A mission traduction Turc
6,410 traduction parallèle
We're going on a mission.
Seninle bir işimiz var.
No, we are not going on a mission.
Hayır işimiz falan yok.
You selected for a mission. Which you are not to discuss. With anyone outside of this room.
Bu oda dışında kimseye bahsedemeyeceğiniz bir görev için seçildiniz.
The N620 submarine lacks a mission.
N620 denizaltısının belli bir görevi yok.
It's not a mission.
Bu görev falan değil.
He's on a mission, he's out for blood, which means I have to stop him before he stops Zane.
Karşılık vermek için göreve çıkmış. Bu da demek oluyor ki, Zane'yi durdurmadan önce onu durdurmalıyım.
Did you serve a mission, Philip?
Bir görev peşinde misin Philip?
Seems to me like you're a man in search of a mission.
Bana bir amaç arıyormuşsun gibi geliyor.
- We're all a little crazy to sign up for a mission this long, but it's also the quickest way to get our ticket punched on an actual mission.
Hepimiz bu uzunlukta bir göreve yazılmak için can attık, aynı zamanda bu gerçek göreve gidebilmenin en kısa yolu
You have a mission.
Senin bir görevin var.
We have a mission?
- Görevimiz mi varmış?
Rakesh was on a mission to finish him.
Rakesh onu bitirmek için gönderilmişti.
I got a mission for you.
Sana bir görev vereceğim.
You applied for a mission to be a colonist on another planet, and couldn't be bothered to tell me?
Başka bir gezegende kolonist olmak için görev başvurusu yapıyor ve bana söylemeye bile zahmet etmiyor musun?
I am a soldier, and I have a mission.
Ben bir askerim ve bir görevim var.
Well, I guess you need well-trained astronauts for a mission like that, right?
Sanırım böyle bir görev için iyi eğitim almış astronotlar gerekir, değil mi?
Now. We don't say that's the purpose of the mission, but we make it clear that would be a part of it.
Görevin amacı budur demesek de bir parçasının da bu olduğunu belli ederiz.
Meantime, we're putting together a supply mission to keep you fed until Ares 4 arrives.
Bu arada Ares 4 ulaşana kadar beslenmeni sağlamak için bir ikmal görevi hazırlıyoruz.
As you can see, many people have gathered here, To see whether or not, the mission to retrieve Mark Watney will be a success.
Sizinde gördüğünüz üzere pek çok insan Mark Watney'i kurtarma operasyonun başarılı olup olmayacağını tanıklık etmek için burada toplandı.
If something goes wrong, What can Mission Control do? Not a damn thing.
- Ters giden bir şey olursa Görev Kontrol ne yapabilir?
For today's mission, she brings backup, leaving Kip safely behind with a fellow low-ranker.
Bugünün görevi Kip'i düşük rütbeli bir arkadaşına emanet edip oradan ayrılmak.
Mission took a jog to the left.
Görev büyük bir dönemeç yaptı.
He had his own mission, with a group of cops who had seen their friends and relatives die at the hands of Gacha.
Arkadaşlarının ve akrabalarının Gacha yüzünden ölümlerini görmüş polislerle birlikte ayrı bir görevdeydi.
But if it's a specific, clear mission...
Fakat genel olarak düşünürsek...
- We're not on some rescue mission. - Take a look at this.
Kurtarma görevinde değiliz.
With Kepler's first actual manned mission just a few years away, we need to know how these four astronaut hopefuls will react to unforeseen challenges on board the ship.
Kepler şirketinin ilk gerçek insanlı görevi sadece yıllar önceydi, öğrenmemiz gereken bu dört astronotun gemideki beklenmedik zorluklara karşı ne yapabilecekleri.
- "On a scale of one to ten, where would you place your ability to fulfill mission duties?"
- " Görevlerini yerine getirme yeteneğini 1'den 10'a kadar derecelendirsen kaç verirdin?
I'm putting together a group of handpicked men for a very special mission.
Özel bir görev için birkaç özel askerden oluşan bir birlik kuruyorum.
Now you're the lucky volunteers for a new mission.
Şimdi de, yeni görev için şanslı gönüllülersiniz.
I say that's a successful mission, Captain.
İşte ben buna, "görev başarıyla tamamlandı" derim, Yüzbaşı.
Well, your orders, soldier, were for a recon mission.
Size keşif görevi emri verilmişti.
