thing that looks like a cigar-store dummy?
Bu vitrin mankenine benzeyen şey de ne?
- Have a cigar? - Mmm.
Sigara alır mısın?
No thanks, I really prefer a cigar.
Sağolun ama puroyu tercih ederim.
Dietrichson wanted a cigar and so Jackson went back... to get Dietrichson's cigar case for him.
Dietrichson puro istemiş, Jackson da puro kutusunu almaya gitmiş.
Dry Martinis and a Cuban cigar.
Sek Martini ve Küba purosu.
That was a new cigar.
Daha yeni yakmıştım.
I was saying, tonight you must not smoke such a big cigar.
Diyordum ki, bu gece o kadar büyük bir puro içmemelisin.
But if he's here with me instead of being bumped about in that cigar box, he'll have a chance.
O sigara kutusuna tıkılmak yerine burada yanımda olursa bir şansı var.
I'll give you plugs on this, this is a long cigar, there is no time to finish it.
Sana bir tıpa ( izmarit ) veririm, bu uzun bir puro, onu bitirecek zamanım yok.
A quarter cigar.
İyi bir marka. Denedim.
Now I ask you. What's got a big, black moustache, smokes a big, black cigar, and he's a big pain in the neck?
Kim, kalın ve siyah bıyıklı olup, kalın ve siyah bir puro içiyor ve insanı sinirden deliye döndürüyor?
Has a big, black moustache, smokes a big, black cigar and is a big pain...
Kalın bıyıkları var, kalın siyah puro içiyor ve büyük bir...
Have a cigar.
Bir sigara al.
That was a two-bit cigar.
Bu, 25 sentlik purolardan.
That's a brand of cigar I've smoked for 35 years.
Otuz beş yıldır bu marka puro içiyorum.
For that you shall have a trichonoply cigar.
Bunun için üç katlı puroyu hak ettin.
All we got for a clue is this cigar butt.
Tek ipucumuz bu puro izmariti.
Do you happen to have a spare cigar on you?
Sende var mıydı acaba?
By the way, do you happen to have a spare cigar on you?
Bu arada, acaba fazla puron var mı?
By the way... do you happen to have a spare cigar on you?
Bu arada... fazla puron var mı acaba?
There'll be a Hildy Johnson cigar.
Hildy purosu olacak.
You were about to say something about Rosebud. Do you happen to have a good cigar?
Rosebud tan bahsediyordunuz.
Sure. Stop at the cigar store on your way out, and get me a couple of good cigars.
Çıkarken tütüncüye uğrayıp bana en iyisinden iki puro alır mısınız?
Awful man in the next compartment smoking a vile cigar.
Yan kompartımandaki rezil adam acaip puro içiyor.
Not for a second. I kind of always knew that behind the cigar ashes on your vest... you had a heart as big as a house.
Yeleğindeki küllerin ardında bir ev kadar büyük bir kalbin olduğunu biliyordum.