A while traduction Turc
53,142 traduction parallèle
Just married to Grandma for a while.
- Sadece bir ara anneannemle evliymiş.
Didn't you say he was having money trouble a while back?
Bir süre önce onun para sıkıntısı yaşadığını söylememiş miydin?
He's been in the hospital, and now he's with us for a while.
Hastaneye yatırılmıştı bir süreliğine bizimle olacak.
You won't be able to for a while.
Bir süre konuşamayacaksın.
Peter Quinn. He's been in the hospital, and now he's with us for a while.
Hastanede kalıyordu ve artık bir süreliğine bizimle kalacak.
I'm afraid the President-elect will have to do without you for a while.
Malesef seçilmiş başkan bir süre sensiz idare etmek zorunda kalacak.
I haven't been up here for a while, not since early in the campaign.
Buraya gelmeyeli epey oldu. Kampanyanın başlarından beri.
You won't be seeing me for a while.
Beni bir süre göremeyeceksin.
I actually texted, saying that I... needed to crash here for a while.
Ben mesaj atmıştım aslında. Bir süre kalacak yere ihtiyacım var ve uğrayabilirim diye.
Oh. Look, I'm gonna have to, um, crash here for a while, so...
Bakın, bir süre burada kalacağım yani...
We may have saved the arm, but like I said, it's been bleeding for a while.
Kolu kurtarmış olsak da daha önce de söylediğim gibi kanama uzun süredir devam ediyor.
- and so, now, he's gone for a while. - [clangs]
Bu merdivenler için bir şeyler yapman lazım.
Actually, I think I'm gonna stay here for a while.
Aslında, bir süre burada kalacağım.
My father came Down Under a while back and told me it was an amazing place, so I just wanted to see for myself.
Babam buraya bir süre önce geldi ve harika bir yer olduğunu söyledi ben de kendim gelip görmek istedim.
I see Erika there every once in a while.
Orada ara sıra Erika'yı görüyorum.
- Every once in a while.
- Ara sıra.
And then, after a while, the door opened.
Ve bir süre sonra kapı açıIdı.
He's been doing this a while.
Bir süredir böyle yapıyor.
Well, me and Aisha have been having problems for a while.
Aisha ile bir süredir sorun yaşıyoruz.
Sounds like they'd been going back and forth about it for a while.
Kulağa bir süredir görüşüyorlarmış gibi geliyor.
It's been quite a while since one of us has gotten to one of them.
Bizlerden biri, onlardan birini yakalayalı uzun zaman olmuştu.
We need a place to lay low for a while.
Bir süre saklanabileceğimiz bir yer lazım.
Bug's been a bud for a while.
Bug bir süredir arkadaşımız.
It's been a while since I've met one of us as tempting as you.
Uzun süredir bizim gibilerden birini bu kadar çekici bulmamıştım.
We haven't been out in quite a while.
Bir süredir dışarıda değiliz.
And while we're about it we'll conquer a demon or two.
Ve biz sizinle ilgilenirken bizde iblisleri ele geçiririz.
Go away as far as possible, while I'm in a good mood.
Mümkün olduğunca uzaklaş, ben iyi haldeyken.
We can't be fightin'a blood feud while we're trying to land a big-time sponsor.
Büyük bir finansöre yamanmaya çalışırken kan davasıyla uğraşamayız.
While you're at it, I'll take 10 grand in hundreds and a buck in quarters for the meter.
Hazır oradayken, yüzlükler halinde 10 bin dolar da alayım ve park yeri için de bozukluk da olsun.
So, while you're eating mashed potatoes from a box in a dark room, think of me among the Amber waves of grain.
Siz karanlık bir odada, bir kaptan patates pürenizi yerken beni kehribar çiçekleri arasında eğlenirken hayal edin.
Yeah, I'm gonna hold onto that for a little while.
Evet, bir süre bunu korumaya çalışacağım.
