English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / A good friend

A good friend traduction Turc

3,232 traduction parallèle
You are a good friend.
Sen iyi bir arkadaşsın.
You're such a good friend, Jane.
Sen benim dostumsun, Jane.
You're a good friend.
Sen iyi bir arkadaşsın.
I'm not sure you're such a good friend to Lindy.
Senin Lindy için iyi bir arkadaş olduğundan emin değilim.
I'm a good friend to you.
İyi bir arkadaşınım.
Many years ago, A neighbor and a good friend of ours... Took her life.
Uzun yıllar önce, bir komşu ve yakın bir dostumuz yaşamını sonlandırdı.
You've been such a good friend to her and she's very pretty.
Onun için iyi bir arkadaştın ve o çok güzel.
Teddy was a good friend, but let's be honest.
Teddy iyi bir arkadaştı ama dürüst olalım.
You're a good friend.
İyi bir arkadaşsın.
Meyer's a good friend of my father-in-law's.
Meyer kayınpederimin yakın dostudur.
You've been a good friend to me.
Bana karşı her zaman iyi bir arkadaş oldun.
That's being a good friend.
Buna iyi arkadaş olmak denir.
You're a good friend.
İyi bir dostsun.
Okay, Silver is a good person and a good friend.
Silver iyi bir insan ve arkadaş.
George was in New York, and I was just trying to be a good friend.
Ve ben onunla iyi bir arkadaş olmaya çalışıyordum.
You are such a good friend.
Sen çok iyi bir arkadaşsın.
'I am such a good friend.
Ben iyi bir arkadaşım. Ve iyi bir insanım.
Father was such a good friend that he didn't let him go back home.
Babamın çok iyi arkadaştı ve onu evine göndermedi.
Yeah, well, you hired me because you were being a good friend.
Beni işe aldın çünkü... Iyi bir arkadaş oluyordun.
He's, you know, he's a good friend of mine. He'll do a great job, I think.
Yalnızca bu yetmez mi?
You really are a good friend.
Sen gerçekten iyi bir arkadaşsın.
I try to be a good friend, and you take Malcolm from me.
İyi bir arkadaş olmaya çalıştım, ve benden Malcolm'u aldın.
I... I'm worried about a good friend who...
Ben yakın bir dostum için endişeleniyorum.
Her boyfriend's a good friend of mine.
Erkek arkadaşını sever sayarım.
You are a good friend to have.
Herkese lazım bir arkadaşsın.
Winton's a good friend.
O iyi biri
♪ ♪ So I was chilling with my good friend Vera, Olesky's favorite girl when he isn't using her as a punching bag, when Chaka comes in and tells me Olesky's ready to see me.
Ben, arkadaşım Vera ile Olesky'nin en sevdiği kızı kum torbası gibi kullanmazken, sakinleştirmeye çalışıyorduk ve Chaka gelip, Olesky'nin beni görmek için hazır olduğunu söyledi.
You're such a good... friend. "
Sen çok iyi bir... arkadaşsın. "
You're such a good fr-friend.
Sen de iyi bir arkadaşsın.
And as a fellow unappreciated author and a friend, let me tell you, when this job is good, it satisfies every need.
Ve sana tanınmamış bir yazar ve bir dost olarak diyorum ki, bir iş iyiyse, her ihtiyacı tatmin eder.
I had a job, a paying job, from which I took a leave of absence to do a favor for my friend Cyrus because I am good.
Arkadaşım Cyrus için oradan izin aldım çünkü ben iyiyim.
Your very good friend stopped by unexpectedly to pay you a visit.
Çok iyi arkadaşın, beklenmedik bir şekilde seni ziyaret etmeyi durdurdu.
Good friend, I am late today... because I was preparing a big gift for you
Dostum, bugün geç kaldım... ama sana büyük bir hediye hazırlıyordum.
As it turns out, my good friend, our mentor, Rebecca Sewell, has just informed me that there is someone out here who might be able to give us a hand.
Görünen o ki, arkaşım, akıl hocamız, Rebecca Sewell'in, bana şimdi söylediğine göre, burda bize yardım edebilecek biri var.
He's a good friend.
İyi bir dostumdur.
- You know, I had a hard time finding gifts because I want to let my ex-wife and my good friend know that I'm cool with them getting hitched.
Ben hediye bulmakta çok zorlanıyorum, Çünkü eski karım ve arkadaşımın Birleşmeleriyle ilgili sorunum olmadığını anlatmam lazım.
A nod has to go to our good friend the baker here, who has crafted these delightful novelty cakes honoring each and every bloodbath for, lord knows, I don't know how long.
Bir tebrik de her ama her katliamın şerefine şu leziz orjinal pastaları ustaca yapan güzel pastacı dostumuza gelmeli. Tanrı bilir ne kadar sürede yapıyor.
Never a waste of time to spend a moment with my good friend Raylan Givens.
İyi dostum Raylan Givens'la geçen zaman asla boşa geçmez.
Jack's become a very good friend, and, well, Amanda looks like she could use one, so... well, it sounds as if your mind is already made up.
Jack ile iyi arkadaş olduk ve Amanda'nın da iyi arkadaşlara ihtiyacı var gibi görünüyor. Görünüşe göre sen zaten kararını vermişsin.
"The best friend is likely to acquire the best wife because a good marriage is based on a talent for friendship."
"Muhtemelen insanın en iyi arkadaşı karısı olur. Çünkü iyi bir evlilik arkadaşlık üzerine kuruludur."
Old friend, you set a good example for industrialists
Eski dostum, fabrikacılara ve yöneticilere iyi bir örnek teşkil ediyorsun.
You, as Shirley's friend and a good guy, just saying what's really in your heart.
Shirley'nin arkadaşı ve iyi bir insan olarak senin, kalbinden gerçekten geçenleri söylemen.
But your father was my friend and he was a very good man.
Ama baban benim arkadaşımdı ve o çok iyi biriydi.
Either you're right, and your friend is just really upset, or you're wrong, and he's come at this calmly and rationally, and you're about to lose a good doctor.
Ya sen haklı çıkarsın ve arkadaşın sadece kızar ya da sen yanılırsın ve o da bunu sakince ve mantıklı karşılar sen ise çok iyi bir doktoru kaybetmek üzeresin.
But I did manage to have a good time without you with my new friend Royal the dog.
Ama köpeğim Royal'la sensiz nasıl vakit geçirebileceğimi öğrendim.
And, you know, you're a really good friend- -
Ve biliyor musun, sen iyi bir arkadaşsın.
- Uh, is it "My friend Kyle is a no-good, dirty -"
" Arkadaşım Kyle şerefsiz bir- -
And you did it for me. You're a good friend.
Sen iyi bir arkadaşsın.
All I know is, I saw my best friend laughing for the first time since he's been back and that's a really good thing.
Tek bildiğim en iyi arkadaşımı döndüğünden beri ilk defa gülerken gördüğüm ve bu çok iyi bir şey.
I'll just say hi to him, shake his hand, buy a him a few beers, share a few laughs, bowl a few frames, lose intentionally to make him feel good, friend him on Facebook.
Sadece ona selam vereceğim, elini sıkacağım, birkaç bira ısmarlayacağım, birkaç espri paylaşacağız, biraz bovling oynayacağız, kasten kaybederek ona kendini iyi hissettireceğim, Facebook'da arkadaş olarak ekleyeceğim.
The trouble is, a very good friend of mine is being held by Petre Sava, the bloke you nicked the Picasso from.
Sorun şu, çok iyi bir arkadaşım Petre Sava tarafından alıkoyuldu, Picasso'yu çaldığınız adam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]