What do you want to do? Off the top of my head, I guess my ideal proposal might be a multiplatform media experience, an action movie with explosive graphics, fast cars, and a hero with one mission- - to propose to his lady.
Hatırladığım kadarıyla hayalimdeki evlilik teklifi tam bir medya bombardımanı, görselliğe doyum olmayan bir aksiyon filmi ve sevgilisine evlilik teklif etmekten başka görevi olmayan kahramanımızın hızlı arabalarla dolu macerasıydı.
No, it's a suicide mission.
Hayır bu intihar olur.
Yeah, and what's more tragic than a suicide mission but a mass suicide mission.
Evet ama toplu intihar tekil intihardan daha beterdir.
Just moments ago, the President authorized FEZA to declare East Mission... a quarantine zone.
Dakikalar önce Başkan, karantina alanı olarak ilan edilen Doğu Bölgesi'ne teftişi onayladı.
At 10 : 31 this morning East Mission police... discovered a number a suspected of zombie attacks, in separate, but contiguous locations.
Bu sabah 10 : 31'de Doğu Bölgesi polisi çok sayıda farklı bölgelerde gerçekleşen zombi saldırıları için standart operasyon prosedürlerine göre çevre birliklere ayrıldı.
FEZA's directing all residents who don't own cars... to the East Mission Mega Dome where they will be evacuated by bus.
FEZA, arabası olmayan vatandaşların Mega Dome'a yönelip, otobüsle tahliye edilmelerini yönetiyor.
For them, East Mission is a kind of community for people infected with the zombie virus.
Onlar için Doğu Bölgesi, zombi virüsüyle enfekte olmuş insanlardan oluşan bir topluluk.
As we count down the hours for the inevitable, tragic firebombing of East Mission we now join General Lyons for this important update.
Doğu Bölgesi'ne yapılacak olan trajik ve kaçınılmaz bombardımana saatler kalmışken önemli gelişmeleri öğrenmek için General Lyons'a bağlanıyoruz.
That off the books mission I did it as a favor...
Gizli olarak, iyilik olsun diye yaptığım bir görevdi bu...
The last murdering savage who had that job went rogue on me, so I need a new one. Someone who can bridle these men and ready them for a special mission I'm planning.
Vahşice işlenen cinayetten sonra iş bana kaldı bu yüzden bu adamları dizginleyip planladığım özel görev için onları hazırlayacak yeni birine ihtiyacım var.
My brother has left the capital to lead a sensitive diplomatic mission.
- Kardeşim başkentten hassas bir diplomatik görevi yürütmek için ayrıldı.
The mission at band camp was to give kids from different backgrounds... a chance to exchange music and experiences unique to their cultures.
Bando kampının amacı farklı geçmişlerden gelen çocukların müzik ve kültür alışverişi yapmasını sağlamak.
A little recon mission?
Araştırma görevi yani?
Awesome boss bitch music Mission accomplished... give a fuck how you feel
Müthiş patron müzik Görev tamamlandı... umurumda değil nasıl bulduğun
Jaime's away on a sensitive diplomatic mission.
Jaime, hassas bir diplomatik mesele için gitti.
It's a battleground, a nightly reenactment of 250 Texans defending an old Spanish mission against the Mexican army 10 times their strength.
Tam bir savaş alanı. 250 Teksaslının, kendilerinden on kat güçlü Meksika ordusuna karşı İspanyol bölgesini korumasının canlandırması.
I made a judgment call to keep us both focused on the mission.
Aramayı yargıladım ve ikimizin de göreve odaklanmamız gerektiğini düşündüm.
What if there were a peacekeeping mission in say, Burma, to quell civil unrest, and the United Nations asked us to contribute troops to put our servicemen and women's lives in peril.
Diyelim ki Birmanya'daki bir sivil ayaklanmayı bastırmak için bir barış koruma görevi var ve Birleşmiş Milletler askeri destekte bulunarak askerlerimizin hayatlarını tehlikeye atmamızı istedi.
So here's the mission, get to the Moon before Carson destroys the flag we planted in'69.
Görev şu, Carson 1969 yılında diktiğimiz bayrağı yok etmeden önce Ay'a gidilecek.
"NASA Moon mission still a go"?
"NASA'nın Ay görevi hâlâ geçerli" mi?
mission 112
missionary 26
missions 18
mission accomplished 296
mission control 29
a mistake 149
a mistress 16
a misunderstanding 52
missionary 26
missions 18
mission accomplished 296
mission control 29
a mistake 149
a mistress 16
a misunderstanding 52