You got into an altercation at the hospital yesterday, and we agreed it might be a good idea for you to come live here for a little while.
Dün hastanede bir kavgaya karıştın ve sonra bir süre bende kalıp yatışmanın iyi bir fikir olabileceği konusunda anlaştık.
- In a parking lot... where I tracked down that blue Jeep, which then disappeared while I was inside a very strange place.
- Otoparktayım. Mavi cipi takip ettim. Ben oldukça garip bir mekandayken ortadan kayboldu.
Because while New Yorkers were dealing with this terrible attack, the president-elect fled to a "secure location."
New York Halkı bu korkunç saldırıyla başa çıkarken... Seçilmiş başkan güvenli bir yere kaçtı.
I tracked down that blue Jeep, which then disappeared while I was inside a very strange place.
Mavi cipi takip ettim. Ben tuhaf bir mekandayken ortadan kayboldu.
Well, it's... it's been a while.
- Uzun zaman oldu.
While New Yorkers were dealing with this terrible attack, the president-elect fled to a "secure location."
New Yorklular bu korkunç saldırıyla uğraşırken, Cumhurbaşkanı seçilen kişi "güvenli bir yere" kaçtı.
I'm told you took a video while I was here of Mr. O'Keefe and me.
Ben buradayken Bay O'Keefe ve beni videoya çektiğini duydum.
I was thinking maybe I should, like, um... I don't know, like, stay here for a little while.
Düşünüyordum da belki de belki biraz daha burada kalabiliriz.
And while a slave, some of the men recently captured, they spoke of Ethandun.
Ben köleyken son zamanda esir alınan bazı adamlar Ethandun Savaşı'ndan bahsettiler.
Tuff, what have you been doing while I was out winning fortunes, saving orphans, and defeating a kraken?
Bize sunacak hiçbir çimenliğin ve battaniyen olmamasına rağmen.
And while he's there, he's going to learn a song from one of the dead people and he's gonna bring that song back to you so you can sing it and stop the biblical flood that's gonna happen tomorrow.
Gittiğinde, ölü birinden bir şarkı öğrenecek sonra o şarkıyı sana geri getirecek böylece yarın olacak incilvari tufanı şarkı söyleyerek önleyebileceksin.
Yeah, I'm just too busy... hitting a floating tambourine while my other hand gets a manicure.
Evet, çok yoğunum... Tek elle uçan tefe vuruyorum, diğerine manikür yaptırıyorum.
Look, I need you to look out for her a little while longer.
Ona biraz daha göz kulak olman gerekiyor.
Okay. But I need you to remain still a little while longer, okay?
Tamam, ama biraz daha hareketsiz kalman gerekiyor, anlaştık mı?
I need you to look out for her a little while longer.
Ona dikkat etmeni istiyorum Biraz daha uzun.
But there's a credible argument to be made that we ought to leave right away, while we still can.
Ancak yapılacak güvenilir bir argüman var. Hemen ayrılmamız gerektiğini, Hala yapabiliriz.
But in order to do that, you have to trust my judgment for a little while while yours is reeling.
Ama bunun için senin karar alma yetin sekte uğramışken benimkinin sorunsuz işlediğini kabullenmen lazım.
Meanwhile, while Nassau smolders, her real property could be bought for a song.
Hazır Nassau alevler içindeyken onun mülkiyetini de üç kuruşa üstünüze geçirirsiniz.
Evidence that a number of them had been dismembered while still alive.
Hatta bazılarının uzuvları henüz onlar diri iken parça parça kesilmiş.
I claim it? While you go on working at a criminal organization, and you can't even fucking admit it to yourself.
Suç organizasyonu içinde çalışıyorsun ama bunu kendine itiraf bile edemiyorsun.
a while ago 136
a while back 77
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you were away 22
while you can 25
while you're at it 123
while we still can 17
a while back 77
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you were away 22
while you can 25
while you're at it 123
while we still can 17