A misunderstanding traduction Turc
2,142 traduction parallèle
So--so it's a misunderstanding.
Öyleyse yanlış anlama olmuş.
There's been a misunderstanding!
Yanlış anlaşılma olmalı!
This is just a misunderstanding.
Sadece bir yanlış anlama var.
I was just having a misunderstanding with my girlfriend.
Kız arkadaşım beni yanlış anlamış.
Gae In, I don't know the details but, it's all a misunderstanding.
Gae In, detayları bilmiyorum. Ama hepsi bir yanlış anlaşılma.
- Maybe it's all a misunderstanding.
- Belki bir yanlış anlaşılma vardır.
It's just a misunderstanding.
Hayır, hayır kimse gitmiyor. Bir yanlış anlama oldu.
This is a misunderstanding.
Bu bir yanlış anlaşılma.
Sorry, it is a misunderstanding.
Özür dilerim, bu bir yanlış anlaşılma.
It's a mis - a misunderstanding, okay?
Bir yanlış anlaşılma var, tamam mı?
It's a misunderstanding, okay?
Bir yanlış anlaşılma var, tamam mı?
I think there's been a misunderstanding.
Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu.
Oh no it's just a misunderstanding.
{ \ cHFF9F00 \ 2cH868986 \ 3cH000004 \ 4cH000004 \ fnComic Sans MS \ fs22 } Yoo, hayır yanlış anlama falan yok.
If you write a Check now,'ll Just say that That was a misunderstanding. Yes, it sounds like A good idea.
Sana şu an bir çek yazsam ve sende metan gazı sızıntısı olduğunu söylesen.
This is, uh... this has all been a misunderstanding.
Bu, uh... tüm bu yaşananlar bir yanlış anlaşılma.
It's a misunderstanding.
Tümüyle yanlış anlaşılma.
Sorry, it's just a misunderstanding.
Özür dilerim. Özür dilerim, bir yanlış anlaşılma oldu.
That's slightly a misunderstanding from those who think that.
Bunu düşünenlerde biraz yanlış anlama var.
It's a misunderstanding.
Yanlış anlaşılma oldu.
It's just a misunderstanding.
Bu sadece yanlış bir anlama.
This is all a misunderstanding.
Bu bir yanlış anlama.
That must be a misunderstanding.
- Bir yanlış anlaşılma olmalı.
If it really is a misunderstanding, no problem.
Gerçekten bir yanlış anlaşılmaysa, sorun değil.
It's just a misunderstanding that shouldn't prevent the military from getting their fighter.
Bu yalnızca bir yanlış anlaşılma ve ordunun savaş uçağını almasına engel olmamalı.
This is all a misunderstanding.
Bu tamamen bir yanlış anlaşılma.
If you have a misunderstanding and quit thinking about him, your feelings will never reach him.
Eğer onu yanlış anlar ve onun hakkında düşünmekten vazgeçersen düşüncelerin ona hiçbir zaman ulaşamaz.
This is surely a misunderstanding.
Tamamen bir yanlış anlaşılma olmalı.
That was a misunderstanding.
O bir yanlış anlamaydı.
Must be a misunderstanding.
Yanlış anlama olmalı.
But it's all a misunderstanding, right?
Hepsi yanlış anlaşılmadan ibaret, tamam mı?
Oh, well, you know, if it was a misunderstanding...
Sadece yanlış anlaşılmaysa sorun olmaz.
Whatever this is, I'm sure it's just a misunderstanding.
Bu her neyse, eminim ki sadece bir yanlış anlaşılmadır.
There's been a misunderstanding.
Bir yanlış anlaşıIma oldu.
Listen, there's a misunderstanding.
Dinle, ortada bir yanlış anlaşıIma var.
They'll see it's a misunderstanding.
Ortada bir yanlış anlaşılma olduğunu anlayacaklardır.
I... It was all a misunderstanding.
Bu bir yanlış anlaşılmaydı.
Look, evelyn, there's been a bit of a misunderstanding.
Bak, Evelyn, ufak bir yanlış anlama sözkonusu.
There must be a misunderstanding.
Bir yanlış anlaşılma olmalı.
You don't think it's a misunderstanding?
Tesadüf olduğuna inanmıyor musun?
They're enemies, it was just a sad misunderstanding.
Onlar rakipler. Sadece, "yanlış anlama".
What I said was said in a moment of stress, and misunderstanding.
Ağzımdan çıkan o şey, anlık ve yanlış anlaşılmadan kaynaklanan bir şeydi.
Oliver, erm... there's been a dreadful misunderstanding.
Oliver, erm korkunç bir yanlış anlaşılma oldu.
But it was a pretty funny misunderstanding. Yep.
Ama yanlış anlama olması ne iyi değil mi?
There's been a big misunderstanding.
- Büyük bir yanlış anlaşılma var.
Yeah. It's a total misunderstanding.
Tamamen bir yanlış anlaşılma.
It's a regrettable misunderstanding.
Bu üzücü bir yanlış anlaşılma.
That was a big misunderstanding.
O büyük bir yanlış anlaşılmaydı.
Oh, it was a little misunderstanding last year.
Geçen yıl yaşanmış küçük bir yanlış anlaşılmadan.
Detective, this has all been a big misunderstanding.
Dedektif bir yanlış anlaşılma olmalı.
Guys, I am telling you - - this is a big misunderstanding.
Beyler, size söylüyorum. Bu büyük bir yanlış anlaşılma.
It was really all just a big misunderstanding.
Sadece bir yanlış anlaşılmaydı.